17

191 10 1
                                    

Şuan asena benim evimde, tvden müzik açarak eğlenmeye çalışıyordu.

Yerimiz mi dar yoksa yenimiz mi dar
Ne var? (ne var, ne var)
Uçurmuş herkes o da kim oluyor
Sen kimsin kim bunlar
En büyük kim?
Hadi bakalım kolay gelsin
Bir acayip zor yarış
Bana ne aman ben anlamam
Pek hesaplı ince iş
Hadi bakalım kolay gelsin
Bir acayip zor yarış
Bana ne aman ben anlamam
Pek hesaplı ince iş
Sen seni bil, sen seni
Sen sıkı tut çeneni
Eline diline hâkim ol
Sonra öcüler yer seni
Sen seni bil, sen seni
Sen sıkı tut çeneni
Eline diline hâkim ol
Dikkaaaaaat
Ah içimizde ne aç hevesler
Arada hicaz arada caz nefesler
Bir yanımız her duruma müsait
Ne kadar uyarsa o kadar ister

Arada kumandayı (mikrafonu) bana uzatıyordu şarkıya eşlik etmem için ama maalesef dinlediği şarkıları bilmediğim için çoğunlukla devamını getiremiyordum. "Of kerem ya bir insan hiçbir şarkıyı mı ezbere bilmez ne kadar sıkıcısın ya of ben vazgeçiyorum." Koltuğun üstünde zıplayarak şarkı söylemeye devam ediyordu. Tam o sırada kolundan çektim. Kucağıma düştü. "Ben boş işlerle uğraşmam canım." Hemen kendini benden kurtarıp koltuğa düzgünce oturdu. "Yani benim yaptığımda boş iş öyle mi? Anladım kerem sana o kendince eğlenceli olduğun hayatında başarılar." İyide ne alakaydı ki. "Ya kızım nereye şaka yaptım vallahi özür dilerim." Arkasına döndü. "Aynen tabi tabi." Ondan önce kapının önüne atlayıp kapıyı kilitledim. "Ya ne kadar uyuzsun ya. Uyuz kerem!" Kolundan tekrar çektim ve dip dibeydik tekrardan. "Sadece sana özel ama?" Asenaya bakıyordum derince. Gözlerimiz birbirini ezberliyordu. O da bunu fırsat bilerek yüzüme daha da yaklaştı ve savunmasız anımda anahtarı aldı. Oysa ben sanmıştım ki... "Oh canıma değsin." Biraz mızıkçılık yapmaktan birşey olmaz ya! "Ya ama herkes beni kandırıyor. Ben çok mu safım." Elimi saçıma götürdüm daha inandırıcı olsun diye. Sanırım başarmıştım. "Ya kıyamam sana kerom." Diyerek bana yaklaşmaya başladı. Zaten kapının dibinde olduğumuzdan kaçabileceği pekte bir yer yoktu. Biraz daha yaklaşınca tamam dedim aferin sana kerem ilk defa birşeyi başardın. Elini yanağıma attı. Ama ben onu işletecekken o beni manipüle etmişti. Ne yapacağımı neredeyse unutuyordum. Anahtarı elinden alıp hemen odama koştum. Asenayla uğraşmak gerçekten eğlenceliydi. Odama koştum da neden peşimden gelmedi bu? Diye düşündüm ve odadan çıktım kafalarımız birbirine değecekti az kalsın. Ama savrulmadıkta değil. Koridorda yere düştük ikimizde ama kalkmaya yeltenmedik tavana bakmaya başladık. "Az daha alıyordum." Ufak bir kahkahadan sonra "Aynen kesin alıyordun bu arada." Sonra birden kafamı kaldırdım. Annem gelmişti. Halüsinasyon mu diye gözlerimi ovdum. Asenanın arkasında olduğu için asena fark etmemişti bile. "Kerem oğlum napiyorsunuz yerde?" Asena kolunu gözünden kaldırdı ve aynı anda ayağa kalktık. Asena ne diyeceğini şaşırmıştı. "Merhaba efendim." Onun bu haline gülümsememek elde değildi. Kahkaha atacakken dudağımı dişime bastırdım. "Anne, asena kız arkadaşım." Annem kafasını sallayıp, asenaya gülümsedi. Asena da aynı şekilde. Hala ne yapacağını bilmiyordu bende hafif koluna dokundum ve annemin elini öptüm. Daha önce böyle bir şey yapmadığı için anormal geliyorda olabilirdi tabii. Benden sonra o da aynısını yaptı. "Anne biz seni haftaya bekliyorduk." Annem çantasını yere bıraktı ve kabanını asmak için kapının yanındaki askılığa yöneldi. "Niye oğlum istemiyor musun beni?" Sanırım yanlış anlaşılmıştım. "Yok anne yani bir sorun mu var? Reyyan ve babamda yok diye sordum." Kafasını salladı tekrardan. "Onlar haftaya gelecekler. Bende aç kalma diye bugünden senim temizlik ve yemeğini halletmek için gelmiştim de bana gerek kalmamış ki fıstık gibi kızım var burda birlikte halledersiniz."  Asena, annemi duyunca başını öne eğdi. "Estagfurullah efendim." Diyerek gülümsedi. "Duymamış olayım efendim falan. Efendim dışında herşey diyebilirsin. Kerem gibi annemde diyebilirsin, filiz teyze de diyebilirsin." Anne lafını duyunca Asena bir kötü oldu. "Pekala filiz teyze." Diyerek izin istedi ve balkona çıktı. "Ne oldu ki oğlum anlamadım." Annemle birlikte salona geçtik. "Asena bu konuda hassas anne. Maalesef onun... Anlarsın ya anne." Annem şaşırmış halde elini ağzına götürdü. "aaa bilseydim vallahi soylemedim oğlum inşallah kalbi kırılmamıştır kızımın." Beni kenara ittirdi ve hemen asenanın yanına koştu. Hayır ben mi çocuğuyum o mu anlamadım. Bende yanlarına gidecekken son ande vazgeçip annemle yalnız sohbet etmelerinin daha iyi olacağını düşündüm.

A'

Birkaç gündür sürekli aklıma geliyordu annem. Anne demeye kırk şahit ister ama biyolojik olarak annem işte nasıl değiştirebilirdim ki? "Hava da baya soğudu gibi sanki kızım. Üşürsün kapat istersen camı." Arkamı döndüğümde filiz teyze arkamdaki sandalyeye oturmuş beni yanına çağırıyordu. Yanına oturdum. Uzunca bir sohbet ettik. Bayadır kendimi bu kadar rahat hissetmemiştim. Beni anladığını gerçekten hissetmiştim. Sonra kahve yaptık içtik. Bana keremle  olan komik anılarını anlatıyordu. Gülmemek elde değildi. Kahvelerimizi salona götürürken aklıma hala o anılar gelmeye devam ediyordu. Ara ara kahkaha atmaya devam ediyorduk filiz teyzeyle. "Yüzünüzde güller açıyor hayırdır." Filiz teyze kahveyi sehpaya koydu ve konuşmaya başladı. "Senin o anılarını anlattım kızıma aklımıza geldikçe gülüyoruz sağolasın oğlum sende bizi güldürdün Allahta seni güldürsün." Keremin kasları havaya kalktı. "Ya anne kaç kere anlatma kimseye dedim ama inşallah hepsini anlatmamışsındır." Keremin bu hali daha komikti. "Maalesef oğlum hepsini." Kerem tekrardan mızmızlanmaya başlayınca filiz teyze tekrardan olaya el attı. " Oğlum yabancıya anlatmadım ki belkide ilerideki gelinime anlattım. Bu tür şeyleri bilmek onunda hakkı." Kerem bunu duyunca yüz ifadesi değişmiş hemen bana dönmüştü. "İnşallah anneciğim inşallah tek dileğim." Biraz daha sohbetten sonra telefonum çalınmaya başladı. İzin isteyip tekrar balkonun kapısının önüne gelmiştim. Çünkü çok ısrarla çalıyordu. Arayan sarp olduğu için açmak istemedim ama önemli bir durumdur diye açtım. "Alo efendim?" Sesi çok titriyordu. "Asena ablan... Ablan hastaneye kaldırılmış." Kaşlarımı çattım iyide neden ki. "Anlamadım nerdesin sarp hızlı ol söyle artık." "Sakin ol hastaneye yeni geldim bende emir var burda o aradı." "Beni niye aramıyor bu?" "Numarası sende yokmuş." "Hangi hastanedesiniz?" Biraz soluklandı. ".. hastanesi hızlı ol." Telefonu yüzüne kapattım ve hemen ceketimi alıp çıkmalıydım. Gözümden yaşlar akıyordu. Yüzümde haylice düşmüştü. Ceketimi alırken, "Asena noldu nereye?" Diyerek kerem ayaklanmıştı. "Ama cevap vermeye bile vaktimin olduğunu düşünmüyordum. Çünkü ailemdeki tek üyeyi de görmeden kaybedemezdim. Onu yalnız bırakamazdım. Kapıyı çarptım bir çırpıda ayakkabılarımı giymeye yeltendim. Merdivenden hızlı hızlı indikten sonra direkt çıktım ve arabaya bindim. Arabada kerem beni tonlarca kez aramıştı ama ben sol kolumu arabanın kapısına dayamış, ellimi de kaşımın üzerine koyup yola odaklanmıştım. Neyse ki yakındı hemen varmıştım. Telefonumu alıp çıktım arabadan. Sarp odayı bana mesajla attığı için hemen bulabildim. Odaya girdiğimde ablam uyuyordu. Sarp ve emiri kenara çektim. "Ne oldu herşeyi anlatıyorsunuz."

-

Bayadır hastanedeydik. Telefonum birkaç saattir dışarda emirlerin yanındaydı. Ablamla yalnız kalmak istemiştim. Hala uyanmamistı ve doktorlarda hala birşey söylememişti. Birden kapı hırla açıldı. Kafamı çevirdim. Kerem bir elinde poşet diğer elinde telefonuyla odaya girdi.

O Beni Anladı || Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin