Geçmişin İzleri

243 13 11
                                    

Bölüme geçmeden önce diyeceğim bir kaç şey var... Dostlarım, benim küçük kitlem sizden ricam bu bölümü medyadaki şarkıyı açarak okuyun...
Bu bölümde aslına bakarsanız Gazel'i değil benim kendimdeki bazı izleri okuyacaksınız...
Kendimi olabildiğince Gazel'e yansıttım...
Bu şarkıyıda kendimi sürekli toplamama yardımcı olan bir dostum bana hediye ettiği için yeri çok büyük, daha fazla sizi sıkmadan bölüme atıyorum.
Yorumlarınızı beklerim<3

...

20.10.2005

"Mini mini bir kuş konmuştu. Pencereme konmuştu." Zeynep küçük kardeşinin elini tutuyor avuçlarını parmaklarıyla gıdıklayarak bileğine doğru parmaklarını yürüyen bir kuşmuşçasına hareket ettiriyordu. Gazel gülmekten yatakta dört dönüyor 'bir daha bir daha' diyerek ablasına elini uzatıyordu. Zeynep her ne kadar 'bak bu son, uyuyacağız' desede her seferinde Gazel'in okyanusları andıran gözlerinin tatlılığına yenik düşüyor onun dediklerini yapıyordu.

"Gazel hadi uyuyalım artık annem gelecek."
Gazel dudaklarını büzerken birden gelen yalın ayak sesleriyle anında ikiside battaniyenin altına girip gözlerini kapattılar.

İçeri aniden giren anneleriyle Gazel'in küçük kalbi hızla çarparken ablası Zeynep sakince minik Gazel'in elini tutuyordu.

Gazel istemsizce gözünü hafiften açarken bacaklarının titrediğini hissetti.
Annelerinin elinde bir sopa vardı ancak Gazel ve Zeynep'in uslu uslu uyuduğunu görünce herhangi bir olumsuz harekette bulunmamıştı. Anneleri iyi değildi, bunu en iyi Zeynep biliyordu... Ancak Gazel annelerinin bir gün düzeleceğini ve annelerinin artık onları seveceğini düşünüyordu...
Anneleri Zehra hanım eşi Haris Bey geldiği zaman kızlarına dünyanın en iyi annesiymiş gibi davranır, onları yedirir, içirir, yıkardı... Eğer kocasının bu durumu öğrenirse, bir şizofreni olduğunu öğrenirse onu hastaneye kapatacaklarını düşünürdü, kızlarınıda tembihlemişti.

Kızlarına; eğer babalarına herhangi bir şikâyette bulunurlarsa bahçeye kazacağı iki yere onları gömeceğini söylemişti...

Yapar mıydı? Yapardı...

Kızlarını tekme tokat döven, yemek hatta su dahi vermeyen, kızlarını boğmaya çalışan o cani anneden herşey beklenirdi.

Zehra Hanım Zeynep'in acılar içinde haykırmasını çok severdi...
Onu saatlerce dövmeyi, onun ayaklarına kapanarak kendinden ve hayali arkadaşlarından özür dilemesinin seyretmeye bayılırdı ancak Gazel için öyle değildi...

Gazel'in ağzını defalarca kez bantlar onu o şekilde döverdi, Gazel'in hıçkırık seslerini hiç sevmezdi... Onun o sesini duyduğu zaman deliye dönerdi...

Zeynep bu acıyı bilirdi... Sesi olupta bağıramamak... Küçük kardeşi acılara katlanamazken buna nasıl katlanırdı?

Zeynep defalarca Gazel'e değecek olan ellerin önüne atılmıştı ama başarılı olamadı... Annesi en çok Gazel'i döverdi... En çok Gazel'e baskı uygulamasına rağmen Gazel'in o küçük kalbinde hep bir umut vardı...

Babası geldiğinde bile Zehra hanım en çok değeri Zeynep'e verir, onun başını okşardı.

Gazel bazen sorardı, 'ben mi hatalıyım?' Zeynep kendisinden nefret ederdi, neden Gazel ile beni eşit tutmuyorsun? Neden beni değil onu tavana asmaya çalıştın, neden benim değil onun ağzını kapadın!?
Zeynep asla bunun cevaplarını alamadı...

Anneleri o odadan çıktı ama iki kardeş ne korkudan gözlerini açtılar, ne de ellerini tutmayı bıraktılar. "A-abla korkuyorum!" Zeynep'in boğazına bir yumru otururken küçük kardeşin kucağına çekti.
Gazel ona sarılırken sessizce ağlamaya başladı.

Gazel alışmıştı susmaya, ağzının bantlanıp kendinden geçene kadar dövülmeye, derisinin parçalanmasına, kemerle dövülmeye alışmıştı... Zaten hep sessizdi Gazel, konuşmaya çalışsa görünmez eller ağzına siper olur konuşamazdı, ufacık güldüğünde insanlar görmesin, annem kızmasın diye dudaklarını kapatırdı...
Gazel sessizdi... Hissizce sessizleştirilmişti...

...

24.10.2005

Gazel'in ablası Zeynep okuldaydı. Gazel ise kendi kendine Zeynep'in ona yaptığı gibi ellerinde kuş varmış gibi oyun oynuyordu ama çocuk şarkısını tam söyleyemiyor, karıştırıyordu.

"Mini mini bire kuş konumuştu, pencereme konmuştu!"

Kafasına inen tokatla arkasına döndü. "Daha söylemeyi bile bilmiyorsun pislik, yürü git gözüm görmesin seni!" Başına dikilmiş ona bağıran annesiyle ayakları birbirine dolanırken kalktı. "Eee anne ben acıktım-"
Demesiyle annesinin yüzüne sert bir tokat indirmesi bir oldu. "Bana anne demeyeceksin demedim mi sana!? Yürü odana yemek yok!"

"Ama çok açım efendim!"

"Demek açsın ha!" Birden Gazel'in saçından tutup mutfağa sürüklerken Gazel çoktan ağlamaya başlamıştı. Zehra dolaptan ekmek çıkartıp Gazel'in önüne koyarken Gazel yüzünü buruşturdu, tamamen küftü!

"Ye!!!" Gazel ürkekçe başını 'hayır' diye sallarken annesi onun çenesini ayırıp ağzına ekmeği sokmasıyla Gazel çığlık atarak kaçmaya çalıştı. Annesi Gazel'in ekmek dolu ağzını ve burnunu kapatırken acımasızca Gazel'in gözlerine bakıyordu.

"Sana gerçekten iyi bir anne olacağımı mı sanıyorsun? Olmayacağım, sende anne olamayacaksın! Seni öyle bir bok çukuruna gömeciğim ki kimse seni sevmeyecek! Kimse sana yaklaşmayacak! Sen sevilmeyi HAKETMİYORSUN!!!"

"Bu gözlere iyi bak, ömrün boyunca bu gözler senin üstünde olacak! Kimse seni benim zincirlerimden alamayacak, kimse senin kafesini açamayacak! Sende benim gibi olacaksın, senin içinde ben varım!"

Gazel'n içinde o zehir yoktu... Ancak Gazel küçük yaştan itibaren insanlara yaklaşmaz, kimsenin onu sevmeyeceğine inanmıştı bile...

O küçük kızın, duyguları hergün git gide daha da yok oluyordu.

...

İnşallah bana saydırmıyorsunuzdur!

Merakla 6. Bölümün devamını beklediniz! Ancak bir flashback bölümü yapayım dedim.

26 Şubatta 8. Bölümde merakınızı gidereceğim ama umarım kendinizi tuvalette bulmazsınız.

*Küçük Gazel hakkında düşünceleriniz...

*Yazım dilimi nasıl buluyorsunuz?

Gümüşten KafesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin