21. Bölüm

1K 111 35
                                    

Eveet uzun bir bölümle merhabaa. Bol yorum yapıp düşüncelerinizi paylaşmayı ve oylamayı unutmayın. Ekşın başlasın diyelim o zaman. Sakin sakin nereye kadar. Dimi ama.
Gelecek bölüm görüşürüz.

"Sonra bir baktım. Hoop sevgiliyiz."

Gülerek söylediğim şeyle omega da gülmüş ve elindeki kadehi kaldırıp dudaklarına yaslamıştı. O içkisini içerken ben de aynı şekilde elimdeki tekiladan içiyordum.

Nerde miydik? Ryujin'in dün bahsettiği bara gelmiştik. Hem de Taehyung olmadan. Onun okula gitmesi gerektiği için ikimiz tek gelmiştik. Ancak bunun öncesinde alışveriş merkezine gitmiş güzelce eğlenmiştik. Seul'e uzun süredir gelmediği için her geri gezmek isteyen Ryu-jin sayesinde her yeri gezmiştik. Akşam da buraya gelmiştik işte.

Taehyung muhtemelen bizim burda olduğumuzu öğrenirse ikimizi de öldürürdü. Çünkü kesin bir dille tek başımıza gelmememiz gerektiğini söylemişti. Eh biz de onu dinlemediğimiz için birazcık korkmuyor değildim. Heleki üzerimdeki elbiselerle böyle bir yerde bulunuyor olmam biraz cesaret işiydi açıkçası.

Gittiğimiz alışveriş merkezinde Ryu-jin'in çok beğendiği ve benim de hoşuma giden bir crop görmüştü. Göbek deliğimin hemen üzerinde biten mavi bir crop ve üzerine aldığım beyaz ve ince bir hırka, altımda ise siyah paraşüt bir pantolon vardı. Belindeki çiçekler gün yüzündeyken endişe duyacağım bir şey yoktu. Çünkü çiçeklerimi gören herkes bir ruh eşim olduğunu biliyordu. Bu yüzden kimse bize yaklaşmıyordu ve kendi keyfimize bakıyorduk.

"Ben lavaboya gidip geleceğim. Sakın bir yere ayrılma."

Peltek ve sarhoş bir şekilde konuşan omegayla başımı sallamış ve ayağa kalkışını izlemiştim. O sendeleye sendeleye lavaboya giderken ben de içmeye devam etmiştim. Tam o an ise yanımdaki boşluğa birinin oturduğunu hissetmiştim. Bakışlarım yanıma kayarken gördüğüm bedeni tanıyamadığım için öylece bakmıştım.

O ise yüzüme sorgularcasına bakıyordu sanki. Nasıl baktığını anlamayan aptal olmalıydı çünkü karşımdaki beden beni öldürecekmiş gibi nefretle bakıyordu.

"Gerçekten de güzelmişsin. "
Söylediği şeyle kaşlarım çatılırken rahatsız olmuşcasına yüzümü buruşturmuş ve geriye çekilmiştim biraz.

"Kimsin sen?"

Söylediğim şeyle gülmüş ve gözleri üzerimde gezinirken belimde durmuştu. Bakışlarının anbean koyulaştığını farkederken bende onun baktığı yere bakmıştım.

Mavi çiçeklerime bakıyordu. Kaşlarım daha fazla çatılırken dudaklarım düz bir çizgi halini almış ve sorgularcasına yüzüne bakmıştım.

"Ruh eşisiniz birde. Yalan değilmiş."

"Ne diyorsun sen? Git burdan."

Söylediğim şeyi ciddiye almamış gibi kolumu tutmuştu bir anda. Sert bir şekilde kolumu tutmaya devam ederken yüzünü yüzüme yaklaştırmış ve tıslarcasına konuşmuştu.

"Ne yaptın ona da aklını çeldin söyle! Taehyung neden beni değil de seni seçti? Söyle!"

Söylediği şeylere bir anlam veremezken elimi kolumun üzerindeki eline atmış ve beni bırakması için çabalamıştım. Çünkü canımı yakıyordu. Moraracağından emindim. Ben kendimi ondan kurtarmaya çalışırken o durmamış ve daha fazla sıkmıştı. Her ne kadar buna engel olmak istesem de alfa olduğu ve o iğrenç feromonlarını kullandığı için engel olamamıştım.

Oturup ağlamak üzereydim. Kim olduğunu ve ne istediğini bilmemek ise içimdeki korkuyu körüklüyordu.

"Bırak beni. Tanımıyorum bile seni. Kimsin ve ne istiyorsun benden?" Söylediğim şeyleri duymuyormuş gibiydi. Sadece öfkeyle konuşuyordu.

Bien-aimé • TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin