14. Bölüm

1.9K 173 73
                                    

Kolundaki çantayı sıkı sıkı tutarak okulun basamaklarından yüzündeki tebessümle çıkıyordu.

Çok mutluydu ve bu mutluluğunun sebebi dün alfayla yaşadığı o güzel anlardı. İlk defa kendini bu kadar özgür ve mutlu hissetmişti. Ardından olanlarda aynı şekilde.

Taehyung ona çok iyi geliyordu ve ona çoktan alışmıştı. Bunun o da gayet farkındaydı. Artık yanındayken kendisini yabancı hissetmiyordu ve Taehyung'un ona olan davranışları da bunda etkiliydi.

Belki de bundaki en büyük etki birlikte oldukları günü ikisinin de hatırlıyor olmasıydı.

Onu seviyor ve değer veriyordu. Kendisi söylemişti. Bunu anlayabiliyordu. Taehyung'un bakışları bile şefkatle bakıyordu kendisine. O ne isterse yapmaya hazırdı ve bunu belli etmekten de asla çekinmiyordu. Ve hissetmeye başladığı başka bir şey ise kalbinde filizlenen şeydi.

Henüz ne olduğunu bilmiyordu ancak onunla zaman geçirdikçe kalbindeki bu his giderek büyüyordu ve bunun ilerisini tahmin etmek çokta zor değildi onun için. O aşık oluyordu. Taehyung cesaretli davranıp bunu dün gece ona söylemişti. Ve bu onu da cesaretlendirmişti. Artık kalbini susturmuyordu.

Aklındaki bu düşünceler ile amfinin basamaklarından çıkıp kendi yerine oturacaktı ki sırasının üzerinde gördüğü şeylerle duraksamıştı. Kolundaki çantayı sandalyenin üzerine koyarken içini kaplayan heyecan ile masanın üzerinde duran notu eline almıştı.

Sabah kahvaltı yapmayı sevmediğini biliyorum. Ancak bundan sonra yanında benim olduğunu varsayarsak böyle bir seçeneğin kalmıyor güzelim. Ufakta olsa bir şeyler atıştırman için bunlar. Kendine ve bebeğimize çok iyi bak. Yanında ise minik bir hediye. Sana çok yakışacak.

Ruh eşin

Notu okurken yüzünde oluşan gülümseme ile gözleri de dolmuştu bununla birlikte. Engelleyemediği bir hıçkırık dudakları arasından firar ederken uzanıp sıranın üzerindeki, muzlu süt ve yanındaki kruvasanın yanında duran küçük paketi almıştı.

Kutuyu açtığında içinde gördüğü bileklik ile gözleri adeta parlarken kutunun içinden çıkartmıştı bilekliği.

Alfanın kendisini bu kadar güzel davranması ve onu düşündüğünü her daim böylesine belli etmesi çok hoşuna gidiyordu. Yanağındaki ıslaklığı alelacele silmiş ve normalde olsa sabah sabah yiyemeyeceğini bildiği şeyleri yemek için oturmuştu. Elindeki bileklikle birlikte.

Montunun cebinde duran telefonun çalması ile birlikte elindeki içeceği masaya bırakmış ve cebinden çıkartıp gördüğü isimle hemen yanıtlamıştı aramayı.

"Aldın mı hediyelerimi?" Taehyung'un sakin ve huzurlu çıkan sesine karşılık tebessüm edip başını sallamıştı sanki onu görebilecekmiş gibi. Ardından onu bekletmemek adına konuşmuştu.

"Aldım, hatta yemek üzereydim. Teşekkür ederim hyung."

"Afiyet olsun. Onları yedikten sonra odama gel. Bir sürprizim daha var." diye söylediği şeyle heyecanlanmıştı Jungkook. Bu adam kalbine ne yapıyordu böyle.

"Ne sürprizi, bunlar bile yetiyordu zaten. Niye zahmet ediyorsun ki öyle şeyler için. Dün de elbise göndermiştin zaten."

"Daha sürprizimin ne olduğunu bilmiyorsun ki güzelim. Eminim çok seveceksin. Hem o halde seni görmem gerek. Bekliyorum ben seni. Karnını doyurduktan sonra aşağı in."

"Ama ben bekleyemem ki. Şimdi gelsem daha sonra yesem, hımm. Olmaz mı?"

Taehyung, hatta konuşan bedenin şu anda dudaklarını büzüp kendisiyle o şekil konuştuğundan adı kadar emindi. Sesinden bile anlayabiliyordu artık onu. Ve bu kalbinde barındırdığı hislerin gerçekten de ciddi olduğunun bir göstergesiydi. Kabul etmişti bunu.

Bien-aimé • TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin