•
Mutlu hissediyordu. Gözlerini açalı bir saat oluyordu ve alfası yanındaydı. Bir an olsun o merdivenlerden kayarken bir daha onu göremeyecek sanmıştı. İşte o an çok korkmuştu. Ama şu an onun yanındaydı. Bu yüzdendi mutluluğu. Güvende hissediyordu.
"Rüyamda bizi gördüm."
Ve uzun süren sessizliği kendisi bozarken, Taehyung'un bakışlarını da kendi üzerine çekmişti. Uyandığından beri kimse konuşmuyordu. Taehyung sadece ellerini okşuyor ve arada öpücükler konduruyordu. Onu ne kadar çok korkuttuğunun farkına varmıştı bu sürede. Çünkü o Taehyung'u ilk defa böyle görüyordu.
"Bizi?"
Taehyung'un meraklı bakışlarla sorduğu sorunun ardından omega başını sallamış, sargılı elini kullanamadığı için Taehyung'un avuçları arasındaki elini çekip karnının üzerine koymuştu.
"Sen, ben ve......kızımız."
Jungkook'un söylediği şeyle bakışları eliyle okşadığı karnına, ardından da gülümseyen suratına değmişti. Kulakları çınladı bir an. Kirpikleri titredi sanki. Ne yani, bir kızları mı olacaktı? Eğer kaybetmeselerdi bir kızları mı olacaktı?
"Kızımız mı?"
Sesini zar zor bulmuş gibiydi. Sesi çatallı çıkmıştı. Boğazı düğüm düğüm olurken daha fazla Jungkook'un yüzüne bakmak istemiyordu. Bakamıyordu da zaten. Bu yüzden başını öne eğmiş ve öyle dinlemeye devam etmişti.
"Evet, kızımız. Rüyamda gördüm, kızımız olacak bizim. Hem de çok güzel."
Jungkook'un söylediği şeyle başını sallamış ve devam etmesini beklemişti. Her konuşmasında içi parçalanıyordu sanki. Bu acıya nasıl katlanılır bilmiyordu.
"Ben, onu istemedim ilk başta. Ama o merdivenlerden kayarken bir tek onu düşündüm." Karnını okşarken devam etmişti hiçbir şeyden haberi olmadan.
"Beni bırakmasın istedim. Hyung, o çok güzel bir kız biliyor musun? Tıpkı sana benziyordu gülüşü. Deniz kenarındaydık. Kumların üzerinde yürüyüp gülümsüyordu sürekli."
Taehyung ne zamanki başını kaldırıp Jungkook'a bakmıştı işte o zaman elleri titremeye başlamıştı. Ruh eşi ona gördüğü rüyayı anlatırken onun yüreği paramparça oluyordu. Ve hiçbir şey söyleyemiyordu. Ona bebeklerini kaybettiklerini bile söyleyemiyordu.
"Baba diyip duruyordu. Elimi hiç bırakmadı. Uyanana dek."
Taehyung daha fazla dayanamamış olacak ki ayağa kalkmış ve uzanıp Jungkook'un alnını öpmüş ardından ağlamadan bir açıklama yapıp odadan dışarı atmıştı kendini.
"Ben doktorunu çağırayım. Kontrole gelsin."
Jungkook bir anlam veremese de bu haline, başını sallamış ve Taehyung'un kapıdan çıkışını izlemişti.
Dışarıda bekleyenlerin gözleri açılan kapıya çevrilince ayağa kalkmışlardı. Taehyung, kapıyı kapatır kapatmaz yanındaki duvara tutunmuş ve bir anda yere çökmüştü.
Gözyaşları gözlerinden firar ederken hıçkırıklarını gizlemişti. Eliyle ağınızı kapatmış ve ağlamaya başlamıştı. Jungkook'un sesini duymasını istemiyordu. Onu üzmek istemiyordu. Yüzündeki gülüşü soldurmak istemiyordu.
"Taehyung!"
Hoseok bu haline endişelenirken hemen yanına çökmüş ve korkuyla konuşmuştu. "Neden ağlıyorsun? Jungkook'a mı bir şey oldu?"
Diğerleri de yanıbaşına toplanırken o ağlamaya devam etmişti. Çok çaresiz hissediyordu. Jungkook içeride hiçbir şeyden habersiz gördüğü rüyayı anlatırken o çok çaresiz hissetmişti. Onları koruyamadığı için yine kendisini suçlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bien-aimé • Taekook
FanficJeon Jungkook ilk kızgınlığını ruh eşiyle geçirdiğinden habersizdi. Okulda edebiyat hocası ile ellerinin temas etmesi ikisinin de hayatını tamamiyle değiştirecekti.