•
Başıma dolan ağrı ile gözlerimi yavaşça aralamaya çalışmıştım ancak kirpiklerim birbirlerine mıhlanmış gibiydi sanki.
"Jungkook."
Duyduğum ses ile kendime gelmeye çalışmış ve gözlerimi sonunda aralayabilmiştim. Gözlerim önünde beyaz baloncuklar oluşmuş ve bir süre aydınlığa alışmaya çalışmıştım.
Sonunda alıştığımda başımı yan tarafa çevirmiş ve nerede olduğuma bakmıştım. Ancak hemen yanımda sandalyenin üzerine oturmuş bedeni görünce bundan vazgeçmiştim.
"İyi misin?"
Gözlerine bakarken sorduğu soru ile yutkunmuş ve uzandığım yerden kalkarak oturmaya çalışmıştım.
Elim arasındaki ellere değmişti gözlerim. Hızla elimi geri çekerken Bay Kim'in bakışları değişmişti ancak konuşmamıştı. Sadece sorduğu sorunun cevabını bekliyor gibiydi.
Elimle başımı tutmuş ve gözlerimi kırpıştırıp dudaklarımı aralamıştım sonunda. "İyiyim, sadece bilmiyorum. Neden birden bire böyle oldu?"
"Ben de bilmiyorum. Ama sanırım konuşmamız gereken şeyler var."
Başımı önüme eğmiş ve yutkunmuştum. Şu anda konuşmaya hazır mıydım bilmiyordum. Ayrıca burada hiç rahat değildim.
Alfanın kucağı çok rahat ama. Mışıl mışıl uyudun orda.
Omeganın içimde konuşmasıyla göz devirme isteğimi zar zor bastırmıştım. Ne olduysa onun yüzünden olmuştu zaten. Bir türlü yerinde durmuyordu.
"Ben, şu anda konuşmasak."
Derin bir nefes almış ve dudakları aralanmıştı. Gözlerim istemsizce dudaklarına değince yutkunmuş ve başımı iki yana sallayıp toparlamıştım kendimi.
"Ama önemli bir konu."
Ne konuşacağımızı biliyordum ve Tanrım. Şu anda yüzüne bile bakmaya utanıyordum. Bu yüzden elimle yüzümü kapatmış ve oturduğum yerde bacaklarımı kendime çekerek kendimi küçültmüştüm.
Yüzüne nasıl bakacaktım. Daha düne kadar sadece edebiyat hocamdı. Bir de abimin arkadaşı. Şimdi ise ahh. Ben onunla birlikte olmuştum. Hemde ruh eşim çıkmıştı. Kendimi nasıl öldürebilirim, Tanrım lütfen canımı al!
"Jungkook. Hadi ama benden utanma."
Ufak bir kıkırtının ardından söylediği şeyle gözlerimi aralamış ve kaşlarımı çatarak yüzüne bakmıştım ellerimi indirip. "S-siz, Tanrım. Benim gitmem gerek."
Söylediğim şeyden sonra ayağa kalkmıştım hızlıca. Ufak sendelemem dışında bir sorun yoktu. Dikkatli bir şekilde ayakta durduğumda bakışlarım etrafıma dönmüştü. Hâlâ fakültedeydik ve şu anda Bay Kim'in odasındaydım. Benim ayağa kalkmamla o da ayağa kalkmıştı oturduğu yerden.
"Biliyorum çok şaşkınsın ama bende şaşkınım. Oturup konuşmalıyız."
"Bay Kim lütfen. Şu anda eve gitmem gerek akşam veya daha sonra konuşsak."
Derin bir nefes almış ve sonunda kabul etmişti. Biliyordum, onun da şaşkın olduğu her halinden belli oluyordu ama o benden daha olgun olduğu için daha iyi düşünüyordu ve kessinlikle haklıydı. Oturup konuşmamız lazımdı bu konuyu. Ama şu an o kadar şaşkın ve biraz da utangaçtım ki ne konuşursak konuşalım bir fayda etmeyecek gibiydi.
"Pekâlâ ancak akşam mesaj atacağım ona göre. Numaranı gruptan alırım."
Söylediği şeyle başımı sallamıştım çünkü bundan kaçamayacağımı biliyordum. Eninde sonunda olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bien-aimé • Taekook
FanfictionJeon Jungkook ilk kızgınlığını ruh eşiyle geçirdiğinden habersizdi. Okulda edebiyat hocası ile ellerinin temas etmesi ikisinin de hayatını tamamiyle değiştirecekti.