52. BÖLÜM
Doğan güneş, gözlerimi acıtırken, ağzımdan istemeden mırıltı çıkmıştı.
Tam gözlerimi açacaktım ki gözlerime değen güneş gitmişti. Ya da biri bana gölge olmuştu.
Burnuma bırakılan sıcak öpücük ile güneşin önünde duran kişinin Emir olduğunu anlamıştım.
Gülümsediğimde, burnumun ucuna bir öpücük daha bırakmıştı.
Bilincim açık olsa da etrafımdakileri tam olarak algılayamıyordum.
Sonunda kendimi zorlayarak gözlerimi açtığımda, gözlerimin içine bakıp gülümseyen bir adet Emir vardı.
"Günaydın" dediğinde, gülümsedim ve "günaydın" dedim.
Yataktan doğrulduğumda "sen ne zaman uyandın" diye sordum. Emir ise "çoktan uyandım ama güneşim yeni doğdu" dedi.
Dediği şeye gülerken ayağa kalktım ve yanına gidip dudağına yapıştım.
Beklemediği için afallamıştı ama kendine gelince öpüşüme karşılık vermeye başladı.
Geri geri giderken sonunda yatağa düşmüştük ama hala öpüşüyorduk.
Sağ eli şortumun altına giderken sol eli de yüzümde dolanıyordu. Benim ellerim ise onun boynunu sarmıştı.
Dudakları durduğunda, aklına bir şey gelmiş gibi düşünmeye başladı.
Sanırım öpüşmek istemiyordu. İyi de neden?
Dudaklarını tekrardan dudaklarımın üstüne bıraktığında bu sefer daha bir yumuşak öpüyordu.
Ben de karşılık vermeye başlamıştım ki, kapı birden sertçe çalınmaya başladı.
Emir üzerimden kalktığında, kapı daha sert çalınmıştı.
Baskın mı vardı?
Ben de yatakta doğrulduğumda Emir kapıyı açmaya gitmişti.
Yiğit sinirli bir şekilde odaya girerek "telefonlarınız neden sessizde?" diye sordu.
"Rahatsız edilmek için Yiğit, bir sorun mu var?"
Yiğit Emir'in verdiği tepkiyi beklemiyordu ki afalladı ve bir an düşünmeye başladı.
Yiğit "size göre olmaya bilir, ama bana göre büyük bir sorun var" dediğinde Emir yerinden kıpırdandı ve Yiğit'i dinlemeye başladı.
Yiğit huzursuzca nefesini dışarıya verip konuşmaya başladı.
"Aden odada yok. Üstelik sabah saat dörtten beri."
Duyduğum şey ile gözlerim hızlı bir şekilde Yiğit'i buldu.
Nasıl yani?
Emir bana baktıktan sonra Yiğit'e döndü ve "Telaşlanma, sakin ol. Korumalar görmemiş mi?" diye sordu.
Yiğit ise "hayır, kameralara baktım. Kimseye görünmeden yangın merdivenlerinden çıkmış, telefonu da yanında değil, sadece cüzdanını almış" dedi.
Bir dakika. Neden sadece cüzdanını almış?
Ve neden kimseye haber vermemiş?
Buldum!
Aklıma gelen şey ile Emir'e döndüm ve "bugünün tarihi ne" diye sordum.
Yiğit anlamayan gözlerle bakarken, Emir bana baktı ve "24 Haziran" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NYKS| Yarı texting
ChickLit"-Ben sana inanmıştım'' dediğimde yüzüme bile bakmıyordu. "-Suçlu olduğunu bildiğin için susuyorsun, yalvarırım susma, kalk ayağa bağır, çağır ama susma'' yine sessiz kalmaya devam etti. Ben deli gibi ağlarken, o sessizce beni dinliyordu. "-Ne ya...