|| Baskın ||

328 21 0
                                    


"Aşıksa bir insan, mesafelere ve engellere saklanmaz."

🇹🇷

🇹🇷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🇹🇷

Yaman ~

Kucağımdaki üstteğmene kaydı gözlerim. Gözlerini kapatmıştı. Hızlıca revire götürmem gerekiyordu. Sevdiğim bir askerimdi. Bir şey olmasını istemez, izin vermezdim. Karşımda duran ve çatışan demire bağırdım. "Beni koruyun!" Başı ile onayladığında hızlıca içeriye koştum. Alya'yı revire getirip sedyeye koydum. Bir hekim yoktu. Sanırım hepsi dışarıdaydı. Kapıdan hızlıca silah odasına gidip bir kaç tane silah aldım. Ardından kapının önünde görevli olan danışmanın yanına ilerledim. "Üstteğmen Alya yaralı, hekim hemen gelsin." Deyip hızlıca bahçeye çıktım. Timimi gördüğümde silahları attım. Ardından çatışmaya devam ettim.

Kansızlar o kadar hızlı hareket ediyordu ki bize bir nişancı lazımdı. Kendimi korumaya alıp telsizden Erdem yarbaya bağlandım.

"Komutanım, baskın var. Bize bir nişancı lazım. Acilen de destek lazım." Dedim.

"Tamamdır Yaman, dikkatli olun gönderiyorum birilerini. Ben şuan orada değilim biliyorsun." Dedi.

"Sorun değil komutanım, elimizden geldiğince dayanacağız." Dedim.

Telsizi kapatıp çatışmaya devam ettim. Ama kansızlar o kadar fazlaydı ki çok zor çatışıyorduk. Etrafımızı sarıyorlardı. Cephemiz yeterli değildi. Geri çekilmek zorundaydık ama bu bize yakışmazdı.

"Komutanım! Geri çekilmek" zorundayız!" Dedi Alp.

"Türk'e pes etmek yakışmaz aslanım!" Dedi Zemir. Elindeki silahla resmen deşiyordu insanları. Güldüm. Askerlerimin hepsi benim canım, ciğerimdi. Onlar bana emanetti. Şuan içeri de birisi yaralanmıştı.

"Komutanım! Alya komutanım nasıl?!" Dedi Atlas.

"Bilmiyorum, bayılmıştı! Doktor yoktu!" Dedim.

"Allah esirgesin bir şey olmasın dua edin!" Dedi Yunus. Haklıydı.

Silahlarla vurmaya devam ederken bir anda geri çekilmeye başladılar. Sebebini anlamasam da vurmaya devam ettim.

"Komutanım bu kansızların başları vuruldu!" Dedi Atlas.

"Ne! Kim vurdu?!" Dedi Zemir.

"Biricik komutanınız!" Dedi arkadan bir ses. Bu ses Alya'ya aitti. Arkamı dönüp baktığımda, üstünde hiç bir yara olmadığını gördüm. Yaralanmış ve bayılmıştı fakat şuan neden ve nasıl buradaydı?

Elindeki nişancı tüfeği ile adamı vurmuştu. Silahı kenara fırlatıp, yanıma koştu. Yanımda duran silahı eline aldı ve vurmaya devam etti.

Nasıl gelmişti ki buraya?..

🇹🇷

Alya ~

Yüzbaşı gittiğinde gözlerimi açtım. Aslında vurulmamıştım çünkü içimde her daim koruma yeleği vardı.Çatışma sesleri daha çok artarken, yarbayın da olduğunu düşündüğüm harekât merkezine girmek için kartımı aldım ve okuttum kapıya. İçeriye girdiğimde hiç bir asker ve yarbay yoktu. Masanın üstünde duran telefonu alıp Özel Harekat'a bağlandım.

" 4. Kolordu, Üstteğmen Alya Türk. Baskın yapıldı acil destek ekip lazım. Cephemiz yeterli fakat asker sayımız az." Dedim telefon açılır açılmaz.

"2 acil destek ekip geliyor." Dedi telefondaki kadın asker.

Telefonu kapatıp silah odasına ilerledim. Hızlıca bir kaç el bombası aldım. Ardından nişancı tüfeği ve bir tane de pompalı aldım. Yaklaşık 10 tane cephaneyi koydum cebime. Silah odasından çıkıp terasa çıktım. Nişancı tüfeği ile tek tek nişan alıp etrafı saran kansızları indirdim. Tabii bu süreçte bizimkiler sadece bir tarafa ateş ediyordu. İşime geliyordu. Karşı taraf azalmıştı. Son olarak başları kalmıştı. O da bendeydi. Sonuçta bingoyu yapmayı çok severim. Hızlıca terastan indim ve bahçeye çıktım. Uzaktan kendimi ağacın arkasına aldım ve nişan tüfeğinden dürbün ile karşıya odaklandım. Başlarını görmüştüm. Bu kişi sanırım Caner'di. Daha önceden biliyordum bu kansızı. Onun yüzünden çok şehit vermiştik. Şimdi sıra ondaydı. Tam olarak kafasından nişan aldığımda bismillah çekip vurdum. Kansızlar geri çekilmeye başladığında gülümsedim. Ölmüştü. Yaşaması imkansızdı.

"Komutanım bu kansızların başları vuruldu!" Dedi Atlas.

"Ne! Kim vurdu?!" Dedi Zemir.

"Biricik komutanınız!" Dedim onlara doğru ilerlerken. Ardından elimdeki nişancı tüfeğini yere fırlattım ve yüzbaşının yanına koştum. Yerde duran silahı elime aldım. Pompalıyı sanırım terasta unutmuştum. Elimdeki silahla hemen çatışmaya devam ettim.

Kansızlar tamamen çekildiğinde bizde çatışmayı durdurduk. Hepimiz silahlarımızı kenara koyup derin bir nefes vermiştik. Destek ekip daha yeni gelmişti. Hepsi etrafi kolaçan etti ve bizim yanımıza geldi. Bizde bu sırada ayaklanmıştık.

" Asteğmen Mehmet Karadağ, bir yaralı var mı komutanım?" Dedi.

"Bir yaralımız yok. Yarbay Erdem burada mı?" Dedi Yüzbaşı.

"Bize kendisinin de geleceğini söylemişti, gelmedi mi?" Dedi.

"Hayır." Dedim.

"Birazdan burada olurlar. Biz etrafı kolaçan edelim." Dedi.

"Tamam, dikkatli olun." Dedi yüzbaşı.

Mehmet gittiğinde bizde içeriye doğru gittik. Şuan burası güvenli değildi. Askerler de bizim peşimizden hızlıca içeriye giriyordu. Yarbay Erdem'in kararı ile korumayı arttıracaktık.

Harekât merkezine geldiğimizde kartı okutup içeriye girdik. Askerler buraya da gelmişti.


🇹🇷

Selamm
İlham gelmedi ya bölüm kısa oldu
Kusura bakmayın
Nasılsınız?
Beğendiniz mi?
Oylamayı unutmayın ⭐

OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin