30- Güven

708 35 21
                                    

Geç kaldığım için üzgünüm...
Anlayacağınızı düşünüyorum. İyi okumalar🌟
Ve bölüm sonunda artık modellerimizi açıklayacağım. Değiştirme sürecindeydim bir süredirrr.
~~~~~

Güven kolay kaybedilen ama zor kazanılan şey...

Bir insanın güvenini kazanmak ne kadar zorsa, kaybetmek o kadar kolaydı.
Peki ya güveni kırmak mı daha acı vericiydi, güveninin kırılması mı?
Eğer güveni kırmak acı veriyorsa, güveninin kırılması bir ölümdü.

Ben sevdiğim, aşık olduğum adamın güvenini nasıl kırmıştım? Onu nasıl terk etmiştim?
O daha mutlu olsun diye bunu yapmıştım ama onun biz yokken acı çektiğini koskoca 11 ay boyunca anlamamıştım. O terk edilmiş olmasına rağmen bizim acı çektiğimizi bildiği için bizi bulmuştu. Benim yapmam gerekeni o yapıyordu.

"İyi misin?" Buğra'nın eli bacaklarımın üzerinde duran elimi kavradı. Sorusu ile birlikte utanç duyduğum ifademi ona çevirdim.
"Senin yanında iyiyim ama..."
"Aması ne Ezgi?"
"Of utanıyorum Buğra. Benim yapmam gerekeni sen yaptın. Yaptıklarıma rağmen benden vazgeçmedin. Bizden vazgeçmedin."

Buğra ellerinin arasında duran elimi dudaklarına yaklaştırdı ve sert bir öpücük kondurdu. "Ezgim...Seni anlayabiliyorum."
Buğra'nın dediklerinden sonra elimi çektim ve saçlarımın arasına geçirdim.
"Anlayamazsın Buğra. Anlayamazsın."
Ben iç çekerken Buğra evin olduğu sokağa döndü ve sessizce mırıldandı.
"Yakında öğrenirsin."

Arabayı park ettikten sonra birlikte indik. Buğra bagajdan bir şey alırken ben kapıyı çaldım. Çalışanlardan biri kapıyı açarken onlara merhaba dedim ve ayakkabımı çıkararak pofidik panduflarımı giydim. Ben üstümdekileri asarken Buğra'da gelmişti.
Ona rafta duran panduflardan birini verdim.

"Yandaki evde Lana ve Emre yaşıyor. Bahçeler ortak. Gece evde yalnız kalmasın diye onlar buradadır. Elmas'ı biliyorsun. Gece'nin favori teyzesi." Buğra gülümserken birlikte içeriye geçtik. Lana ve Emre salonda oturuyordu.

Onlar bizi farketsin diye öksürdüm. Lana ve Emre buraya baktı. Emre'nin yüzünde şaşkın bir bakış ve gülümseyiş oluşurken Lana hala olanları anlamamış gibiydi.
"Gece ve Ayaz çok oyun oynadıkları için yorulup uyudular. Hoş..." Lana'nin cümlesi yarım kaldı ve ağzı sonuna kadar açıldı.
"Lana?" Emre onu dürtmesin rağmen Lana hala tepki vermiyordu. Birden Lana ayağa kalktı ve sonunda tepki verdi.

"Siz öpüştünüz mü?"

Sorduğu soru ile kıpkırmızı kesilirken Buğra öksürmeye başladı. Omzuma elini koyan ve Buğra'nın sırtına vuran Elmas'a çevirdim bakışlarımı. Bizi dikkatle inceliyordu.

"İyi öpüşmekten başka bir şey yapmamışlar. İkinci bir Gece vakasına dayanamazdım."

Elmas'ın dedikleriyle birlikte iyice kıpkırmızı kesildim ve onun yüz boyası yapılarak kelebeğe dönmüş suratına baktım. "Sen konuşma kelebek." Elmas gülerken, Buğra Emre ile tokalaşıp sarılıyordu. Sırayla herkes onunla sarıldı. Buğra gelen sorulara tek tek yanıt veriyor ve o da onlara soru soruyordu. Bir süre sonra ben onlara kahve yapmaya geçtim.
Kahveleri yaptıktan sonra içeriye geçip tekli koltuğa oturdum.

"Ee şimdi siz tekrardan şey oldunuz mu?"
Sorusuna yanıt vermeyerek kahvemden yudum aldıktan sonra konuştum.
"Sevişme ile alakalı şeyleri konuşan kız sevgili diyemiyor..." Lana Elmas'a kapak çekerken Buğra Elmas'ın sorusunu yanıtladı.

"Bu Kalpsiz Hanım, kalbi ile yeni tanışıyor. Yani her şey ona bağlı." Buğra'nın dediklerini pür dikkat dinledikten sonra aniden boşta bulunarak o soruyu sordum.

"Ne bekliyoruz o zaman evlenelim?"
"Anne kiminle evleniyorsun?" Duyduğumuz o sesle birlikte Buğra hariç herkesin bakışları kapıda duran o küçük kişiye döndü. Gece'ye.

KALPSİZİN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin