Selamün hellooo canlarım. Biliyorum birkaç gün önce atacağını söylemiştim ama anca yetişebildimm. Dersler, yurt falan derken bugüne anca yetişti. Umarım beğenirsiniz bölümü. Smut yazmayı pek tercih eden biri değilim bu yüzden bölümde yok. Ne yapalım benden de bu kadar. Gelecek bölüm size ufacık bir sürprizim vaaar. Hadi şimdi bölümü okumaya geçebilirsiniz. Oy vermeyi unutmayınnn. 💖🤍
•
Kolları arasındaki bedene daha sıkı sarılırken uyanmak planları arasında değildi. Bedeni son bir haftanın verdiği yorgunluk yüzünden halsizdi. Ancak uçuşan kuş sesleri, hemen yüzünü örten güneş ışınları onu uyandırmak için elinden geleni yapıyordu sanki.
Tek gözünü yavaşça aralarken burnuna dolan hafif ve tatlı feromonlar yüzünde bir tebessüm oluştururken kolları arasındaki bedene dönmüştü. Şimdi iki gözü de açık, Jungkook'a bakıyordu.
Büzdüğü dudakları, yastığa dağılan ipeksi saçları, uykuda olduğu için dingin olan nefes alışverişleri ile kolları arasındaydı. Omeganın sırtında duran elini sürükleyip çıplak belinde gezdirmiş ve karnına doğru sarmıştı elini.
Başını uzandığı yastıktan sürükleyip Jungkook'a yaklaşmış, burun buruna gelmelerini sağlamıştı. Ve uzun bir süre sadece yüzünü izlemişti. Aşık olunası yüzünü.
Saçlarından başladı ilk önce. Her bir teline canını vereceği saçlarından. Ardından kirpiklerine daldı. Her birini teker teker saymak istiyordu. Belki delilikti veyahut imkansız ama umrunda bile değildi. Daha sonrasında yanaklarında, dolgun dudaklarında, dudağının hemen altındaki bene doyasıya baktı. Kaç dakika geçtiğinin farkında bile değildi. Ama uzun bir süre geçtiği kesindi.
Elleri altındaki teni naifçe okşadı. Her bir satırını aklına kazırcasına hem de. Son bir haftadır yaptığı gibi. Jungkook'un kızgınlığı her ne kadar duygusal bir şekilde geçse de kendisini ki farklıydı. Her saniyesinde Jungkook'a dokunmak ve onunla birlikte olmak isteyen bir ruh haline bürünmüştü ve Jungkook'u kendinden uzak tutmaya. Ancak bu hiç işe yaramamıştı çünkü Jungkook inatçı biriydi. Ve sonunda kendilerini hep yatakta bulmuşlardı tıpkı son altı gündür olduğu gibi. Jungkook'u epeyce yormuştu ve bu biraz canını sıksa da omegası ona her daim gülen yüzüyle bakmış ve bir sorun olmadığını söyleyip durmuştu.
Nihayet şu anda burdalardı işte. Sevdiği çocuk kollarının arasında, üzerlerinde birlikteliklerinin verdiği o yorgunlukla duruyorlardı.
Taehyung düşüncelerinden aranıp Jungkook'un yanaklarına uzanmış ve dudağını değdirmişti yumuşak tene. Yumuşacıktı omegasının yanakları. Her daim dişlerini kamaştıracak kadar. Ardından dudaklarını yanağından çene çizgisine doğru sürüklemiş ve oraya da bir öpücük bıraktıktan sonra boynuna doğru yönelmişti. İşte, en sevdiği yer. Omegasının boynunda bıraktığı izler hâlâ yepyeniyken uzanıp sakince öpmüştü her yerini. Ardından gözlerini kapatıp kokusunu solumuştu derince.
Kızgınlığı bittiği için feromon kokusu da hafiflemişti ve kendisini sanki cennetteymiş gibi hissettiriyordu.
"Güzelim benim." diyerek fısıldamıştı boynuna. Jungkook ise hâlâ mışıl mışıl uyuyordu. Gecenin bütün yorgunluğunu atmak onun için daha zordu çünkü kaçıncı türü yaptıklarını o bile hatırlamıyordu. En son hatırladığı şey Jungkook'un 'bunun acısını çıkaracağım' demesiydi.
Alfanın dokunuşları onu uykusundan uyandırırken gözlerini yavaşça aralamıştı. Karşılaştığı manzara ise siyah bukleli saçlar olurken gülümsemişti. Taehyung duyduğu gülme sesiyle omegasının boynundan geri çekilmiş, saçları Jungkook'un çenesine sürtünürken yüz yüze gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bien-aimé • Taekook
FanfictionJeon Jungkook ilk kızgınlığını ruh eşiyle geçirdiğinden habersizdi. Okulda edebiyat hocası ile ellerinin temas etmesi ikisinin de hayatını tamamiyle değiştirecekti.