Odadan çıkıp yavaş bir şekilde merdivenleri inmeye başladım.İndiğim anda 2 çift kahve göz hemen bana döndü. Yüzümden başlayıp bacaklarıma kadar beni süzdü. Korkmadığımı söylesem yalan olurdu. O bana, ben ona bakarken gözleriyle önünde olan koltuğu işaret etti. İtiraz etmek içimden gelmemişti ve hemen koltuğa oturmuştum.
"Anlat." dedi tok sesiyle.
"Ne anlatacağım ki?"
Sanki salakmışım gibi yüzüme baktı, kırıcı.
"Gecenin bir yarısı ağlayarak bana sığınmanın sebebini."
Gözlerimin sulandığını hissettim. Anlatmam lazımdı ama konuşasım da gelmiyordu.
"Ailemi öldürmesi yetmezmiş gibi, bir de yakın arkadaşımla aldatmış beni."
Yüzünde en ufak bir oynama olmadı.
"Neden bir şey demiyorsun, biliyor muydun yoksa?"
"Tahmin edilmesi zor bir şey mi sence? Aileni öldürmekten gocunmayan herif seni aldatmaktan mı gocunacak?"
Kendime engel olamadım ve yaşlarım akmaya başladı. Bunların doğru olması bana çok koyuyordu.
"Gözlerini açsana, intikam adı altında sikimsonik bir adamın yanında yatıp kalkıyorsun. Nerede intikam?" diye sordu.
"Ne yapmam gerektiğini biliyorum."
"O yüzden mi beni aradın?"
Derin bir nefes aldım.
"Selim'i sana getirmemi söylemiştin. Getirsem ne yapacaksın?"
"Ne yapmamı istersin?"
"Ben sadece hakettiğini bulsun istiyorum."
"O zaman ölecek."
"Hayır. Ölmekten beter olsun, ölmek için yalvarsın."
Dediğim an sırıttı.
"Mi è piaciuto."
"Ne?"
"Dil bilgin sıfır mı?"
"Sence şuan dil bilgisi mi düşünmeliyim Alexandre?"
"Nasıl aldatmış seni?"
"Mesajlarını gördüm. Fuckbody olmuşlar bildiğin."
Şaşırmadı.
"Derya ile mi?"
"Sen nerden biliyorsun ismini amına koyayım?"
"O gavatla ilgili her şeyi biliyorum Lavin."
Bağlantı kuvveti düşündüğümden daha iyiydi.
"Yarın seni bir yere götüreceğim. Selim'i oraya çağıracaksın. Bende onu oraya gömeceğim. Tabii sende katkıda bulunursan tadından yenmez." dedi.
"Tamam." dedim ve elimin tersiyle gözlerimi sildim.
"Ağlama."
Bunu söylemesiyle ona doğru döndüm ve yüzünü incelemeye başladım. O da aynı şeyi bana yapıyordu. Ama bi anda gözünü kaçırdı ve ayağa kalktı.
"Yürü odaya."
Anlamsız bakışlar eşliğinde dediğini ikiletmeden merdivenden çıkmaya başladım.
Beni ilk getirdiği odaya geri çıktık.
"Burada yatarsın. Bir şey olursa seslenmen yeter."
"Teşekkür ederim Alex."
Yere bakarken bi anda gözleri beni buldu. Hiçbir şey demedi, yutkundu. Bir süre daha yüzüme baktıktan sonra kafasını salladı ve odadan çıktı.
Arkamı dönüp hemen kendimi yatağa attım ve düşünmeden uyumaya çalıştım.
—
Boğazımdaki kurulukla gözlerimi araladım. Telefona baktığımda saatin 05.02 olduğunu gördüm. Yataktan kalktım ve odadan çıktım.
Mutfağa girdiğimde ışığı açmamla sıçramam bir oldu. Alexandre sandalyelerden birine oturmuş, bir şeyler içiyordu.
"Napıyorsun ya sen bu saatte?"
Gözleri bana döndü.
"Napıyormuş gibi duruyorum?"
"Niye uyumadın?"
"Sen niye uyandın?"
"Niye soruma soruyla cevap veriyorsun?"
"Sen niye soru soruyorsun sabahın 5'inde?"
"Ay lütfen sormadım say." dedim ve üst rafa uzanıp bardak almaya çalıştım.
Elimi ittiren bir elle durdum.
Alexandre arkamdan uzanıp bardak almış, bana vermişti.
"Teşekkür ederim, su?"
"Dolapta."
Suyumu içtikten sonra bardağı lavaboya koydum.
"Boyun kaç?" diye sordum.
"Aklını yatakta mı bıraktın Lavin?"
"Of benimki de soru, neyse iyi geceler."
Tam mutfaktan çıkacakken duyduğum ses beni durdurdu.
"1.96"
Yuh amk
"Devede de boy var ama.." diye istemeden fısıldamıştım.
"Bir şey mi dedin?"
"Yok yok, iyi geceler."
"İyi geceler miele."
Arkama son kez baktıktan sonra mutfaktan çıkıp tekrar merdivene doğru yürümeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tİ AMO
Mystère / Thriller"Voglio che tu mi baci." Anlamadığımı belli eden bakışlarla baktığımda sırıtmıştı. -İlk kitabım olduğu için anlamsız yerler çok fazla-