|| Kanlı Kar ||

315 21 0
                                    


"Eğer bir gün ölürsem bu vatan uğruna, gazete denilen kağıt parçalarının köşelerine yazmayın.
 Çünkü ben kağıt parçasına yazılsın
diye can vermedim."

🇹🇷

🇹🇷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🇹🇷

| İzmir • 2000 |

Yazar'dan..

Camdan yağan lapa lapa karlara baktı küçük kız. Yeşillikler, uzun gri yollar beyazla kaplanmıştı. Babalar ve kızları sevinçle kar ile oynuyordu. Kendiside çıkmak istedi. Fakat evde ki topluluk buna izin vermezdi. Dünden beri eve sürekli birileri geliyor, sürekli helvalar veriliyordu. Annesi ve babaannesi hıçkırıklar ile ağlıyordu. Normalde böyle olmazdı aslında. Bugün onun doğum günüydü. Annesi, babası ve babaannesi ile birlikte pasta yerler, babası ile oyun oynarlardı. Yanlış bilmiyorsa şuan beş parmaklarının yaşındaydı. Babası öyle öğretmişti ona. Dedesinin de olmasını isterdi ama babasının dediğine göre dedesi, bu vatan uğruna bu bayrağa renk veren kan kırmızısında semaya yükselmişti. Hala anlamıyordu babası ne dedi ve dedesine nerede?..

Bulunduğu koltukta düz oturup pencereden ayırdı gözlerini küçük kız. Odanın köşesinde bulunan Türk bayrağına baktı. Dün babasının arkadaşları elinde bayrak ile gelmişlerdi. Kan kırmızısı ve üzerinde al bayrağı ile her yerden dikkati çekerdi elbet. Kan kırmızısı.. Sahiden.. Acaba dedesi bu bayrağa mı renk vermişti?..

"Gitti dağ gibi oğlum! Gitti!" Diye bağırdı babaannesi hıçkırıklarının arasından. Nereye gitmişti ki babası?..
Babası ona söz vermişti. Gitmezdi. Babası ona verdiği tüm sözleri tutmuş ve tutardı. Güveniyordu babasına küçük kız.


Teyzesinin kucağına koyduğu tabağa baktı küçük kız. Yine helva denilen tatlı ve tavuklu pilav vardı. Babası çok severdi tavuklu pilavı. Kızını da alıştırmıştı tabii..
İkisi birlikte tavuklu pilav yaparlardı. Daha doğrusu küçük kız izler, babası yapardı.

Fakat şuan yanında babası yoktu. Neredeydi ki?.. Gitmeden önce son kez formasında bulunan Türk bayrağını kızına vermişti. Babası askerdi. Hatta arkadaşları da vardı, küçük kızı sürekli ziyaret ederledi.

Babası kızına gitmeden önce son kez "Eğer geri dönmezsem, bende deden gibi bu vatan uğruna bu bayrağa renk veren kan kırmızısında semaya yüksekleceğim. Ne olursa olsun yanındayım kızım." Demişti. Peki, babası ve dedesini kanlarını bu bayrağa verdiyse kendileri nasıl yaşıyorlardı ki?..

Doktor annesinin dediğine göre insan kansız yaşayamazdı. Yani babası ve dedesi gitmiş miydi?..

Küçük kız aklına gelen düşünceler ile annesinin dizine koştu. Yere düşen ve kırılan tabak sesleri salonda yankılanmıştı. Annesi dizinin dibine gelen kızına baktı. Saçlarını okşadı. Kızı dolu gözler ile baktı annesine.

"Anne, babam nerede?" Dedi küçük kız. Annesi dolu gözlerinde ki yaşları düşürdü. Düğümlenen boğazı konuşmaya zorluyordu. "Vatan için kanında semaya yükseldi kızım." Dedi. Küçük kız göz yaşlarını düşürdü. "Ama insan kansız yaşayamaz ki, sen söyledin bunu anne.." dedi. Annesi daha çok ağlamaya başlamıştı. Kızının yavaş yavaş anladığını gördü.

"Anne babam öldü mü?" Dedi küçük kız çaresizlikle.. Annesi ise başını sallamakla yitinmişti. Odada bulunan herkes hıçkırıklarını bir bir döküyordu ağızından.

Küçük kız dışarıda ki baba kızı hatırladı. Koltuğun üstüne tekrar çıkıp camdan dışarıya baktı. O baba-kız hala oynuyordu. Kar çok güzeldi ama bugünden sonra onun için kar, kanlı olmuştu. Hemde doğum günü artık kutlanmayacaktı. Babasının şehit haberinde sevinemezdi.

Göz yaşları içinde söz verdi.

"Söz veriyorum baba, seni öldürenleri ben de öldüreceğim. Söz."


🇹🇷

Alya'dan...


"Albay Mehmet Türk. Zamanında sırf keleşi öldürmek için şehit düşen meslek taşımız. Kendisi timini kurtarmaya giderken pusu yüzünden şehit düştü." Dedi Yarbay Erdem.

Babam..

Masadaki gözlerin üstümde gezindiğini hissetmiştim. Yarbay Erdem bana baktı.

"Bu görevde başınız Alya. Şehit düşen askerimiz babası. Tekrar başın sağ olsun Alya. Allah yardımcınız olsun."
Dedi ve masadan gitti Yarbay Erdem.

"Başınız sağ olsun komutanım." Dediler hep bir ağızdan.

"Vatan sağ olsun."  Dedim. Yüzbaşı ve timi hala gelmemişti.

Harekât merkezinden çıkıp silah odasına gittik. Hepimiz hazırlanıyorduk. Silahımın yeni şarjörünü taktım. Yedek şarjörleri de yeleğimin ceplerine koydum. Ardından time göz gezdirdim.

"Hazır mısınız?" Dedim. Hepsi başı ile onayladı.

Silah odasından çıkıp helikopterin bulunduğu alana ilerledik. Yarbay Erdem ve Albay bizi bekliyordu. Kendi aralarında ki konuşmaları bizi görünce kesildi. Helikopter zaten sahada duruyordu. Hepimiz helikoptere doğru ilerledik.

Helikopterin önüne geldiğimizde albay karşımıza geçti. "Allah yardımcınız olsun." Dedi. "Sağol!" Diye bağırdı hep bir ağızdan. Ardından tim tek tek helikoptere bindi. Yarbay Erdem bana yaklaştı ve "Ne olursa olsun bizi haberdar ediyorsun Alya." Dedi. Başım ile onaylayıp "Emredersiniz komutanım." Dedim. Tüm tim helikoptere binmişti. Bende arkalarından helikoptere bindim. Bindiğim gibi Atlas kapıyı sert bir şekilde kapattı. Hepsine göz gezdirdim.

"Allah yardımcımız olsun."

🇹🇷

Selam
Nasılsınız?
Beğendiniz mi?
Ve şunu belirteyim, "kanında semaya yükseldi" cümlesinden kastım, vatan uğruna kanlarında şehit olan askerlerimizin vefat edişi. Karakterimizin babası kızına ölümü anlatmak yerine böyle bir hikaye anlatıyor.

OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin