{4.Bölüm}

593 126 153
                                    

James

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





James


Salona girdiğim de Rachel'in neden burada olduğunu anlayamamıştım. Annabel'in tam karşısında duruyordu. Annabel sesimi duyduğun da hızlı nefes alıp vermesi beni sinirlendirdi. Rachel ne halt ettiyse Annabel'i korkutmayı başarmıştı. İçeri ağır ağır girerek "Neden kendi odanda değilsin?" diye sordum. Yüzünü bana döndüğün de oldukça üzgün görünüyordu. Saçlarını kulaklarının arkasına yerleştirerek "Belki bana ihtiyacınız vardır diye düşündüm. Affedersiniz bay Archer." dediğinde Annabel kaşlarını çatmış beni izliyordu. Kızgın görünüyordu. Ama onunla nasıl konuşacağıma karışamazdı.

"İhtiyacımız olsa bilirdin." dedim ona dönük. Hızlıca salondan çıktı.

"Benim Kelly'i aramam gerek." dediğinde Annabel'e baktım. Korkmuş görünüyordu. Çantasından telefonunu çıkardı. Ah tanrım! Elbette onu korkutmuştuk. "Tabi ki ara." Dedim. Ama yanımda değilde başka yere geçmek ister gibiydi. Gözleriyle etrafa bakındı. "Tam karşıda misafir odası var. Rahatlıkla orada konuşabilirsin." Dediğim de yüzüme bile bakmadan gösterdiğim odaya geçip kapıyı sertçe kapattı.

Yalnız kaldığım da onun kadehini elime aldım. Şarabını çok az içmişti. Onu incitmek istemiyordum. Ama artık bir şey yapmam gerekiyordu. Lanet olsun bana neler oluyordu böyle. Annabel'in kadehini ağzıma getirip bir içişte bitirdim. Saatte baktığım da sabah 4'e geliyordu. Ve bu işimi zorlaştırıyordu. Kızla daha doğru düzgün konuşamamıştım bile. Sürekli benden kaçmayı başarıyordu. Ya da yalnız kalmamız için bir şeyler olup duruyordu. Başımı önce sağa sonra sola yatırıp kaldırdım. Omuzlarım kasılmıştı bu gece. İyi bir masaja ihtiyacım vardı. Annabelin salona girişini gördüğüm de derin bir nefes alıp verdim.

Mini elbisesini aşağı çekiştire çekiştire kolları yorulmuştu eminim ki. Ama bu onu daha da seksi gösteriyordu. Bir de harika bir kokusu vardı. Ama bunun parfüm olduğunu düşünmüyordum. Onun doğal bir Manolya kokusu vardı. Saçlarını dağınık bir halde bırakmış, üstüne sadece o harika kırmızı elbiseyi geçirip dışarı çıkmış gibiydi. Fazlası yoktu. Ve bir eksiği de. Keşke bu kadar masum bir yüzü olmasaydı diye düşünmeden edemedim. Onu daha fazla ürkütmek istemedim.

"Saat çok geç oldu. Bu akşam burada kal istersen, yarın seni evine bırakırım." dediğimde kaşlarını çatıp "Hayır uyumak istemiyorum" dedi.

Bana sapık bir psikopat gibi bakması canımı sıkmaya başlamıştı. Ve buna bir son vermem gerekiyordu. "Bak Annabel açık konuşacağım seninle. Seni zorla buraya getirmişim gibi davranıyorsun ve ben böyle biri değilim. Benden korkmana hiç gerek yok. İstediğin de evine bırakabilirim seni." Kaşlarını bu sefer havaya kaldırdı. Kollarını bağlayıp üstüme doğru geldi. İkimiz de ayakta öylece birbirimize bakıyorduk.

"Gece daha yeni başlıyor James." dedi. Bu kızı gördüğümden beri ilk kez bu kadar özgüvenli konuşmuştu. Belki de benden korktuğu falan yoktu. Ben yanlış düşünüyordum. Ya da bana rol yapıyordu. Annabel seni çözemiyorum!

Kirli OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin