481 45 19
                                    

"erteleyip durduk suç ortalığımızı
asıl mutluluğun içinde bulunduğu
bazı ben yanlıştım o yanlıştı bazı
çünkü gecikmenin ağır yorgunluğu"

Ne güzel demiş Türkler: "Gönül otada konar bokada."

Çok haklılar.

Taehyung'un gönlü de işte kona kona buna konmuş. Çok afedersiniz, Tanrının yarattığı yüzle değil benim derdim. Ya da vücutla. Zaten olamaz da. Kendi kendine yepyeni bir yüz oluşturmuş resmen bu kadın. Ben neden iç konuşmamda kibarım. Bu karı! Evet, böyle söylemek istedim.

Her neyse.

Gerçekten tam 3 gündür savcı kuzenimle oturduk bu durumu inceliyoruz. Jimin'le. Anne tarafından kuzenimdir kendisi. Benim dayı oğlu. Merhaba de Jimin! Diyemez, burası benim iç diyalogum.

"Bu nasıl bir geçmiş, resmen mafya babasının kızı ama medeni bir aile gibiler. Daha önce babası ile çalışmış kişiler, kendi istekleri ile teslim olmuş ve suçunu itiraf eden, sicili kabarık insanlar."

Gerçekten neden bir insan Taehyung ile sahte bir ilişki kurmak ister ki? Amacın ne yelloz karı?

Lee Eunmi: Bir mafya babasının kızı, yüzünde ve vücudunda estetiksiz nokta bulmak çok zor. Her şeyi yalan. Hiçbir sicil kaydı yok. Daha önce çok sık aralıklarla telefon ve hat değiştirmiş. Kendi üzerine bulunan tek telefon olsa da yakınlarını ve çevresindeki insanları araştırınca üzerine 14 hat bulunan kişiler dahi var. İlginç.

"İlginç."

"Kuzen, bu çok büyük bir olay. Sadece aldatma filan değil bu. Adamların bir sürü paravan şirketi olduğuna eminim. Bir sürü suçtan ayrı ayrı hüküm giyerler bunlar. Şu an belki görevimi kötüye kullanıyor gibi görünüyor olabilirim ama bu büyük bir olay. Sen bu davayı aç. Kanıtlarını sun. Seni boşamalıyız bir şekilde. Yoksa senin de başın yanar."

"Elimde bir sürü görüntü var. Kedi kameraları sağolsun." dedim elimdeki hafıza kartını göstererek.

"Güzel,"

Kamera kayıtlarını inceledik. Daha doğrusu Jimin baktı çünkü ben bakmak istemedim. Aklıma geçenlerde kaydettiğim an gelmişti. İşte, bu benim işime yarardı.

"Ben geçenlerde bir şey kaydettim,"

"Nasıl bir şey?"

"Bu kız sadece Taehyung ile sevgili değil."

"Gerçekten, etme bulma bulma dünyası... Ee,"

"E'si, ben de bunu kaydettim."

"Aferin sana, bu işimize yarayacak."

Bir kaç saat içerisinde dilekçemi hazırlamış ve başvurumu yapmıştım. Hazır olan Kim Taehyung.

"Boşuyorum seni." Akşam olmuştu ve Taehyung eve geldiğinde kapısını çalmadan odasına dalmıştım. Ağzımdan çıkan tek cümle buydu.

"Ne?" Taehyung'un gözleri kocaman olmuştu. Şaşkınlıkla bağırmıştı.

"Duydun, bugün dilekçemi verdim. Boşuyorum seni, kurtuluyorum artık 'altın kafesimden'." Gülmüştü. Gerçekten bir tane yapıştıracağım gülüşü kayacak ama kıyamıyorum. O güldüğü için gözlerini kısarak suratına bakmaya başladım. Sanırım istemeden dudaklarım da büzüldü.

"Hah! Sen mi beni boşayacaksın?"

"Hayır baban,"

"Ne?"

"Taehyung, beynini kullan azıcık. Boşuyorum seni, bildiğin boşuyorum. Annemlerin henüz haberi yok. En kısa zamanda yemeğe çağıracağım ve boşanma kararından bahsedeceğim. İster kabul et ister etme. Çekişmeli boşanmakla uğraşamam aslında ama buna değer."

"Demek buna değer, öyle mi?" Ayağa kalktı ve önümde durdu.

"Öyle."

"Neden?"

"Çünkü, çünkü sen... Bak, sen..."

"Ben ne? Söylesene?"

"Sen bana bok gibi davranırken ben nasıl ayakta kalırım ki bu hislerle!" Madem boşanacaktık, artık içinde durmasın istiyordum bu düşünceler.

"Ne saçmalıyorsun? Ne hissi?"

"Sen nasıl, sen nasıl bir âmâsın böyle. Senin gözlerin nasıl bu kadar kör!?"

"Ne diyeceksen açıkça söyle de bitsin Jungkook."

"Evet, haklısın. Bitsin." Derin nefesler aldım. Diyeceklerim yüreğimdeki ağırlığı kaldırıp atsın istiyordum. Kuş gibi hafifleyeyim istiyordum.

"Hiç fark etmedin mi gözlerimi?" Sesim daha çok ağlar gibi çıkıyordu.

"Jungkook. Sikeyim, dediklerinden bi' sik anlamadım. Açık açık konuşsana."

"Ben sana bir şey demeyeceğim, senin yüreğin körelmiş. Görseydin çaresizliğimi, sebebini anlardın. Seokjin hyung'a sor. O sana ne demek istediğimi söyler."

"Ne-"

"Ben odama gidiyorum." Kapıyı kapattım çıkarken.

Odama çıkarken gözümden yaşlar aktığını hissettim. Kapıma geşdiğimde kulbu yavaşça indirdim ve odama, kendi gizli bahçeme girdim. Çizimlerim vardı bu odada. Boyalardı benim duygularımı aktaranlar, onlardı beni tanımlayanlar.

Her birinin üzerindeki çarşafı çektim. Hepsine bakarken iç geçirmeden edemedim.

Giysi dolabının kapaklarını açtım. Yatağımın üzerine açtığım valizin içine dolaptan aldığım kıyafetlerden doldurdum. Sakince yerleştirdim hepsini.

Alt kata inerken ses çıksın istemedim; rahatsız olmasın istedim. Kucağımda aşağı indirdim zorlukla. Kapıyı açarken anahtarı duvardaki askıya taktım. Kapıdan çıkarken mırıldandım:

"Keyfin kaçmasın daha fazla."

👤

Bu fic biraz daha hızlı ilerliyor çünküok uzatmak istemiyorum. Taehyung'un saçma sapan davranışlarından Jungkook'un anlatılarında bahsedeceğim.

Burada Jungkook ikon ya. İç konuşmalarını yazarken bazen çok eğleniyor, bazen çok üzülüyorum.

Nise🦋💙

third personHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin