Dizlerimi karnıma çekmiş saatlerce ağlayarak uzanıyordum.
Bunu nasıl yapabilmişti!?
Eski haberlere baktığımda iki ay öncede iki kadın uvzunun bulunduğunu öğrenmiştim...
On altı tane masum genç kadın ölmüştü ve bunu benimle aynı yatağa giren, aynı evde bulunan, kâğıt üstünde 'kocam' olan adam yapmıştı!O-o kafesler... Bu Giray'dı... Bunları yapan onda başkası olamazdı.
Kapının açılmasıyla gözlerimin kapanması bir oldu... G-Giray idi. Yastığımın altındaki bıçağı sıkıca tutuyordum, her an bir hareketinde savunmaya geçmek istiyordum ama buna cesaret edemiyordum, adım sesleri yatağıma doğru yaklaşırken durdu. Giray'ın üstüme eğildiğini hissettim, burnuna gelen yoğun demir kokusuyla kalbimin sertçe çarpması bir oldu. K-kan kokuyordu. Soğuk nefesini yüzüme üflerken korkudan yorganın altındaki bacaklarımın titrediğini hissettim. Yüzünü yüzümden çekmesiyle nefeslerimi düzenlemeye çalıştım. Adım sesleri sanki yatağımın etrafında dolaşıyordu, birden bir kaç tıkırtı sesiyle yutkundum.
Kahkaha sesleri yankılanmasıyla korkuyla azıcık gözlerimi açtım ancak anında kapatmam bir oldu... D-duvar saatini kulağına dayamış g-gülüyordu!
Saatten gelen sesleri mi dinliyordu?Odamda on altı kadının ölümünün sebebi olan o adam vardı...
Giray onları sen mi öldürdün? O kafesler içindeki kadınlara sen mi kıydın? Onların gözlerini sen mi aldın?
Onların geleceklerini, mutluluklarını sen mi çaldın? Yapmadın değil mi?Her ne kadar ümit etsem bile boştu... G-Giray o kafeslerin içine beni de tıkmıştı... Günlerce aç susuz bırakmıştı...
Geçmiş...
"G-Giray? G-Giray b-bu ne?" Titreyen sesimle Giray'ın koyu kahverengi gözlerine bakarken devasa boyuttaki tavana asılı kafese bakmak midemi bulandırıyordu, kuş kafesinden farkı yoktu.
"Eğer benim sözümden dışarı çıkarsan..." Cümlesini kesip dudaklarımı ufakça öpmesiyle korkuyla kendimi geriye geçtim. "Seni bir ömür boyu bu kafesin içine tıkarım Gazel... Bunu yapmamı ister misin?"
"Her gün böceklerle beslenmeyi, özel ihtiyaçlarını gidermene izin verilmemesini, her gün işkence çekmeyi ister misin?" Hıçkırıklarımla güldü... Sertçe boynumu tutmasıyla ağzımda korku dolu bir nida döküldü.
"Giray bu şaka değil mi?"
"İyi ki şaka değil karıcım..." Kafesi işaret etti... "Senin o acı dolu çığlıklarını hayâl ediyorum, bana yalvarışlarını, acıyla kıvranışlarını... Senin o feryatlarını ne kadar arzuluyorum bilemezsin-"
Onu güç bela omuzlarından tutup iterken yüzüne yüzüne bağırmaya başladım. "Siktir git! Pislik, şakanın sırası değil, aç k-kapıyı! Anahtar nerde?"
Omuz silkerken sinirle uzaklaştım. Bakışlarım kafese dönerken hıçkırarak başımı iki yana salladım. "Giray aç kapıyı, Giray,""Giray gelme! Uzak dur benden!" Saçımdan tutup dudaklarıma yapışmasıyla tırnaklarımı yüzüne geçirmem bir oldu. O ise birden saçıma daha da asılmasıyla tamamen savunmasız bir şekilde ellerindeydim. Bana o kadar büyük bir sinirle bakıyordu ki şuan sadece gözleriyle bile beni öldürebilirdi.
Birden beni kucağına alıp kafesin içine atmasıyla boğazım yırtılana kadar bağırmaya başladım.
"İmdat!!!! G-Giray aç ş-şu kapıyı! Giray s-sen iyi d-değilsin!" Kafesi kapatmasıyla bağırarak demirlere vurmaya başladım.Korku bütün bedenimi sarmıştı, bedenim korkuyla tir tir titriyordu, i-ilk defa korkuyu bu kadar çok hissediyordum, karşımda bir psikopat vardı!
"Giray sevgilim a-aç şunu, l-lütfen bak sen belli ki iyi değilsin, b-bak ben s-seni iyileştiririm!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüşten Kafes
Mystery / ThrillerZincirlere mühürlenmişti çocukluğumuz, sessizce ölümü bekliyorduk... Şuan iyi miyim? Bilmiyorum... Ellerimde zincirler sessizce onun bana vereceği cezayı bekliyordum... Avuçlarıma babamın yırtık fotoğrafını bırakmıştı... Kanlı ellerimin arasındaydı...