Hissetmek

2 0 0
                                    

Eveettt! Beauties💖 Yeni bölüm geldi ama biraz farklı... Yani geçen bölüm bir geçiş bölümü gibiydi.

Hadi bakalım başlıyoruz!

3 ay sonra...

Kim Jisoo:

"Jungkook hadi geç kalacağız! "

"Geliyorum hemen! "

Yukardan seslenen Jungkook ile kafamı iki yana salladım. 10 dakika öncede böyle demişti. Kızlar da gelince tekrar derin bir nefes aldım. Jungkook hala yoktu. Bu çocuk herkesden sonra uyandığı için zaten uzun olan hazırlanması daha da uzun sürüyordu. Okulda serbest giyim olduğu için hadi bakalım bekle bekleyebilirsen Jungkook'u.Acaba müdür şu forma giyme işini tekrar mı düşünseydi.

Sonunda Jungkook da geldiğinde evden çıkmıştık. Bu 3 ay içinde pek bir sorun olmamıştı. Kardeşlerimin en uzun okulda kalma süresi bir ayken bu okulda nerdeyse 3,5 ay kalmıştık.

Aslında bir bakıma bu baya sevindirici bir şeydi. Çünkü eğer bu okuldan da gitseydik sanırım Nayeon ve Namjoon'u bir daha göremeyecek olmak üzerdi yada onu bir daha böyle yakından görmek imkansız olurdu heralde.

Aslında bu saçma olurdu ama bundan önce ne zaman bir okulda insanlarla bağ kurmaya başlarsam biraz zaman sonra o okuldan gittiğimiz için insanlarla uzun bir bağım olmazdı.

Bu yüzden burda hala olduğumuzu bilmek bile benim için büyük bir nimetti. Kardeşlerimi başka bir okulada göndere bilirdim ama onlara uzun zaman ben bakmıştım annemden sonra. Ve onların yalnız olması biraz korkutuyordu. Çünkü üçüsüde sevdiği insanların gidişini biliyordu izlemişti. Onları bırakmak istemiyorum bu yüzden.

Onları bir kenara bırakıp kendime sorarsam eğer onlar tek ailemdi. Onlar bana çok şey katmıştı. Her şey bir yana onlara alışmıştım. Bu bile onlardan ayrı olmamam için yeterliydi.

Bunları düşünerek okula gelmiştik. Dersin başlamasına daha 20 dakika vardı. Jungkook'u acele ettirmesemde olurmuş. Kütüphaneye gitmem gerektiğini hatırlamamla Chaeye döndüm.

"Chae kütüphaneye gideceğim de telefonunu verir misin? Benimkide kamera kötüde. " dediğimde Chae başını salladı.

"Tamam önce bazı videoları Jennie gönderim de yer boşalsın." dediğinde başımla onaylayıp videoları göndermesini bekledim.
Bittiğinde telefonu alıp onları orda bırakıp kütüphaneye gittim.

Ha bide artık onlara kendi başınıza iş yapmayın diye uyarı yapmıyordum. Buna 1 ay önce başlamıştım. Çünkü artık buna ihtiyaçları yoktu. Kütüphaneye geldiğimde gerekli kitapları aramaya başladım. Edebiyat hocamız bay Jung önemli bir dönem ödevi vermişti. Ve onu yapmak için kitap arıyordum.

Kitapların üzerinde elimi gezdirirken başka bir ele çarpmamla durdum ve elin sahibine baktım. Oydu. Zaten artık her yerde o vardı. Bu üç ayda çok şeyi birlikte yapıyorduk. Fazlasıyla samimi olmuştuk ama hala ona olan en küçük bir temasta bile kalbim maraton koşusuna katılmış gibi atıyordu tıpkı şimdi ki gibi.

Bana baktı sonrada o samimi gülümsemesini sundu. Onunki kadar samimi gülüşle cevap verdim.

"Ee Jisoo hanım buraya gelme sebebinizi sorabilir miyim? " dedi hafif flörtöz bir tonda.

"Elbette bay Seokjin. Boş vakitlerimi doldurmak için bazı kitaplar gerekiyordu da. " dedim hafif bir cilve yaparak.

Önce bana baktı ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama o şuan bana içi erirmiş gibi bakıyordu. Ve bu zaten koşan kalbimin depar atması için yeterliydi.

En sonunda gözlerimi kaçıran ben oldum ve biraz sessizlikten sonra kitapları bulmuş yerime geçmiştim. Oda yanımdaydı. Birlikte mısralar arasında gezerken bazı komik yerleride birlikte söylüyorduk. Zaten boş olan kütüphanede seslerimiz duyulurken bu sefer ben bir cümle söyledim.

"Yüzün kiminle gülüyorsa yüreğin ona aittir."

Bunu o kadar hissederek söylemiştim ki bu tamda beni anlatan bu cümleydi ama o bundan haberdar mıydı işte orası meçhul...

"Onu öyle çok seviyorum ki ağlamak geliyor içimden"

Söylediği cümle o kadar içime dokundu ki artık konunun mısralarla yada cümlelerle alakası yoktu. Konu bizdik. Üç aydır konuşmaya dahi tenezzül etmeden yaşadığımız şeylerdi. Ama bozmadan ona ayak uydurdum.

"Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman
Bana " yaşa " der gibi gülen senin yüzündü oysa "

Dedim yaptığı benzetmeye karşılık olarak. O sevgiden ağlamak isterken bana gülen yüzü umut olmuştu.

"Gülümsediğinde kalbimde oluşan histen haberin olsaydı bana gülüşümü anlatmazdın bile"

"Gör isterdim sana bir mucizeye bakar gibi baktığımı"

"Özlüyorum seni bak.
Öyle böyle değil.
Hatta inanmazsın belki,
İşi gücü bıraktım.
Oturdum, seni özlüyorum. "

Dedi, gözlerime bakarken. O an anladım işte. Nasıl oldu bilmiyorum ama o an gözlerinde hiç görmediğim bir bakış yakaladım. Kimsenin bana bakmadığı gibi bakan gözlerine ona olan bütün sevgimle baktım. Onunsa dudaklarından beni kendine bağlayan kelimeler döküldü.

"Bazen bazı şeyleri görmek yada duymak gerekmez Jisoo. Sadece hissedersin. Ve öyle bir hissedersin ki sana onun aksini hiç bir şey kanıtlamaz. Ve ben hayatımda ilk defa bir şeyi sadece hissederek doğru olduğunu biliyorum. Ve bu hisler sadece sen yanımdayken oluyor. Bu hisleri her zaman hissetmeme izin verir misin Jisoo? Kalbimi sevginle doldurur musun? "

Şuan ağlamamak için verdiğim savaş dudaklarımdan dökülen sözlerle bozuldu.

"Evet! Evet Kim Seokjin! "

Ve onun boynuna sarıldım. Önce kalakaldı. Sonraysa büyük elleri belimdeki yerini aldı.

"Teşekkür ederim güzelim hayatıma girdiğin için teşekkür ederim. "

Kulağıma fısıldadığı cümleyle ona daha sıkı sarıldım. Bilsin istedim hayatım boyunca artık kalbimi ona verdiğimi hissetsin istedim.

Bu gün hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. Hiç bir zaman unutmayacağım günlerden biriydi...

Evet!
Gördüğünüz üzere artık birlikte oldular;)
Eh artık kavuşsunlar dedim. Sonuçta daha fazla olay var:)
Neysee

Bölüm nasıldı?

Şimdilik bay bay beauties!

Şimdilik bay bay beauties!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Okulda aşk BangtanpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin