647 56 19
                                        

"ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak
hiç doğmamayı isterdim ama
bir kere doğmuşum ölmek yasak"

Yoruldum, gerçekten.

Taehyung'un aldatıldığını ortaya dökmem gerekiyor şimdi de. Ama bu ile girerken ben her şeyi biliyordum. Anksiyetemin beni boğacağını da biliyordum.

Okuduğum kitaptan hiçbir şey anlamıyordum. Sadece satırlarda göz gezdirmekteydim. Taehyung ise... İlginç bir şekilde oturma odamızda oturuyordu. Normalde asla oturmazdı. Bana inat yaptığını biliyordum.

Başım ağrıyordu tekrardan. Gerçekten, az sonra burnumun kanaması olasıydı. Kitabı sakince kapattım ve gözündeki gözlüğü de çıkardım yavaşça. Parmaklarım saçlarımın arasına girdi ve saçlarımın geriye savrulmasına neden oldu.

Saçımı düzeltirken elimin titremeye olduğunu farkettim. Küçük bir titremeydi ama yine de titriyordu.

Oturduğum koltuktan kalktığımda aniden Taehyung'un gözlerinin üzerimde olduğunu gördüm.

"Neden bakıyorsun?"

"Sana mı? Hah."

Dangalak herif. Ben kalbimi niye bir ahır hayvanına verdim ki şimdi?

Kendisinin telefonu çaldığında orta sehpadaki telefonun üzerindeki ismi okumuştum.

'Güzel bebeğim' Ne de romantik..? Midem bulandı. Gerçekten.

Telefonu almak için uzandığında bakışlarını üstümden çekti. Zaten şu köşeye oturduğumdan beri sürekli gözleriyle beni süzmüştü. Açıktı bir yerimiz mi var kardeş? Normal yazlık pijama giyiyorum işte! Bi' şort bir de gömlek.

Gözlerimi devirmeden edemedim. Telefonu eline aldı ve hızlıca açtı. Ben ise mutfağa ilerliyordum. Sesi oldukça net bir şekilde buradaydı.

"Efendim sevgilim?"

"Olur mu hiç öyle şey güzelim?"

"Evet, evet. O dediğin gibi yapmıştık bi' tanem."

"Seni seviyorum dünyalar güzelim." demiş ve kapatmıştı. Dünyalar güzelim... O ben olmak isterdim. Ama artık asla olamam.

Zaten istesem de onun zihninde güzel görünemezdim. Onun için, erkek olduğumdan dolayı güzel değildim. Normalde de güzel değildim. Oysa ben kendimi az da olsa güzel bulurdum. Sadece kendimeydi.

Mutfakta elimde bitki çayı kutusuyla yavaş yavaş yürüyordum. Aynı anda bir şeyler de mırıldanıyordum bir de.

Çay yapıyordum çünkü kahveden nefret ederdim. Kahve, başımı ağrıtırdı. Çok zorunda olmadıkça içmezdim dahi.

Çayı hazırlarken de yine aynı şekilde mırıltılarıma devam ettim. Kafamdaki sesleri susturmak için şarkılara ihtiyacım vardı.

Taehyung'un içeride ne yaptığı artık önemli değildi. Çayı yapmış daha sonra bir tane de bardak altlığıyla oturma odasına gidiyordum.

Tekrar aynı yerime oturdum ve bardak altlığı koyup kupamı üzerine koydum. Tam gözlüklerime uzandığımda Taehyung yine aynı saf salak bakışları atıyordu.

"Ne?"

"Uyumayacak mısın? Saat gece 12 oldu."

"Yo, ne uyuması?"

"Ne bileyim, kuruldun oraya."

"Taehyung, ben zaten hep buradaydım. Sen daha yeni farkediyorsun." dediğimde bir süre daha bana bakmaya devam etti. Daha sonra yavaşça gözlerini çekti.

third personHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin