5- Göz Göze

3.3K 166 44
                                    

Her şeyi planlamıştım. Kaçmaya hazırdım.
"Hay sanki cezaevinden kaçıyoruz." diye söylene söylene terasa dayadığım merdivenden inmeye başladım.
Evet yanlış duymadınız. Evden kaçmak için terasa merdiven dayamıştım.

"Çok yüksek ağzına sıçayım..." diye mırıldanıyordum.
Odam 2. Katta bulunuyordu. Fakat benim yükseklik korkum vardı.

Telefonum titremesi ile dikkatim dağıldı.
Ne olduğunu anlayamadan dengemi kaybettim ve aşağıya düşmeye başladım.
"Ananı s-" Sessizce attığım çığlık yarıda bölündü.
Ama yere yapışmamdan dolayı değildi.
Birinin beni kucaklamasından dolayıdı.

Yavaşça gözlerimi açtım ve onu gördüm.
Koray Toprak.
Mavi olan gözleri benim ısırdığım dudaklarıma kilitlenmişti.

"Aa senin ne işin var burda?" Diye çemkirdim.
Normalde hemen kucağından atlardım ama yerimde oldukça rahattım.
Koray pozisyonunu bozmadan konuşmaya başladı.
"Düşmanımın her şeyini bilirim ben," bakışlarını kucağında olan vücudumda gezdirdi.
"Mesela beni etkilemek için mor giydiğinide biliyorum..."

Ettiği laftan sonra ona öyle mi dercesine baktım. Gülümsemek ve dudağının kenarını ısırmakla yetindi.
"Ee hadi götür beni arabana" dedim.
Onun korumaları hallettiğini biliyordum.
Yoksa kim düşmanının evine elini kolunu sallayarak girebilirdi ki?

Kucağındaki pozisyonumu bozmadan beni arabasına götürdü.
Ön koltuğa oturttuktan sonra kemerimi takmak için eğildi.
"Hadi ama ben çocuk muyum?"
Diye söyledindikten sonra kıkırdadı.

"Çocuk değilsin Ezgi. Çocuk olsaydın yanımda mor giymezdin?"
"Evet çocuk olsaydım yanında mor giymezdim ve şuanda seni öpüyor olmazdım"
Dedikten sonra Koray'ın yanağına kısa ama anlamlı bir öpücük kondurdum.

Geri çekildikten sonra Koray'a baktım ve onu itip kapıyı kapadım.

Arabanın etrafında dolaşıp içeriye girdiği anda konuşmaya başladı.
"Bu yaptığın haksızlık" Ona göz devirdikten sonra ben konuştum.
"Kes"

Sessizliğe dayanamayarak radyodan şarkı açtım.
Şansıma sevdiğim bir şarkı gelmişti.
Ve tamda nakarat kısmına.

"Yavrum baban nereli
Nereden bu kaşın gözün temeli
Sana neler demeli
Ay seni çıtır çıtır yemeli"

Bağırarak eşlik ettiğim şarkının bitişinde Koray'ın eli bacağımda dolaştı.
Bacağımdaki elinin üstüne elimi attım.
"Seni çıtır çıtır yemeli be Ezgi"
Aniden söylediği ile kıpkırmızı kesildiğime emindim.
"Ne?" şaşırarak sorduğum soru ile ne olduğunu anlamadan Koray'ın dudaklarını dudaklarımın üstünde hissettim.

İlk ne olduğunu anlamasamda sonradan öpüşüne karşılık vermeye başladım.
Yavaş ve sakince...
Koray'ın elinin kalçama inmesi ile kendimi geri çektim.
Etrafımıza baktığımda gelmiş olduğumuzu fark ettim.
"Gelmişiz..." diye nefes nefese konuştum.
Koray dudağıma dağılmış olan rujumu düzeltti ve "Geldik, geldik..." dedi.
Üstümü düzeltip arabadan indik ve mekana ilerlemeye başladık.

Koray mekana girmeden kolunu bana uzatmıştı. Koluna girdim.
"İddalısınız Koray Bey"
"Her zaman Ezgi Hanım"

Birlikte içeriye girerken düşündüğüm gibi mekan boştu.
Ben normal masaların oraya geçeceğimizi düşünürken Koray beni belimden yönlendirdi.
"Hey nereye?" Çıkışmama cevap bile vermeden beni peşinde sürükledi.
Koridorların sonuna gelmiştik.
"Gerizekalı mısın sen?" diye bağırdım. Kolunu belimden itmeye çalıştım lakin kolu daha da sıkılaştı.
"Rahat dur!" Bağırması ile küfür edip bakışlarımı ondan çektim.
Koray cebinden bir mendil çıkardı.
Mendili kolonya ile ıslattı.
"Ne bok yapıyorsun?" Soruma cevap vermeden parmağını duvarın ortasına koydu.
Siktir!

Duvar sandığım yer aslında bir kapıymış. Koray mendil ile orayı temizledi ve beni içeriye sürükledi.
"Bunu önceden söyleyesen olmaz mıydı?"
Belimde duran parmağı ile belimi acıtmadan sıktı. "Olmazdı"
Mal mal konuşarak verdiği cevap ile içimden küfür ettim.

Birden dönüp bir yere girdiğimizde ne olduğunu anlayamadım.
Ama etrafıma bakınca gördüm ki...
Hassiktir!

"Lan sen beni nereye getirdin?"
Bakışlarında büyük bir sırıtış belirdi.
"Düşmanımın kızını kafes dövüşüne getirdim. Evet evet çok konuşmaya gerek yok"

Şuan kafes dövüşünü üst kattan özel bir odadan izliyorduk.
Koltuklara oturduktan sonda Koray birine mesaj attı.
Yaklaşık 10 dakika sonra masa donaltı.
Her şeyi getirtmişti ibne.
"Yanlış anlama ama gösteriş meraklısı mısın?"
Nazik bir şekilde sorduğum soru karşısında gülümsedi.
"Sadece sana özel..."
"Hım...Ben herkese karşı böyleyim. Üzüldüm senin adına"

Ona soktuğum laftan sonra gülümseyerek masada duran içkiyi alıp yudumladım.

Dövüşü izlerken telefonumun çalması ile bakışlarım telefonuma düştü.

Arescim

Ares Abim neden beni arıyordu? Onlar şuan balayındalardı.
"Açmayacak mısın?" diye soran Koray'a döndü bakışlarım.
"Hayır hatta telefonu kapatacağım" dedim. Ve telefonu kapattım.

Hayatımda ilk defa izlemiyordum dövüşü ama en heyecanlı olan dövüş buydu.

"Şirkette işler nasıl Ezgi?"
Koray'dan beklemediğim bir soru ile bakışlarım ona döndü. "İyi gidiyor. Yakında İrem Duymaz'lar ile anlaşma yapacağız"
Koray'ın ifadesi düşünceli bir hal aldı.
"Ne anlaşması?"
"Onu tam bilmiyorum..." dedim.

Bakışlarım tekrardan dövüşe kaydı. Kahretsin kaçırmıştım. Tuttuğum adam yenilmişti.

"Ezgi seni bir yere götürmek istiyorum"
Koray'ın cesur bakışlarına baktım.
"Gitmek isterim"

BÖLÜM SONU!

KALPSİZİN KALBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin