M-10

210 16 121
                                    

🧁*🦁

Çocukluğumu hatırlıyorum. Beş altı yaşlarında olduğum zamanları hatırlıyorum. O zamanlarda annemin kızdığı her şeyi gizlice yapardım. İzin almak gibi huylarım yoktu. Koray'lara habersiz gittiğimde bile annem bunu sonradan fark eder ve bana çok kızardı. Yetişkinlerin yasakları küçük Masal için merak uyandırırdı hep. Çocukların içine alınmadığı o dünyayı uzaktan seyrederdim. Çocukların yanında konuşulmayanları gizlice dinlemeyi severdim.

Annemin çikolatalarımı sakladığı o yeri keşfettiğimde büyülü bir dünyayı keşfetmiş gibi hissederdim. Herkes yattıktan sonra büyük erzak odasına gider istediğim şeyleri yerdim. Katı kurallarla büyümedim fakat küçük yasaklara uymaya da direnirdim. Yasak olan o zamanlarda bile cezbediciydi.

Üniversiteye geçtiğimde de merakım başıma türlü işler açmıştı. Defalarca mutfağı izinsiz kullanmıştım. Fakültede kilitli kalmıştım. Hocalarımın izin vermediği malzemeleri alıp önceden denemeye çalışırdım. Sonra Can'a rastladım.

Can... Benden bir tane daha varmış dedirtmişti bana. İkimizde meraklıydık ve yan yanayken başımıza açmadığımız iş kalmıyordu. Aynı takım eşleşmesine çıkarmak istemiyordu ikimizi hocalar.

Herkes bizi sevgili sanıyordu ya da sevgili olacağımıza inanıyordu. İleri gidenler de vardı. Evliliği ağzına alanlar gibi. Daha ne istiyorsun diyorlardı bana. Daha ne istediğimi bilmiyordum gerçekten. Komikti, meraklıydı, risk almayı seviyordu ve benim aynı parçamdı. Daha ne istiyordum?

Son sene duygularını itiraf ettiğinde bu soruyu defalarca sordum kendime. Ona o gözle bakmayı denedim. Bana bakarken diğer kızlar gibi midem kasılsın diye bekledim. Kalbimin o heyecana kapılmasını bekledim. Onun kalbi nasıl atıyorsa benimki de öyle atsın diye bekledim. Beklerken canının yanmasını daha çok hissettim. Gözlerindeki heyecanın yerini hayal kırıklıkları kaplıyordu günden güne. Anlayış gösterdi bana fakat elimi bırakmadı. Beni kazanmak için elinden geleni yaptı. Sonunda Fransa'ya gittim ve o Türkiye'de kaldı.

Hayat, müthiş bir çelişkiydi. Şimdi... Karşımda bir bakışıyla beni alt eden adam duruyordu. Kalbimde şimşekler çaktırıyor, midemi alt üst ediyordu. Geçmişte, Can, bana bakarken böyle mi hissediyordu? Arslan... Arslan bana baktığında nasıl hissediyordu?

Karmakarışık bir şeydi. Ne kadarını çözebileceğim konusunda kendime güvenmiyordum. Aklından geçen herhangi bir şeyin bile planı vardı sanki. Bir sonraki hamlesini tahmin edemiyordum hiçbir zaman. Hayatımın merkezinde yer edinmesi rahatsızlık vermiyordu. Kendisini oraya ait hissetmemesiydi asıl mesele.

Ona alışıyordum fakat ondan izin almıyordum. İnatla orman gözlerine bakmaya devam ettim. Midemdeki kasılmalar rahatsız ediyordu. Vücut ısım alkolle birlikte artmıştı.

"Aklından ne geçiyorsa geçmesin," dedi. Başımı eğdim ve geri kaldırdım.

"Arslan, kendine karşı koyamamaktan çok mu korkuyorsun?"

Yaşanmamış günahı omuzlarıma yükleyemezdi. Bana bu kadar yaklaşıp bütün suçu üzerime yıkıp çekilemezdi. Aynaya bakmalıydı. Aynaya bakmalı ve kendi bakışlarıyla yüzleşmeliydi.

Kulaklarımızı dolduran sesle kapıya döndü bakışlarımız. Benden uzaklaşıp kapıyı açtıktan sonra terasa çıktı. Onu takip ettim adımlarımla. Kuvvetli bir rüzgar saçlarımı savuştururken bize doğru yanaşan helikoptere doğru kaldırdım başımı. Elimi yüzüme doğru çıkarıp rüzgara karşı koymaya çalıştım bir yandan fakat fayda etmiyordu.

Bedenim ürpermişti. Helikopterin kapısından sarkıtılan merdivenle kaşlarım havalandı. Helikoptere bakmayı kesip Arslan'a indirdim bakışlarımı. Kendisine uzatılan merdivene tutunup hızla yukarı doğru tırmanmaya başladığında helikopter gittikçe yükselmeye devam etti. Bir saniye önce buradayken şimdi hızla gözümün önünden uzaklaşmasını seyrediyordum.

MasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin