K: Zehirliyorsun onu
A: Kimi?
K: Kimden bahsettiğimi iyi biliyorsun asena.
A: Ben kötü birisi değilim kerem. Lütfen yapma.
K: Aramızı bozacaksın barışla sen başlı başına bir zehirdin zaten.
A: Ben sana hiçbir şey yapmadım kerem. Yaptıysam da özür dilerim.
K: O magazin sayfası ne dedi senin hakkında? Sen ne zaman böyle bir röportaj verdin?
A: Kerem bu sadece beni karalamak için üretilen bir yalan. Ben kimseye röportaj falan vermedim. Ben kimim ki zaten ne haddime.
K: Aynen aynen gitmişsin birde sevgiliyiz demişsin. Kızım sen nasıl böyle bir şey yaparsın? Ben sana güvenmiştim içimi açmıştım. Ve.. ve ben maalesef of neyse ne ya sanki çokta umrunda.
O giderken hemen koluna yapıştım. Durması için tek yapabileceğim şeydi bu. O da bana döndü gözleri dolmuştu. Bana inanamayacak kadar aklı çelinmişti.
A: Kerem git ve o magazin sayfasından kanıt iste. Ben sana karşı hiçbir şey söylemedim. Bana inanmalısın.
K: Bence ikimizde gerçeği biliyoruz birbirimizi daha fazla kırmayalım ben senin aksine sana ve senin duygularına önem veriyorum.
A: Ama bu çok saçma. Sözde kurduğum cümle de öyle.
K: Ne önemi var artık. Daha fazla konuşup görüşmeyelim. Bu beni yıpratıyor.
A: İyi istediğin gibi olsun.
-
En sevmediğim şeylerden biri de ne istediğini bilmeyen kişilerdir. Ya evettir ya da hayır başka bir cevabınız olmayacak uzun uzun cümleler kurmayacaksınız. Sağda solda duyduğumuzda değilde bir kezde gördüğünüze inanın da bir şaşırtın bizi ya. Soğuktan her yerim donmuş olsa da ben artık bunu kaldırabilecek durumda değildim. Hissedemiyordum hayır... Soğuğu değil birinin beni birgün gerçekten anlayabileceğini. Soğuğa alışmalıyız ki zaten öldükten sonra çok çabuk soğuyacağız.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?Telefonum ilk kez bu kadar istekli ve uzun çaldı. Aklımdan tonlarca şey geçerken tek düşündüğüm "umarım keremdir" düşüncesiydi. Ne hissettiğimi anlamıyorum bilmiyorum derken gerçekten ciddiydim. Artık gerçekten anlaşılmışımdır umarım. En güvendiğim 2.kişiyken nasıl olurdu diye düşündüm. Ne hissettiğimi anlamama nedenim birden çok kez bu durumu yaşamamdı."Alo" dedim titrek ve ağlaklı çıkan sesimle. "Alo?" Tamda olmayacak kişiye yanlışlıkla ağlaklı sesimi duyurmuştum. Kulağımda barışın sesleri dolanıyordu. Telefonu hoparlöre aldım. Çünkü telefonu kulağımda tutabilecek kadar güçlü hissetmiyordum kendimi. "Sen ağlıyorsun ve beni aramadın?" Denecek çok şey vardı ama diyecek hiçbir şeyim yoktu. "Alo alo Asena lütfen nerde olduğunu söyle lütfen cevapla." Ben iftira yediğime üzülmüyordum bu ilk kez olmuyordu ki. Ben bu kişinin kerem olmasına üzülüyordum. O kadar değer verdiğim bir kişiden "paragöz" damgası yemek herkesin hayali de değildir zaten. "Bursandayım." Cümle kurabildiğime bile dua ederken barıştan gelen "yoldayım." Sesiyle irkildim. Telefon kapandı ve fark ettim ki gelirse ona keremin benim hakkımda böyle bir iftiraya inandığı ve benimle iletişimini kesmesini anlatamazdım ki. Acilen anlatabilecek birşey bulmalıydım.
-
"Sen istesende istemesende ben sana değer veriyorum asena. Daha tanışalı 2-3 ay olmasına rağmen. Ben seni kötü gününde iyi gününde yalnız bırakmak istemiyorum. Umarım anlıyorsundur asenam."
Dilimle dudağımı ıslattım ardından barışa döndüm. "Bana değer veriyor musun gerçekten barış" gözlerim benden bağımsız barışın gözleriyle buluşmuştu. "Tahmin edemeyeceğin kadar hemde." Gözlerimi kapattım ve gülümsedim. "Doğum günü dileğim mi tuttu ne?" Gözlerimi açtım. Barış gülüyordu. "Doğum gününde 2000 model,rizeli,galatasaraylı,186 cm ve adı Barış olan birisini istediysen denk gelmiştir." Birbirimize karşı gülüyorduk neden güldüğümüzü ikimizde bilmiyorduk. "En son ben bizimkilerle böyle gülmüştüm tabii bugün bazı istisnalar olmuş olabilir." Tebessüm ettim ve elimdeki kahveyi kafama diktim. Ardından bardağı yamultmaya başladım. "Benim ilk ve son." Başta o da anlamamış gibiydi sonra omzuma dokundu ve "Sen ciddi misin?" Kafamı sallarken ardından arkadan gelen korna sesiyle irkildik. "Ooo barış bey kusura bakmayın romantizminizi bozduk." Bende gelen sese döndüm. Dikkatimi bu beyaz arabadaki üç kişi çekmişti. Kerem-yunus ve halil. Bağıran kişi de halildi zaten. Keremin arada gözleri bana kayıyordu sonra önüne dönüp saçlarını arkaya atıyordu. Barışa döndüm o da bana döndü. Gözlerimiz tekrar buluştu. "Ben iki dakikaya geliyorum bekle." Kafamla onayladım. O gittikten sonra bende saçlarımı arkama attım ve barışa döndüm. Rüzgar sürekli önüme düşürüyordu. En son vazgeçip bıraktım. Ardından barış geldi. "Beni çağırıyorlar." Diyerek kahve bardaklarını toplamaya başladı. "Gidiyor musun?" Barış bana döndü tebessüm etti ve çöpleri atıp geri döndü. "Gitmiyorum,gidiyoruz." Nasıl yani? "Anlamadım." İki kolumu da tuttu ve bana eğildi. "Beni değil bizi bekliyorlar." Ney ney ney ney "Ama olmaz ki barış ben gelemem." Neden dermişcesine baktı. "Ben senin arkadaşlarınla anlaşamıyorum ve gelmem uygun olmaz." Bir süre kafasını salladı ve ve kafasını kaldırdı. "Gitmiyorsun yani?" Kafamı iki yana da salladıktan sonra beni onayladı ve kafasındaki şapkayı kafama taktı. "Gitmiyor musun sen gitmelisin onlar arkadaşın." Yalandan öksürdü yani çok belliydi yani. "Yok ya gidesim yok burda kalayım bence." Bak sen gülümseyerek başımı çevirdim. Keremlerin olduğu yere baktım. Kerem bana bakıyordu hala. Dalmış gibiydi. Ben hemen gözlerimi kaçırdım. "Arkadaşların bekliyor seni." Barışta baktığı yerden gözlerini çekti ve "Ha unuttum ben onları." Koşarak gitti ve geri döndü. Barış dönerken keremlerin arabası da gözden kayboldu. "Aklımı başımdan aldın yine." Kahkaha atmıştım ilk kez. "Anlamadım. Ben hiçbir şey yapmadım bir kere suçlamayı kabul etmiyorum." Başımdan kaymış olan şapkayı düzeltirken barış "Birşey yapmana gerek yok ki." Demişti.
Keremden,
"Ben asenaya inanıyorum o böyle birşey demiş olamaz yunus." Yunus elindeki kramponları yere bıraktı ve bana döndü. "Kardeşim üzülmeyeceksen birşey söyleyeceğim." Çok merak ediyorum çünkü yunus daha önce hiç böyle konuşmamıştı. "Söylesene yunus." Yunus yutkundu. "Kanka o haberi o magazin sayfasına ben verdim." "Nasıl yani sana mı dedi asena?" Yunus başını eğdi ve güldü. "Hayır oğlum ya. Öyle değil." "Ya nasıl?" Yunus saçımı karıştırdı. "Kanka barış asenaya aşık. Mecburen sizi uzaklaştırmamız gerekiyordu. Barışla aralarının olması için. Bunu gidipte barışa söyleme onun hiçbir şeyden haberi yok. Haberden de. Onun şuan tek suçu asenayı sevmesi. Artık bildiğine göre aralarını yapmamamıza yardım edersin gibi?" Uzunca bir nefes aldım.
"Ederim."
-
Bana herşeyi söyleyebilirsiniz ama ben duygularından kaçan bir korkağım. Ne hissettiklerimi anlatabilecek cesaretim var ne de kendimi anlatabilecek özgüvenim. Ben bunu yapamazdım arkadaşımın hoşlandığı kişiyle olamazdım artik hiç olma ihtimalimiz yoktu. Ama olsun en azından arkadaşım mutlu olacak diyerek geçirdim içimden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O Beni Anladı || Kerem Aktürkoğlu
FanfictionBenim en sevdiğim söz, senden duyduğum bendir