•
Okulun girişinde beklerken heyecanlıydı. Hem yarın Taehyung'un evine yerleşicekti bir süreliğine hem de birkaç gün sonra ailesiyle tanışacaktı.
Merak ediyordu, Taehyung'un nasıl bir aileye sahip olduğunu merak ediyordu. Onun çocukluğunu gençlik yıllarını, ailesi ile arasındaki bağı m, ona dair bilmediği her şeyi merak ediyordu. Ve düşünmeden duramıyodu.
Jimin'in kapı girişinde gözükmesi ile oturduğu banktan kalkmış ve koşarak arkadaşının yanına gitmişti. Sınavlar bittikten sonra ailesinin yanına giden arkadaşını kısa süre geçmiş olsa da özlemişti.
"Jiminiee!"
Kendisini Jimin'in kollarına atarken ikisi de kahkaha atıyordu. "Yavaş ol minik şey. Hamilesin unutma." diye uyarmıştı arkadaşını.
"Bir şey olmaz banaa!"
Jimin arkadaşının söylediği şeyle başını iki yana sallamış ve sen akıllanmazsın bakışı attıktan sonra omegayı kolları altına alarak okul merdivenlerine doğru yürümeye başlamışlardı. Omega ve alfanın böyle yakın olması ilk başta herkeisn dikkatini çekip sevgili oldukları düşüncesini ortaya çıkarırken Namjoon'un ders aralarında ve okul çıkışı her daim Jimin'in yanına gelmesi ve Jimin'in etrafata dolaşan dedikoduları yok etmek için açıkladığı sevgililik olayı ile bu son bulmuştu.
"Eee enişte bey nerede? Neden yanında değilsin de kapılarda beni bekliyorsun?"
Söylediği şeyle Jungkook'un kaşları çatılıp dudakları büzülürken konuşmuştu. "Bugün ilk iki dersi olmadığı için biraz geç gelecekmiş." demiş, daha sonrasında Jimin'in yüzüne bakıp ters bir bakış atıp devam etmişti.
"Hem aşk olsun, ben hep seni beklemiyor muyum?"
Jimin karşısında sinirli olduğunu sanıp konuşan bedene gülmüş ve burnunu iki parmağı arasına alıp sıkarken konuşmuştu. "Bekliyorsun tamam demedik bir şey. İçeri geçelim hava soğuk. Üşütme."
Haklıydı. Havalar giderek soğuyordu ve Jungkook'un zayıf bir bünyesi olduğundan dolayı çok çabuk hastalanabiliyordu. Ve bu hâlini en iyi Jimin biliyordu. Çünkü hastalandığında ona bakan yegane kişi kendisiydi.
Bu yüzden merdivenleri hızlı ancak dikkatli bir şekilde yürümüş ve içeri geçmişlerdi.
"Gidip kahvaltı edelim ilk önce."
Jimin'in söylediği şeyle Jungkook'ta onaylamış ve kafeteryaya geçmişlerdi. Jimin onlar için atıştırmalık şeyler almaya giderken Jungkook'ta boş olan masalardan birine geçip oturmuştu.
Oturur oturmaz çalan telefonuyla cebindeki telefonu çıkartıp arayan kişiye bakmıştı.
Arayan kişi Taehyung'du. Alfanın ismini görünce yüzünde bariz bir gülümseme oluşmuştu. Heyecanlanırken hızlıca yanıtlamış ve kulağına yaslarken heyecanını belli eden sesiyle konuşmuştu.
"Hyung."
"Güzelim, ne yapıyorsun?"
"Hiiç Jimin'le beraber kahvaltı edelim dedik. Sen ne yapıyorsun, evde misin?"
"Evet, evdeyim. Az sonra çıkarım."
"Hyung şey, buraya gelmeden önce evine bakar mısın? Ben bilekliğimi kaybetmişim, abim almıştı. Orada düşürmüşümdür belki."
"Belki değil, burada düşürmüşsün. Gece gördüm ben de. Sen uyuyorsun diye bir şey yazmadım. Gelirken getiririm."
"Şey, tamam. Dikkatli gel tamam mı? Hava soğuk. Yağmur yağacak gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bien-aimé • Taekook
FanfictionJeon Jungkook ilk kızgınlığını ruh eşiyle geçirdiğinden habersizdi. Okulda edebiyat hocası ile ellerinin temas etmesi ikisinin de hayatını tamamiyle değiştirecekti.