Bilinmeyen Cesetler

286 28 18
                                    

Dudaklarıma konan öpücükle sıçrayarak gözlerimi açtım. "Giray in üstümden sevgilim." Beni kollarının arasına alıp kafasını boynuma gömerken titrek bir nefes verdim, tam şuan yastığımın altındaki bıçağı sırtına batırmak istedim.

Beynimin aksine ellerim zoraki hisle onun sırtını buldu, ona sarılmak istemiyordum ama... ama bunu yapmak zorundaymışım gibi hissediyordum, bacaklarımın arasına girmesiyle sinirle gözlerimi kapattım.
"Seni seviyorum." Derken elleri boşta kalan kalçamı kavrarken omuzlarından tutup itecektim ama bunu engellemişti.

"Giray..." Sesim yalvarırcasına çıkarken gözlerini bana dikti, dilim tutulurken yavaşça yüzüme eğildi. "Beni istemiyor musun?" Gözlerim dolmaya başlamıştı bile, hayır dersem ne yapardı? "Bebeğim istiyorum ama tedirginim,"

"O zaman bu giydiğin demirden şey ne?" Pantolonumu giymem gerekirdi! Benim aptal kafam! "İstemiyorsun Gazel, merak etme beni istemeyen bir kadınla birlikteliğe girmem..."
Başkalarına yaptırdın ama Giray...

Beni birden kendine çekti. "Lakin oyunumuzu biliyorsun değil mi benim güzel karım?"

"B-biliyorum." Elleri yüzümde gezindi, "aferin benim güzel karım gel buraya," beni kucağına çekerken sırtımı ona yasladım. "Biraz daha uyumana izin veriyorum karıcığım, kapat gözlerini." Gözlerimi kapatmıştım ama uyumayacaktım... Allah'ım midem bulanıyordu.

Yıllarca onun bu iğrençliklerine maruz kalıyordum, her gece eve nasıl gelecek diye korkuyla pencereden yola bakıyordum... Bir gün kendisini kaybedip bana saldırmasından korkuyordum, kendimi ona karşı rahatlıkla koruyabilirdim ancak ona ufacık bir zararım sonucunda Zeynep'in hayatı tehlikeye girerdi... Zeynep bana, ben Zeynep'e babamızdan emanettik, o her kötü anımda arkamda olmuşken asla onun hayatını tehlikeye atamazdım.

Giray'la evliliğimizin başlarında çok ayrı düşmüştük, asla benimle konuşmuyordu, karakola başvurmamı, zorla evlendirildiğimi ihbar etmemi söylemişti ama ben yıllardır ona evliliğimiz iyi geçtiğini, Giray'ın bana aşık olduğunu söylüyordum...

Sahi Giray beni seviyor muydu?

Giray beni sevse bile ben onun gibi birini nasıl sevebilirdim ki?
Benim bütün tazeliğimi, mutluluğumu, sevgimi, yaşam dolu kalbimi, başarılarımı harcamıştı, her şeye bir yasak getirmişti; suyu kararında iç, yemeğini kaçırma, altmış kiloyu geçemezsin, kahve veya çay tüketemezsin, istediğin kadar uyuyamazsın, istemediği elbiseleri giyemezsin, hâl ve tavırların sert olmamalı, kahkaha atamazsın, hayır diyemezsin...

Beni hapsettiği kafesten kurtulamıyordum, ellerim kollarım bağlanmış bağırıp yardım isteyemiyordum... Beni bir boşluğun tam içine çekmişti. Çırpınamıyordum bile, iğrenç ellerini üstümden çekmiyordu. O elleri vücuduma gezindiği, gözleri gözlerime değdiği andan beri kendimi pis hissediyordum.

Günler geçtikçe eriyordum, günler geçtikçe güçten düşüyordum.

Birden Giray'ın telefonu çalmasıyla düşüncelerimden uzaklaşarak dikkatimi telefon konuşmasına verdim.
"Efendim?"
Birden yanımdan kalkmasıyla yutkundum. "Geliyorum! Geliyorum! Taner'e söyleyin onları oyalasın geliyorum!" Ceketini giyerken odadan çıkmasıyla gözlerimi açtım. Girmesi iyi olmuştu; iş yerinde bir sıkıntı vardı muhtemelen.

Şirketi kadar başına taş düşsün!

Bakışlarım odamızın büyük balkonunun büyük cam kapısına gitti, Giray arabaya binmişti, Ege Bey'i fark ettim yağmurun altında sessizce Giray'ın gidişini izlemişti.

Kumral saçları sırılsıklam olmuş, üstündeki kazağından sular akıyordu, Giray 'ne olura olsun bulunduğun yerden ayrılma' emrini vermişti anlaşılan! Giray'dan da bu beklenilirdi zaten!

Gümüşten KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin