Selamün helloo. Napiyonuz bakalım. Tatil nasıl gidiyor, bayram nasıl gidiyor. Yeni bölümü acelece yazıp yetiştirmek istedim bugüne. Yazım hatalarım varsa affoluna çünkü kontrol etmeden atıyorum. Yarın düzenlerim. Kendinize iyi bakın keyifli okumalar.
•
"Kocam. Benim kocamsın dimi Taehyung?"
Kucağındaki benle birlikte banyoya giderken söylediklerime ara ara gülerken ara ara da kahkaha atıyordu. Bu kadar komik olduğumu düşünmüyordum ama anlaşılan o öyle sanıyordu. Çünkü her bir şey söylediğimde gülme krizine giriyordu. Tabi ben de bundan faydalanıp kare gülüşünü izliyordum doyasıya.
Daha önce bahsetmiş miydim onun gülüşünden? Olsun yine de bahsedeyim. Taehyung çok güzel gülüyordu. Gülünce dudaklarının kare şeklini alması, gözlerinin kısılması ve tınısına aşık olduğum sesi. Belki saniyeler alıyordu bu anlar ama bana yıllar gibi geliyordu. Hep gülsün istiyordum. Gülmek ona yakışıyordu. Ben ciddi ciddi aşık olmuştum bu adama. En çokta gülüşüne.
"Cevap versene. Evet senin kocanım. Bir tek senin kocanım desene!"
Cevap vermediği için biraz daha yükselttiğim sesimle birlikte yaslandığım omzun sarsıldığını hissedebilirken bu sefer cevap verebilmişti nihayet.
"Evet güzelim. Senin kocanım."
Söylediği şeyle şapşalca gülmüş ve belinde sarılı hâlde olan bacaklarımı sallayıp durmuştum. Ellerim boynunu sıkıca sararken sonunda banyoya varmıştık. Beni lavabo mermerinin üzerine oturtmuş ve kolları hâlâ belimde dururken geri çekilmişti. Bununla birlikte ben de bacaklarımı hâlen beline sarılı halde bırakırken başımı omzundan geri çekip daha yeni farkına varırcasına konuşmuştum.
"Biz ne zaman evlendik ki! Taehyung bensiz nasıl evlenebilirsin."
Bir anda söylediğim şeyle dudakları şaşkınlıkla aralanmış ve yüzüme ciddi misin dercesine bakmıştı. Dudaklarımı büzmüş ve kendimi ağlamaya hazırlarken göğsünü yurmuklamaya başlamıştım.
"Evlenmeden nasıl kocam oluyorsun! Yalancı!" diyerek vuruşlarıma devam etmiştim. Sonunda kendine gelmiş gibi elleri belimden çekilmiş ve göğsünü yumruklayan elimin bileklerini bulmuş, durdurmuştu.
"Sana, gerçekten bir daha sarhoş olmak yasak. Bir saattir beni deli ettin Jungkook."
İstediğim cevap bu olmadığı için omzumu silkmiş ve kaşlarımı çatarak yanıt vermiştim. "Yalancısın işte! Bırak beni, ayrılacağım senden!"
Söylediğim şeyle birlikte gözlerini devirmiş ve bileklerimi sıkıca tutarken beni kendine çekmişti. Burunlarımız dip dibe gelirken onun nefes alıp verişini hissedebilir hâle gelmiştim. Bununla birlikte yutkunurken bakışlarımı zar zor dudaklarından çekip gözlerine bakmıştım.
Hayır Jungkook. Şu anda öpemezsin. Trip atman gerek.
"Aklından bile geçirme. Hem az önce kocam kocam diye gezinen sendin."
Söylediği şeyle bakışlarımı kaçırmış ve omuz silkmiştim.
"Kocamsın ama. Değil misin? Taehyung ya inanmıyorum. Hâlâ cevap vermedin. Düğünümüze nasıl bensiz gidersin."
Söylediğim şeyden sonra sanki gülmemek için dudaklarını dişlemiş ve bileklerimi bırakıp belime sarılmıştı. Ancak az öncekinden farklı olarak elleri çıplak tenimi bulmuştu. Bakışları anlık olarak üzerimdekilere değmiş ardından hemen bakışlarını toparlayıp gözlerime bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bien-aimé • Taekook
FanfictionJeon Jungkook ilk kızgınlığını ruh eşiyle geçirdiğinden habersizdi. Okulda edebiyat hocası ile ellerinin temas etmesi ikisinin de hayatını tamamiyle değiştirecekti.