Kısa bir süreliğine ikilimde kaldım.Ne tarafa gitmeliydim ?İrene'ye mi ?Yoksa koşan Thomasa mı ?Sonra irenenin bana anlattıkları geldi ve irenenin tarafına doğru koşmaya başladım.
''İrene !''
İrene kolyesinin alınmasının şokuyla duvara yaslanmıştı ve gözleri fal taşı gibi açılmıştı.Hemen yanına koştum onu teselli etmek için ellerimi omzuna koyup sıktım.
''İyi misin ?Ben buradayım sorun yok.''
İrene bana baktı.Sonra gözleri doldu ve ağlamaya başladı.
''İrene neden ağlıyorsun ?''
''Geri al.''
Geri al ?''Kolyeyi almamı mı istiyorsun irene ?''
''Lütfen christina kolyeyi al !Lütfen !''
Evet.Kolyeyi almam lazımdı.İrene'yi kötü kabuslarından koruyordu.''İyi olacağına emin misin ?''
Başıyla onayladı.''Sorun yok.Birazdan öğretmenler burada olur.Onlarada önümden hızlıca bir şey geçtiğini o yüzden korkup bağırdığımı söyleyeceğim.''Gülümsedi.''Sen fazla hızlısın christina.''
Gülümsedim.''Tamam kendine dikkat et.''
Hızla çıktığım merdivenleri inmeye başladım.Çok zaman kaybetmiştim .Thomas'ın yerinde olsam nereye giderdim ?Kendime bu soruyu sorup duruyordum ama bunun cevabı barizdi.Chris'in yanına giderdim.Muhtemelen bu işin altındanda chris çıkacaktı.Bahçeye çıktım ve chris'in ve takımının her zaman buluştuğu yere doğru koşmaya başladım.Doğru tahmin etmiştim bu uzaktan bile siyah arabanındaki sarı saçların Thomas'a ait olduğunu görebiliyordum.Siyah arabaya yaklaşınca yavaşladım.
Sinirle''Thomas''diye bağırdım.
Thomas birden irkildi ve geriye dönüp bana baktı.''Ops şimdi başımız dertte gençler.''
Sinirle tişörtünün yakasını kavrayıpkendine çektim.''Sen ne yaptığını san-''
O sırada etrafımızda bizi izleyen gözler olduğunu fark ettim.Chris ve adını unuttuğum kumral bir çocuk vardı.Chris bana umursamaz bir bakış attı.Sonra elindeki şeye döndü.Eline bakınca irene'nin kolyesini gördüm.
''Sen biliyordum.Başından beri senin olduğunu biliyordum !''
Chris bana bakıp gözlerini devirdi.
Zaten yeterince gergindim.Birde beni görmezden geliyordu.Yakasını kavradığım thomas'ı bıraktım.''Sen.''
O sırada chris'ın arkasında duran çocuk bir adım öne çıktı ve beni itti.''Yerini bil pislik.''
''Yapma matthew.''chris'in sesindeki uyarı barizdi.
Çocuğun beni itmesiyle geriye doğru tökezledim.Matthew'in sesine şaşırmıştım.Bir insana ait olamayacak kadar güzel ve erkeksi bir sesti.Neden çoğu zaman konuşmadığını anlıyordum eğer bu sesle konuşsaydı muhtemelen birçok kız peşinden ayrılmazdı.Hemen kendimi toparladım ve sinirli gözlerle ona baktım.Oda bana sinirli gözlerle bakıyordu.Gözleri daha önce görmediğim bir bal Rengiydi.Hatta altınsarısı diyebilirdim.Kedi gözleri diyebilirdim.
''Asıl sen yerini bil kedi.''Kediye benzetmiştim ve iki saniyede aklıma daha iyi bir hakaret gelmemişti.Hoş pekde hakaret sayılmazdı ama...
Matthew ona kedi denilişinden dolayı bırkaç saniye bana şaşkınca baktı.Sanırım daha önce kimse ona kedi diye hakaret etmemişti.Şaşkınlıkla açılan altın rengi gözleri aynı soğuklukla bana döndü.''Kedilerden nefret ederim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRİSTAL KANATLAR
Fantasy''Kader oynanması tehlikeli ve ölümcül bir oyundur.'' Vazgeçilmez bir yetenek,kazanılması gereken bir savaş Christina on altı yaşında oldukça çekici bir kız,hayatta istediği her şeye sahip,iyi bir aile,iyi bir sevgili,iyi dostlar. Christina'nın hay...