11.Bölüm (Pişmanlık)

38 3 2
                                    

Henüz yoldayken Defne tamamen kendine gelir bağırmaya çalışır ama ağzı bantlı ve elleri bağlı olduğu için ne dediği anlaşılmıyordur . Mırıldanmalara dayanamayan Yalçın ağzındaki bantı hızlıca çıkarır.
" Ne var mırıl mırıl ağzın bantlıyken bi süs bi rahat dur bari"
"Hani bırakacaktınız beni nereye götürüyosunuz derdiniz ne?"
"Bırakıcaz zaten evine götürüyoruz"

Sinirle gülerek" Hadi ya ciddi misin" Gülüşü aniden durdurup"Dalgamı geçiyorsun sen benle çocuk mu kandırıyorsun? Madem evime bırakacaktınız ne halt etmeye elimi ağzımı bantladınız. Hadi onu da geçtim madem ertesi gün bırakacaktınız NE DİYE KAÇIRDINIZ PSİKOPAT MISINIZ?"

"Yalçın geri bantla şunun ağzını yoksa kafamız şişcek gidene kadar"

"Hadi ya kıyamam başını ağrıttık senin? Beter olun . Hem Fındık nerde ayrıca naptınız ona?"

"Fındık iyi güvende ama güvende kalmaya devam etmesi senin hareketlerine bağlı"

Defne bişey demez buluşma yerine gelmişlerdir burası ormanın içinde bir yerdi burası.

Defne'den

Yalçın ellerimi çözdü dışarıda bir sürü silahlı adam vardı ve  siyah gözlüklü siyah takımlı bir adamın etrafına dizilmişlerdi birazdan hiçde iyi şeyler olmayacaktı bu oradaydı.
Efe kapıyı açtı ve kolumdan tutup dışarı çıkardı Yalçın'ın bakışlarında bi tuhaflık resmen acıyarak bakıyordu başıma ne gelecek diye düşünürken Efe sessizliği bozdu
"Evet Alp biz sözümüzü tuttuk kızı getirdik sıra sende "

Alp denen adam işaret edince 2 tane adam geldi. Efe kolumu bıraktı o iki adamı peşine takıp arabaya doğru yürümeye başladı. Ne yapacağımı bilemedim bende arkalarından gitmeye çalıştım ama daha arkama doğru adım attığım anda Alp'in adamları kolumdan tutup çekiştirmeye başladılar bağırıp çağırdım kollarımı kurtarmaya çalıştım ama hiç bir işe yaramadı
Alp adamlara depoya götürün diye komut verdi ve o iki adam beni zorla arabaya bindirip yola koyuldular.

Yalçın bu sırada tüm konuşulanları kulaklıktan dinliyodu ve hangi depo olduğunu bulmaya çalışıyordu.Eve geldiler Alp'ten aldıkları iki adamı garaja götürdüler ve konuşmaları için zorladılar çünkü Alp'in saklandığı onlarca yer vardı ve hangi evde olacağını dinleyerek anlamaları imkansızdı kamerayı Defne'nin saçları kapattığı için kullanamıyorlardı.
Yaklaşık yarım saat kadar uğraştılar ama adamlar tek bi kelime etmedi .
Yalçın kulaklığı takıp Defne'nin etrafındaki sesleri dinlemeye başladı ama tek duyduğu Defne'nin kapı yumruklama ve bağırma sesleriydi tam kulaklığı çıkarıcakken bir kapı açılma sesiyle Defne'nin sesi kesilir Yalçın bir ümit yeniden kameraya bakar ve nihayet etrafı görebiliyodur hemen Efe'yi çağırır .
"Bak bakalım Efe tanıdık geliyor mu buralar "
"Ne biliyim Yalçın deponun duvarından neresi olduğunu sen girerlerken bakmadın mı?"
"Adamlar konuşur diye bakmamıştım "
"Gerizekalı biz kamerayı boş yere mi taktık. İzlemeye devam et ben şu adamlara iki yumruk çekip gelicem dua et de konuşsunlar yoksa tüm plan boşa gidicek"

Defne'den

Kapı açıldığında ayağa fırladım Alp sırıtarak yanıma gelmeye başladı. Şu an içinde olduğum duruma mı yanıyım hiç tanımadığım birine güvenip kaçırıldığıma mı yoksa bir kaç dakika önce salak gibi kandırıldığıma mı? Ben bunları düşünürken Alp iyice yaklaşmıştı aramızda bir iki adımlık mesafe kaldığında geri adım atıp uzaklaştım o ise sırıtarak yaklaşmaya devam etti

"Ne o niye kaçıyorsun?"
"Yaklaşmanı istemediğim için olabilir mi"
"Neden istemiyorsun bakalım"
Ellerimi saçlarımın arasından geçirip derin bı nefes aldım"Derdin ne senin ne istiyosun benden"
"Seni" dedi fısıldayarak ve elini saçıma götürmeye çalıştığı anda elini büküp"Ben senin gibi bir sapığı istemiyorum ama uzak dur benden" diyip itmeye çalıştım. Elini hızlıca benden kurtarak kolumu tutup acısını çıkarırcasına sıktı "Eğer bir daha böyle bişey yapmaya kalkışırsan o elini kökünden koparırım"
"Hadi ya çok korktum"  dedim alaylı bir tavırla, ciddileşerek "Koparsana o zaman ne duruyorsun?"
"Sen fazla gerginsin bence ağzından ne çıktığınıda benim kim olduğumu da bilmiyorsun yukariya odama geçelim biraz dinlen orda sakinleş. Yürü hadi "
"Gelmiyorum ben hiçbiyere"
Tam birşey diyeceği anda telefonu çaldı ve parmağını sallayarak "birazdan dönücem aklını başına topla" diyerek çıktı ve kapıyı kilitledi.
   Birşeyler yapmalıydım bu adamın niyeti apaçık ortadaydı ve istediğini elde etmek için her yolu kullanıcaktı. Etrafa bakındım ama bırak kaçıcak yeri pencere bile yoktu yani vardı ama ona ulaşmam imkansızdı aşırı yukardaydı ulaşsam bile inmek için atladığım da kesinlikle bi yerlerimi kırardım. Hem gerginlikten hem de depodaki pis atmosferden bunalmıştım çok havasız ve tozlu bir ortamdı artık nefes almaya çalıştığımda yoğun bir şekilde öksürmeye başlamıştım. Olanlar aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyordum sinirden mi korkudan mı bilmiyorum ama kendimi çok kötü hissediyordum başım dönmeye başladı yerdeki toza aldırmadan oturdum ve dizlerimi kendime çekerken cebimdeki birşeyin bacağıma battığını hissettim. Elimi cebime attım ve çıkan şeye inanamadım cebimde bir tel toka vardı. Heyecanla ayağa fırladım kurulduğuma yüzde yüz emindim çünkü evin dışındaydı evet belki evle bitişikdi ama dışındaydı ve en önemlisi geldiğimiz yola bakıyordu. Vakit kaybetmeden kapıya yöneldim o pislik adam her an gelebilirdi hızlı olmalıydım. Elimdeki tel tokayı büküp kapının anahtar deliğine sokup çevirmeye başladım, yüzümde istemsiz bi tebessüm oluştu çünkü kapı açılmıştı. Kapıyı tamamen açıp dışarı adımımı attım.

Atmaz olsaydım o adımı. Alp kapının önünde kollarını bağlamış beni izliyordu. Öfkeyle gülerek üzerime yürüdü "Vay be bu kadar inatçı olacağını tahmin etmemiştim, ille de gitcem burdan diyosun yani"
"Aynen öyle diyorum sonunda idrak etmeye başladı beynin . Ne olursa olsun kurtulucam senin gibi bir mikroptan"
"Eeeeh yetti be artık senin afra tafran, bak şimdi ben nasıl kesiyorum senin sesini . Levent Metin gelin lan içeri "
İkisinde koşar adım içeri geldi ve Alp'in komutunu bekliyorlardı
"DAĞITIN AĞZINI BURNUNU O KAÇMAYA ÇALIŞTIĞI AYAĞIDA KIRIN SÖKÜN YERİNDEN GERİKİYORSA"
dedi ve çıktı adamların ikiside gözleri dönmüş şekilde üzerime geliyordu.

.......


"Hadi Demir bulamadın mı hala konumu "
"Bi dakika Yalçın arıyorum işte çok biliyorsan buyur sen bul "
"Tamam sustum hadi bul şurayı artık"
"Evvet buldum atıyorum konumu telefonuna "
"Tamam geldi Efe'ye haber ver gitsin hemen bombayı ben mesaj atana kadar patlamasın sakın "
"Ya siz varya ben olmasam napcaktınız acaba Allah'ım bi insan bu kadar mı becerikli olur nasıl da tak diye buldum evi"
Yalçın göz devirip hızlıca çıkar.
"Yalçıın bekle bende gelicem kırk yılın başı bomba patlatıyoruz bu eğlenceyi kaçıramam "
Arabaya bindiler ve yola çıktılar Efe onlardan önce gitmişti bombayı yerleştirmek için. Arabayı Demir kullanıyordu Yalçın stresle başını arkaya yasladı, Defne'yle karşılaştığı, birlikte sokak hayvanlarını besledikleri gün ve  Defne'nin onu kurtarmaya geldiğini sandığı anki mutluluğu gözünün önünden film şeridi gibi geçip gidiyordu ve bir kez daha kendine kızıyordu.
.......

Defne'den

Evet bir dayak yemediğim kalmıştı o da oldu Allah belanı versin senin Yalçın karşıma çıktığın o günün Allah belasını versin .

"Bela okuma be bela okuma"
Diye bir ses yükseldi yukardan kafamı kaldırdığımda pencereden kafasını sarkıtan Yalçın'ı gördüm. Hangi yüzle konuşuyordu benimle acaba çok merak ettim. Ben bunları düşünürken Yalçın içeri bir merdiven sarkıttı ve eliyle gel işareti yaptı "Hadi hızlı ol çık şu merdivenden " dedi
"Ya sen hala hangi yüzle burdasın"
"Alçalt şu sesini gelicekler şimdi"
" Gelsinler n'olacak ki yapmadıklarını bırakmadılar bana zaten" dedim ağlamaklı bir sesle
"Defne bak biliyorum kızgınsın eve gidince güzel bir fırça atarsın şu an ama hiç sırası değil gerçekten ağaç oldum burda beklemekten" dedi Yalçın'ın yanından başını sarkıtan Demir.
Bu çocuk kesinlikle kafadan kırıktı.
Yalçın "Defne bak birazdan bomba patlayacak burda kalıp paramparça mı olmayı mı tercih ediyorsun yoksa bizimle gelmeyi mi?
"Burda paramparça olup ölmeyi". dedim ciddi bir ses tonuyla. Yalçın gözlerimin içine lütfen der gibi baktı ve yine eliyle gel işareti yaptı.
"Uff tamam ama ayağımı imcittim adamlarla uğraşırken üstüne basamıyorum çıkamam o merdiveni "
Bunun üzerine Yalçın merdivenden benim yanıma indi kucağına almaya kalktı "Gerek yok çıkarken biraz kolumdan destek olsan yeter "
" Tamam öyle olsun"
Yalçın'ın desteğiyle yerden kalktım ve merdivenden ağır ağır çıkmaya başladım."Bu gidişle sabaha anca dışarı çıkabilcez Defne inat etme işte gel" yüzüne ters bi bakış attım ve önüme dönüp ağır ağır çıkmaya devam ettim " tamam bişey demedim" dedi. Sonunda pencereye ulaştık ve burdan nasıl aşağı inicem diye sorar gibi Yalçın'a baktım. Elindeki ipi belime bağladı ve " sen aşağı doğru bırak kendini ben tutuyorum burdan yavaş yavaş sarkıtcam ipi aşağı inince Demir destek olur sana arabaya kadar"
Başka çarem olmadığı için başımla onayladım ve korkuyla kendimi aşağı bırakıcakken Demir " sakın bağırma aşağı atlarken diye uyardı". Yeniden cesaretimi topladım ve elimle ağzımı kapayarak kendimi aşağı bıraktım daha sonra Yalçın dediği gibi yavaş yavaş ipi sarkıttı ve Demir'in desteği ile arabaya geçtim Yalçın'da indi ve arabaya binip yola koyulduk.

MAFYANIN ELİNDE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin