28-Hani Benim Olcaktın.

862 52 22
                                    

Buğra Ak'tan.

Hastalar kalbim acıyor dediklerinde onlardan test isterdim, kalbim acıyor ama hasta değilim.

Çocukluğum beni çok seven bir anne, öz olmasa bile beni kendi çocuklarından ayırmayan bir baba ve öz olmadığımı bildikleri halde, annem bana kızdığınında beni kendi öz anneme karşı koruyan 2 kardeşle geçti.

Ailenin öz olmasada ilk ve gerçekten değer verilen bir çocuğuydum. Annem küçükken zorla evlendirilmiş ve o evliliğinden ben doğmuşum. Dini nikah ile evli olduğu için resmi hiçbir kayıtta geçmemiş bu evlilik. Ve buda annemin o evden beni alıp kaçması ve izini kaybettirmesi için geçerli bir sebep olmuş.

Ben daha 2 yaşlarındayken annem beni alıp İstanbul'a kaçmış. Ve burada babamla tanışmış. Annem ile babam birbirlerine aşık olmuşlar fakat annem babamın beni gördüğünde reddedecegini düşündüğü için ondan uzak durmaya çalışmış. Ama bir bilmediği varmış, babam zaten beni biliyormuş. Bir gün babam annemle beni parkta görmüş. Ve o gün konuştuktan sonra evlenmeye karar vermişler.

Babam hiçbir zaman beni kardeşlerimden ayırmamıştır, kardeşlerimde aynı şekilde. Hep sevgi ile büyütülen bir çocuk oldum. Babam doktor, annem ise kardeşlerim büyüdükten sonra kendi moda şirketini kurdu.

Küçüklüğümden beri babamı örnek aldığım için onun gibi doktor oldum. Lisede tanışmış olduğum bir kız arkadaşım vardı, ben onu severdim. Hemde çok. Ama o beni kullandığı zehirlerden daha çok sevemedi. Ve en sonda o çok sevdiği zehirlerin kurbanı oldu.

Ondan sonra dışarı hayatım bitmişti, sadece hastaneye gelip gidiyordum bazen ise yurtdışına seminerlere. İlk yıllarımda yazdığım makaleler çok ilgi görünce yurtdışından teklif almıştım.

İlk gittiğim seminer Paris'teydi. Çok güzel bir yerdi, özellikle gördüğüm o anne ile kız.

Eyfel Kulesine gittiğim bir günde onlarla karşılaşmıştım. Hayatımda hiç görmediğim kadar güzel ve çekici mavi gözler beni cezbetmişti.

Kameramla oyalanırken arkamdan birinin dokunduğunu hissedip döndüm. Karşımda bir kadın ve kucağında onun sarıya çalan kumral saçlarını çekiştiren mavi gözlü bir bebek duruyordu. Kadın ilk önce İngilizce konuşup, kendi fotoğraflarını çekmemi rica etmişti. Ama küçük kızı huysuzluk yapınca kadın Türk olduğunu belli edip kızıyla konuşmuştu.

Karşımdaki okyanuslar kadar derin bir mavi gözlere sahip olan kadının karşısında nutkum tutulsada kendimi toparlayıp hızlıca onların fotoğrafını çektim.

Kadının bebeği rahat durmadığı için ona "fıstık" demiştim. Küçük kız hemen bana bakıp gülümsemişti. Çok tatlı bir bebekti.
Kadın teşekkür edip bana kartivizitini vermişti.

Veteriner Hekim Ezgi Kesen.

Kartta yazan isimle yüzüm gülümsedikten sonra bende kendi kartvizitimi çıkarıp vermiştim.

Ve o gün Ezgi ile ilk defa yollarımız kesişmişti.
Ben ileride bağımlı olacağım mavi gözleri ilk defa o gün görmüştüm. Ama bu son olmayacaktı. Küçük fıstık ile annesini tekrar göreceğime emin bir şekilde oradan uzaklaşmıştım.

Şayet ki gerçekten de öyle olmuştu.

Tutulduğum mavi gözlü kadını tekrar görmüştüm. Bu sefer gülmüyordu çünkü onunla hastanede karşılaşmıştık. Uyandığında ağzından dökülen ilk kelime "kızım" olmuştu.
O beni hatırlamasada ben onun kızına olan bağlılığını hatırlayıp, kurallı çiğneyip hemen annesine kızını kavuşturmuştum.

KALPSİZİN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin