2. BÖLÜM
Telefondan gelen alarm sesinden dolayı yüzümü buruşturarak uyanmıştım.
Ve evet koltukta uyuya kalmıştım. Film bile hâlâ açıktı.
Anlaşılan annem eve gelmemişti, Emma'da evine gitmişti.
Saate baktığımda saatin sekiz olduğunu gördüm.
Ayağa kalkıp koşarak odama çıkıp banyoya girdim.
Hızlıca duş aldıktan sonra saçlarımı kurutup hem rahat hem şık kıyafetler giydikten sonra çantamı alarak odamdan çıkıp salona geldim.
Koltuğun üzerinde olan telefonumu da aldıktan sonra koşarak kapıdan çıktım ve arabama bindim.
Evim ile şirket yakım mesafede olduğu için on dakika içinde gelmiştim.
Gelir gelmez odama girdim ve beş dakika sonra olan çekim için hazırlandım.
Sonrasında ise çekim alanına doğru ilerledim.
Telefonum ve çantam odamda kalmıştı ama geç kalmamak için hızlıca çekim alanına gittim.
Çekim bittiğinde Alessa yanıma gelerek ''Efil donna (hanım) harika oldu'' dedi ve gülümsedi.
Bende ona bakıp gülümsedim ve ''Alessa bundan sonra çekim var mı?'' diye sordum.
Alessa ise ''bugün yok, ama yarın" dedi ve biraz düşünerek "ci sone due (iki tane var)'' dedi bu seferde. Kafamı sallayarak ''tamam'' dedim.
Alessa iki sene önce türk olan annesinin yanına gidip türkçe konuşmayı öğrenmiş olsa da hala bazı eksiklikleri vardı.
Bana türkce daha kolay geldiği için onu konuşuyordum. Çünkü ilk konuştuğum dil oydu.
Odama girdiğimde kendimi rahat ve geniş olan koltuğa attım.
Allesa'nın uzattığı çantamı aldıktan sonra içinden telefonumu çıkardım.
Gelen üç tane mesaj vardı. Ve Emir'dendi. Mesajlara girip okumaya başladım.
E: Beni yanlış anlamayın ama kimsiniz?
E: Yani mesaj attığım kişinin kim olduğunu bilmem gerekiyor.
E: Çünkü yukarıda ki mesajlarda şirket hakkında bahsetmiştim.
Hemen mesaj yazmaya başladım. Bu konuşmayı sürdürmeliydim çünkü.
Siz: Bana yazan sizsiniz ve kim olduğumu mu sorguluyorsunuz?
Siz: Ayrıca size bilgi verin demedim ki.
Siz: Bu arada benim size soru sormam gerekiyor. Siz kimsiniz?
Egosu tavan olan bu adamın benimle konuşacağından emin değildim ki mesaj attı. Onu fazlasıyla araştırmış ama bir türlü kendimi açıklayamamıştım.
E: Kim olduğunuzu sorgulamıyorum. Sadece beni tanıyor musunuz merak ettim.
E: Ben sizi Selin hanım zannettiğim için öyle şeyler dedim.
Siz: Merak etmeyin o bilgilerle hiç bir yere varamam.
Siz: Kimse varamaz.
E: İyi en azından fazla bilgi vermedim.
Siz: Beyefendi bakın şirketiniz hakkında hiç bilgi vermediniz. Tekrardan mesajları okumanızı tavsiye ediyorum.
Siz: Ayrıca şirketiniz de ne değerliymiş anlamadım.
E: Sizin gibi baba parası yemiyorum da ben. O şirketleri kendi çabamla büyütüyorum.
Siz: Beni tanıyor musunuz ki baba parası yediğimi söylüyorsunuz.
Sinirlenmiştim. Bu adam hep böyle miydi. Ya da benim sevdiğim adam böyle miydi.
E: Türkiye de yaşadığınızı var sayarsak evet. Ayrıca türksünüz ya bunu herkes böyle düşünüyor.
Siz: Türkiye de yaşamıyorum.
E: Tamam işte baba parası ile şehir değiştirmişsiniz. Kesin Almanya değil mi?
Siz: Bakın beyefendi. Türk asıllıyım ama Türkiye de değil İtalya'da yaşıyorum.
Siz: Ayrıca türk kadınlarını da böyle görmeniz çok saçma. Üstelik bir türk olarak.
E: İyi peki sizin dediğiniz gibi olsun.
E: O zaman şöyle yapalım.
E: Bir özür olarak Türkiye'ye geldiğinizde bana haber verinde size bir özür kahvesi alayım.
Siz: Teşekkür ederim.
Siz: Öyle bir şeye gerek yok.
Siz: Zaten Türkiye'ye gelmiyorum.
E: Bence gerek var.
Bana mı yürüyordu bu. Sen iste yeter ki yarın Türkiye'deyim.
E: Sakıncası yoksa neden gelmiyorsunuz Türkiye'ye.
E: En son ne zaman gelmiştiniz.
Siz: Bence neden gelmediğimi size açıklamak zorunda değilim.
Siz: En son üç yıl önce gelmiştim.
Alessa'nın seslenmesiyle kafamı kaldırıp baktım. Alessa ise "Efil, çekim bitti neden evine gitmiyor" diye sordu. Ben ise tekrardan telefona bakarak "senin işin yoksa sen çık. Ben de birazdan gideceğim" dedim.
Alessa ise sessizce kafasını sallayıp odadan çıktığında bende Emir'in attığı mesaja baktım.
E: Yanlış bir konuya girdiysem özür dilerim.
E: Ama geldiğinde haberim olsun lütfen.
Tabi paşam yeter ki sen iste. Türk damarım tuttu şuan.
Siz: Geldiğimde canım isterse haber veririm.
E: O zaman adınızı verin de numarayı kaydedeyim.
E: Geldiğiniz zaman da lazım olur şimdi.
Siz: Adımı gerektirecek bir durum yok aslında.
Siz: Ama söyleyeyim. Adım Efil.
E: Çok güzel bir adınız varmış. Umarım görüşürüz.
Siz: Biliyorum, teşekkür ederim. Belki görüşürüz.
E: Farkındasınız yani. Güzel.
Siz: Hayır burada da güzel olduğunu söylüyorlar.
Siz: Neyse işlerim var benim sonra konuşuruz. Belki.
Diye yazdıktan sonra hemen telefonumu kapatıp çantama koydum ve ayağa kalktıktan sonra asansörlere doğru ilerledim.
Beni her gören kafasını sallayıp gülümsüyordu ben de onlara gülümseyerek veriyordum cevabı.
Evime geldiğimde hemen uyumuştum.
""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
Bu bölüm böyle. Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayınız. İlk defa texting yazdığım için hatalarımı görmezden gelin lütfen.
Bir daha ki bölüm Emir'in ağzından olacak. Bakalım Emir nasıl biri.
Kitap hakkındaki düşünceleriniz?
Karakterler hakkındaki düşünceleriniz?
silenoss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NYKS| Yarı texting
ChickLit"-Ben sana inanmıştım'' dediğimde yüzüme bile bakmıyordu. "-Suçlu olduğunu bildiğin için susuyorsun, yalvarırım susma, kalk ayağa bağır, çağır ama susma'' yine sessiz kalmaya devam etti. Ben deli gibi ağlarken, o sessizce beni dinliyordu. "-Ne ya...