10. Bölüm

3K 158 105
                                    

Vardığım kapının önünde derin bir nefes almış ve birkaç defa zili çalmıştım. Onunla konuştuğumuzdan beri içimde ufak bir endişe vardı ve şu anda istediğim tek şey kapıyı açacak olan bedenin iyi olmasıydı.

Birkaç saniye sonra kapının ardından adım sesleri gelmiş ve ellerimi heyecandan şişme montumun içine koyarken kapı açılmıştı.

Bakışlarım ilk başta üzerinde bulunan gri eşofman takımına ardından yüzüne tırmanmıştı. Gözlerim fal taşı gibi açılırken ellerimi montumun cebinden çıkarmış ve hemen yanına adımlamıştım.

"Jungkook, sana gelmene gerek yok demiştim."

Söylediklerini dinlemeyerek yanağını okşamış ve gözünün kenarlarında ve altında bulunan morluğu okşamıştım yavaşça.

"Offf abi offf. Çok morarmış, şişmişte. Buz falan koydun mu. Bu böyle olmaz hastaneye falan gidelim ya bir şey olmuşsa."

Endişeyle art arda sıraladığım sözlerle elleri belime yerleşmiş ve birden göğsüne çekerek sarılmıştı. Bu ani sarılışa ilk başta tepki varemesem de daha sonrasında ellerim omuzlarına sarılmış ve karşılık vermiştim. Yüzünü boynuma gömmüş ve derin derin soluk alıp veriyordu. Boynuma değen nefesleri huylanmama sebep olsa da bir şey diyememiş ve gözlerimi kapatıp omzuna yaslanmıştım ben de.

Belimdeki tutuşu hafiflerken yavaşça geri çekilmiş ve gülümsemişti.

"Hadi içeri geç üşüme."

Ayakkabımı çıkarıp yeni terliklerden bir tane önüme bırakmış ve giymemi sağlamıştı. Daha sonrasında beni salona doğru yönlendirirken ardımdan gelen kapı sesinin ardından yanıma varmıştı bile.

Koltuklardan birine otururken o da hemen yanıma oturmuştu. Gözlerim yüzündeki morluğa bakarken derin bir nefes almış ve başımı eğip parmaklarımla oynamıştım.

"Özür dilerim. Canın yanıyordur."

"Neden sen özür diliyorsun. Bu konuyu hallettiğimizi düşünüyordum."

Çenemde hissettiğim dokunuşun ardından yüzümü kendisine çevirmiş ve dudaklarında belli olan gülümseme ile konuşmuştu.

"Bak şu anda ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum ama unut onları. Canım falan da acımıyor."

Gözlerine inanmak istermiş gibi bakarken devam etmişti.

"Hem bu o deliden yediğim ilk dayak değil emin olabilirsin. Sen bir de onu gör."

Söylediği şeyle gülmüş ve başımı iki yana sallamıştım.

"İkiniz de çocuk gibisiniz. Kavga etmek ne ya."

"Birazcık hak etmiş olabilirim. Kolay değil sonuçta."

Söylediği şeyle başımı sallamış ve önüme dönmüştüm. Eee şimdi ne olacaktı. Buraya kadar gelmiştim ancak daha sonrasında ne yapacağımı hiç düşünmemiştim.

Ayrıca onun yanında hâlâ nasıl davranmam gerektiğini tam olarak bilmiyordum.

Bakışlarım tekrar yüzüne tırmanırken içim kessinlikle rahat değildi. Bu yüzden eve girerken üzerimden çıkarmadığım ve kendi evimden çıkarken cebime attığım kremi çıkarmıştım cebimden.

"Krem sürelim. İçim böyle rahat etmez yoksa."

Taehyung bu halim ile pes etmiş ve başını sallamıştı. Oturduğum yerde biraz daha ona yaklaşmış ve dizlerimiz birbirine değerken kapağını açtığım krem kutusundan parmağıma biraz krem sürmüş ve yüzüne yaklaşıp sürmeye başlamıştım.

Bien-aimé • TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin