...Küçükken bana gelecekteki kariyer hayatımı sorsalar büyüyünce şarkıcı olmak istediğimi söylerdim, sahnelerde konserler vermek, insanlara her türlü duyguyu aşılamak isterdim, evet şuan ülke çapında bilinen bir uzman doktordum ama...
Ama bir yanım hâlâ o eski, küçük Gazel'in heyecanını yaşamak, onun hayallerini gerçekleştirmek istiyordu ki bu imkânsızdı...
Her ne kadar kendi mesleğimin zorluklarının farkında olsam bile bu işi seviyordum, ameliyathaneden çıktığımda bana umutla bakan gözleri neşelendirmeyi seviyordum, işte beceriksizin teki değilsin diyorum kendime, onlarca insanı ölümden döndürmüş onların kalplerinin atmasını sağlamıştım.
"Gazel'im neyapiyün burada?" Yanıma oturan ablam Zeynep'le sıçradım, "Ne yapayım mola vermeye çalışıyorum." Zeynep etrafına bakındı. "Tövbe yangın merdiveninde mola mı olur gel dışarı!" Ablama sert bir bakış attıktan sonra idrar kabında içtiğim kahveme döndüm, merak etmeyin temiz!
"Giray'la ilişkiniz nasıl?" Gülümsedim boş boş, "bok gibi abla!" Sertçe yutkundu, yüzüme gelen perçemlerimi çekti, kurumuş dudaklarını diliyle ıslatarak fısıldadı, "sana vuruyor mu?" Korku, endişe karışık bakışlarla gözlerime bakarken yutkundum, onun üzülmesine izin vermezdim. "Yok abla aksine iyi davranıyor ve ne biliyim tek sorun-"
"Birlikteliğe mi zorluyor?"
"Evet, bilmiyorum belki o da haklı üç yıldır evliyiz artık korkularımı yenmem gerektiğini düşünüyor." Sertçe yüzüme baktı. "Sakın ona yenilme Gazel, ona evet demeyeceksin değil mi!?"
Başımı 'hayır' anlamında sallarken derin bir nefes alıp verdi, şüpheli gözlerle bana baktı, "peki sen ona karşı bir şey hissediyor musun?""Hayır, sadece içimde nefret var..." kafasını omzuma yasladı ve sağ elimi sıkıca tuttu, "geçecek Gazel merak etme, o iti de sülalesini de sikmeme çok az kaldı, yakında her şey bitecek!" 'Hep böyle söylüyorsun' demeye dilimin ucu varmadı, onu üzmek veya kırmak hayatta istemiyordum. "Hadi bana bir şarkı söyle de neşemiz yerine gelsin,"
"Öf hayır Zeynep yine sıkıştırdın beni buraya!" Gülerken yanağımı sertçe öptü, "ablan ölsün sana bücür!"
Zeynep'le birbirimize hiç benzemiyorduk, onun saçları kısa, gözleri hafiften çekik ve gözleri kapkaraydı. "Çok güzelsin..." Dememle yüzünü kapattı. "Boşluğuma geldi ya!"
O gülüşün hiç bir zaman solmaması için kendi canımdan bile vazgeçmeye dünden hazırdım, yeter ki o korkmadan, aklına kötü şeyleri geçirmeden rahat yaşayabilsin, Allah'tan tek dilerim buydu."Sen de daş gibisin yavrum!" Demesiyle boş boş baktım, alın size Zeynep Düzenli...
Esneyerek gözlerimi kapattım, "güzelim gel nöbetçi doktor odasında uyu biraz!"
"Saat kaç?"
"3'e geliyor."
"Nöbetin bitmesine iki saat var dayanırım, bugün misafirhaneye gideceğim zaten-"
"Neden o it seni kapı dışarı mı etti?"
"Yok bugün önemli misafirleri gelecekti, yatıya kalacaklarmış, ben de istemediğini söyledim, işte o da dediki o zaman bu gecelik misafirhanende kal yarın ben onları gönderir seni alır ordan da işe götürürüm dedi."
Başını anladığını belli ederek salladı, "bu gece kafam rahat!" O benim bu şükreder hâlime gülerken idrar kabının içindeki kahveyi şakasına üstüne döküyor muşum gibi yaptım, "Aaa yapma lan!" Direk çığlıklar atarak yanımdan kalkarken ben kahkahalara boğulmuş, onu izliyordum. Korktuğu zaman tipi çok tatlı oluyordu.Zeynep'in hayatta en sevdiği şeyler;
Taekwondo Kemerleri
Önlüğü
ve GalatasarayBir keresinde kemerini camdan aşağı düşürdüğüm için yarım saat beni tekmelemişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüşten Kafes
Gizem / GerilimZincirlere mühürlenmişti çocukluğumuz, sessizce ölümü bekliyorduk... Şuan iyi miyim? Bilmiyorum... Ellerimde zincirler sessizce onun bana vereceği cezayı bekliyordum... Avuçlarıma babamın yırtık fotoğrafını bırakmıştı... Kanlı ellerimin arasındaydı...