M-4

508 38 57
                                    

* Satır arası yorumlarınıza ihtiyacım var arkadaşlar....💛

🧁*🦁

Bir yeni mesaj.

Tolga: "Ne var ne yok tatlı cadı?"

Tolga: "Kargo şirketinin bela şubesi arkadaşın yaşıyor mu?"

Tolga: "Bak ne diyeceğim. Arslan iki saattir kıvranıp duruyor. Galiba senden alacağı varmış."

Tolga: "Görmüyorsun mesajlarımı evlatlıktan reddetmeme az kaldı."

Bildirim sesleri üst üste geldikçe merakıma yenik düştüm. Ellerimi silkeleyip telefona uzandım ve gelen mesajları okumaya başladım. Dayanamayıp gülmeye başladığımda Tolga'ya yazmaya başlamıştım.

"Bende seni özledim sağ ol ya."

"Kendisi isteyemiyor mu? Telefonu bende yok biliyorsun."

Tolga: "Namusu elden gitmesin diye telefonunu sana vermemiş."

Sesli gülmüştüm bu yazdığına. Önüme gelen saçı nefesimle uçururken ne yazacağımı düşünmeye başladım.

Ben iki güne kalmaz ceketini ister verir rahatlarım diye düşünürken böyle olmamıştı. Üstelik bu iki haftada bu konuya dair ne bir mesaj atmış ne de aramıştı. Bende ceketi ve gömleğini tamamen unuttuğunu varsayıp boş vermeyi yeğlemiştim.

"Çok istiyorsa kendisi gelsin alsın."

Belki de onunla inatlaşmak hoşuma gidiyordu. Şimdilik...

Tolga görüldü bıraktıktan sonra sohbetten çıktım. Telefonu tezgahın diğer ucuna sürerken ocakta eriyen tereyağının altını kapadım ve ayırdığım çikolataları içine atarak çırpma teliyle karıştırmaya başladım.

Çikolataları karıştırırken farkında olmadan sırıtıyordum. Arslan'la inatlaşmak neden hoşuma gidiyordu bilmiyorum fakat istemsizce onunla uğraşma dürtümü bastıramıyordum.

Tuhaf bir şekilde bana her yaklaştığında yanaklarımı sıcaklık basıyordu. Karizmatik olduğunu inkar etmiyordum fakat ondan daha fazla etkilenmemem gerektiğini de kendime tembihliyordum.

Çikolatalar tamamen eridiğinde çırpma telini alıp lavaboya bıraktım. Yumurtalara uzandığım sırada kapı çaldı. Kapıya doğru yürürken gerildiğimi hissediyordum. Arslan olamazdı değil mi? Gelsin alsın derken lafın gelişiydi sonuçta. Gelmezdi öyle hemen değil mi?

Derin bir nefes alıp verdikten sonra kapıyı açtım.

"Uyuyorsun sandım. Neredesin?"

"Ellerim kirliydi ondan geciktim."

Yağmur'un yine gözleri ışıldamıştı. Koşarak içeri geçti.

"Yaa! Yine ne yapıyorsun?"

"Hastayım demedin mi? Sürpriz olsun otur bekle."

"Sen varya sen! Çikolatalı bir şeydir inşallah."

O üzerindeki monttan kurtulurken yeniden mutfağa yöneldim. Amerikan mutfak olduğu için rahatlıkla birbirimizi görebiliyorduk. Çok geçmeden karşımdaki bar sandalyelerinden birinde yerini aldı.

MasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin