|| "Sen yeter ki gel" ||

350 20 0
                                    


"Sen yeter ki gel, ben bir ömür beklerim."

🇹🇷

🇹🇷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🇹🇷

Sahaya inen helikoptere baktım. Barut timi göreve gidiyordu. Büyük bir görev olmadığı için biz gitmiyorduk, eğer destek gerekirse biz gidecektik. Görevin yaklaşık 2 gün olacağını düşünüyorduk hepimiz. Yarbay Erdem de geldiğinde hepsi selam verip sıraya geçti.

"Görevi biliyorsunuz. Beni hep haberdar edeceksiniz. Allah yardımcınız olsun."

"Sağol!" Dediler hep bir ağızdan.

Hızlı adımlarla yüzbaşının yanına ilerledim. "Size bir şey diyeceğim komutanım." Dedim. Başı ile onaylayıp peşimden geldi. Helikopteri gördüğümüz bir yere çekildik.

"Dikkat olun lütfen." Dedim.

"Niye? Beni mi bekleyeceksin?" Dedi.

"Geleceksen, bekleyeyim." Dedim gülerek.

"Bekleyeceksen geleyim." Dedi gülerek.

"Sen yeter ki gel, ben bir ömür beklerim." Dedim.

Ardından sarıldım boynuna. Çok güzel kokuyordu. Bir kaç saniye sonra ondan ayrıldım. Helikoptere baktım. Askerler yavaş yavaş binmeye başlamıştı.

"Sende git istersen, gidiyorlar." Dedim.

"Tamam, görüşürüz." Dedi.

"Görüşürüz, dikkat et." Dedim.

"Sende dikkat et, ben geleceğim, sen bekle." Dedi.

"Sen yeterki gel." Dedim gülümseyerek. Daha sonra helikopterin önüne geldik birlikte ve o da son olarak helikoptere bindi. Helikopter kalktığında herkes sadece helikopteri izliyordu.

Helikopter biraz zaman sonra uzaklaştığında arkamda duran Ateş timine döndüm.

"Olağanüstü bir durumda bize haber verilecek, yardıma gideceğiz. Şimdi hepiniz odalarınıza. Serbestsiniz." Dedim.

"Sağol!" Dediler hep bir ağızdan. Sanırım en sevdiğim ses buydu. Kalın, gür bir ses ile emirime onay veriyorlardı. Arkalarını dönüp gidişlerini izledim. Bir yanım helikopterde, göreve giden yüzbaşını düşünürken bir yanım ise askerlerimi düşünüyordu. Barut timi yüzbaşının timi de olsa benimde askerlerimdi. Onlara zarar geldiğinde, yüzbaşından sonra ben sorumluydum.

Hepsi tek tek dağılırken aklıma gelen fikir ile Alp'i ve Atlas'ı durdurdum.

"Alp! Atlas!" Dedim.

"Emredersiniz komutanım!" Dediler hazır ola geçip.

"Rahat,benimle birlikte köydeki hastaneye geliyorsunuz. Durumlar nasılmış öğrenelim." Dedim.

"Emredersiniz komutanım!" Dedi ikiside.

Önde ben, arkamda Alp ve Atlas arabaların olduğu yere gidiyorduk. Telsizim zaten belimdeydi. Komutana yani yüzbaşına ve timine bir şey olduğunda destek olarak biz gidecektik. Tabii bizden daha yakın olan varsa öncelik onlarındı.

***

Hastaneden gelmiştik. Herşey yolundaydı ve benim yarbay Erdem'e bunu anlatmam gerekliydi. Bu sırada da zaten Yarbay beni çağırmıştı. Elimdeki kartı okutup içeriye girdim. Baş selamı verip oturdum. Tim burada değildi.

"Hastanede durumlar nasıl Alya?" Dedi Erdem yarbay.

"Sizden de bir şey kaçmıyor komutanım." Dedim.

"Kaçmaz tabi." Dedi Erdem yarbay.

"Her şey yolunda aksi bir durum yok. Ancak ilaçlarda bir kaç eksik varmış." Dedim.

"Tamam, ben kaymakama bildireceğim." Dedi Erbey yarbay.

"Tamam komutanım, Yaman komutandan bir haber var mı?" Dedim.

"Yaklaşık 25 dakika önce bir konuşma gerçekleştirdik. Herşey yolundaymış. Tahmini yarın akşam burada olurlar." Dedi Erdem yarbay.

"Tamamdır komutanım." Dedim.

"Alya, akşam timini de alıp buraya gel. Konuşucaklarımız var."dedi Erdem yarbay.

"Emredersiniz komutanım." Dedim ve baş selamımı verip harekât merkezinden çıktım.

Akşama daha vakit vardı. Bende tim ile antraman yapmak için odamıza girdim. Hepsi ben girdiğimde ayaklandı. Rahat emri verip deri koltuğa oturdum.

"Napıyorsunuz?" Dedim hepsinin yüzünü incelerken.

"Öyle vakit öldürüyorduk komutanım." Dedi Zemir.

"Çok boş vaktiniz var galiba¿" Dedim sorgulayıcı bakışlarımla.

"Sormayın komutanım ya askeriz ama boş boş oturuyoruz ben anlamadım ki" dedi Zemir. Yanında ki Alp kolunu dürtmüştü. Güldüm.

"Madem çok boş vaktiniz var, hadi antrenmana. 10 dakika içinde bahçedesiniz." Deyip odadan çıktım. Çıkmadan önce Zemir'in çaresizce "Ne?" dediğini duymuştum.

Antreman için üzerime eşofman ve uzun kollu siyah bir badi giymiştim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Telefonumu da alıp odadan çıktım.

Tim bahçede sıralanmış, beni görünce hazır ola geçmişlerdi. Başım ile rahat ol pozisyonuna geçmelerini emrettim ve önlerinde durdum. " Isı için koşu ile birlikte başlıyoruz!" Dedim. Hepsi sırayla koşmaya başladı..


🇹🇷

Harekât merkezinin önünde elimde olan kartı kapıya okuttum ve içeriye girdim. Yarbay buradaydı. Tim de zaten yanımdaydı. Hepimiz hazır ola geçip baş selamı verdik. Yarbay rahat ol emrini verince sandalyelerimize oturduk.

"Görev var çocuklar." dedi ve devam etti.

"Keleş, dört büyük baştan üçüncü kişi. Çok tehlikeli ve bir o kadar da kurnaz birisi. Kendisi 50-60 yaşları civarlarında. Göreviniz ise bu adamı sağ bir şekilde devletimize teslim etmek." Dedi Erdem yarbay.

Keleş ismi bana oldukça tanıdık geliyordu. Çünkü bu isim, babamı öldüren teröristin ismiydi..

🇹🇷

Merhaba
Nasılsınız?
Beğendiniz mi?
Oylamayı unutmayın ⭐

OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin