KEŞKE: SİLİNEN HAFIZA

66 7 2
                                    

Kapı tıklatma sesiyle, huzursuzca mırıldanarak yorganı kafama çektim, uykum en tatlı yerinde bölünecekti ve ben buna izin veremezdim.

Yorganın altında bölünen uykuma devam etmeye çalışırken kapı tekrar tıklatıldı.

Tak, tak, tak.

Gözlerimi, yorganın altındaki beni kuşatan karanlıkta açtım, sinirle derin bir nefes vererek yorganı üstümden attım.

-“ Uyumak istiyorum!” diye ağlamaklı bir sesle kapımı tıklatan kişiye seslendim.

Gözlerimi yeniden kapatırken kapı açıldı ve içeriye biri girdi.

-“ Yemek yemen lazım, benim de şifa yeteneklerimin bir sınırı var İdil.”

İşittiğim bu kadın sesi, ne yengemin olabilirdi ne de Toygan’ın.

Kaşlarımı çatıp tek gözümü açarak başımda dikilen kişiye baktım.

Gözlerim far görmüş tavşan misali açılırken hızlıca yattığım yatakta doğrulup önce kadını, sonra da yattığım odayı inceledim.

-“ Bu... Bunlar... Ben kabus görmedim mi yani? Ama... Sanki hiçbir şey yaşamamışım gibi hiçbir yerim ağrımıyor bile! Bu... Bu nasıl olabilir?”

Kadın elindeki tepsiyi, yattığım yatağın yanındaki komodine koydu ve sakince beni yanıtladı.

-“ Yedinci seviye bir şifacı tarafından iyileştirildiğin için fazla ağrın olmaz, gerçi bu benim için bile zordu. Sol ayağını sargıya sarmam ve sana oksijen maskesi takmam gerekti ama yine de ağrın olmamasına sevindim.”

Başımı ellerimin arasına alıp yüzümü avuç içime gömdüm. Dizlerimi kendime çekip bir süre öylece durdum.

-“ Kafamı bir yere iyi çarpmışım galiba,” diye mırıldandım.

Yanımdaki kadın, varlığını hatırlatmak istercesine boğazını temizleyip yatıştırıcı bir sesle konuştu.

-“ Hadi İdil, yemek yemen gerekiyor yoksa biraz daha aç kalırsan bayılacaksın. Bedeninin kendini yenilemesi için enerjiye ihtiyacı var.”

Ellerimi yüzümden çekip komodinin üstüne koyduğu tepsiyi, dizlerimi uzatıp üstüne yerleştirdim.

İçinde ne olduğunu bilmediğim yeşil bir çorba ve yanında da haşlanmış etle  haşlanmış patates vardı.

Karnım hafifçe guruldayınca yemeklere bakmayı bırakıp kaşıkla çorbayı içmeye başladım.

Bir kaşık almıştım ki, sanki dilimdeki tat tomurcuklarım daha önce hiç bu kadar lezzetli bir şey yememişler gibi beynime bu çorbayı bitirmem gerektiği sinyallerini gönderiyorlardı.

Kadına şaşkınca bakarak, “ Bu yediğim en lezzetli şey olabilir,” dedim ve önüme dönüp hızlıca çorbayı kaşıklayarak bitirdim.

Kadın gülümseyerek beni onayladı ve “Dünyadaki en iyi aşçı tarafından yapıldı desek yalan olmaz,” dedi.

KEŞKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin