kırılan sözler

5 1 6
                                    

Dün hapisaneye gittiğim için erken saatte uyanmaya alışmış bedenim sabahın beşinde dikilmişti ayağa. Sıradan bir perşembe günü dedim kendi kendime. Bir hafta daha var annem ve ablamı görmeme. Çözüm düşünebileceğim bir hafta daha. Kendimi yataktan kaldırıp içinde bulunduğum odaya göz gezdirdim. Bakışlarım kapının yanında duran iki büyük siyah kitaplıkta dolandı. İçinde kitap dışında her şey vardı. Üzerinde isimler yazan bir sürü kavanoza göz gezdirdim. Sonra onların yanında duran siyah muşamba ile kapatılmış camın önünde duran eski masaya baktım. Altarım baya dağınık duruyordu. Günlerdir büyü yapmaktan uyumayı unutuyordum. Her şeyi denemiştim sanırım.

Zeynep adında bir kızı bulmak ne kadar zor olabilir Türkiye'de. Altu üstü yüzbinlerce insan vardı. Ellerimi stresle saçlarıma geçirip derin nefes verdim. Biraz daha uzamışlardı. Cidden hızlı uzuyorlardı ve nefret ediyordum enseme bile değse. Gergin nefesler veriyorken demir kapının yoğun bir gıcırtı ile açılması ile oraya döndüm.

- Erken uyanmışsın.

Sena'yı görünce gülümseyip yorgun şekilde ayağa kalktım.

- Uykum yok.

O gülümseyip yanıma geldi ve kollarını boynuma doladı. Sağ elimi beline koyup kırmızı tshirtünden içeriye soktum. Sırt boşluğunda ismimin baş harfinin olduğu dövmeye dokundum hafifçe.

- Niye evinde kalmadın Sena?

Omuz silkip başını boynuma soktu.

- Evim sensin.

Evimi yaktın demedi. Sen her şeyi yıktın demedi. Aylar sonra suçlamadı beni. Her şeyi mahvettin. Ailemizi yok ettin demedi. Beni suçlamadı. Affediyor diye düşünmüştüm içimden. Çok yanılıyordum.

----

İki saat sonra herkes kalkmıştı. Adımlarımı üst kattan aşağıya iniyorken gürültülerini duyuyordum. Demir merdivene tutunarak iniyorken yanıma gelen Melis ile gülümsedim.

- Patron daha fazla yer tulumu gerekli, ayrıca battaniye eksiğimiz var.

Gülümsemem sertliğe dönüşüyorken çenemi kastım hafifçe. Büyük depoda yemek yiyen çocukları izledim.

- Halledeceğim. Polisler?

Melis hayır manasında kafasını sallayınca hızımı artırıp merdivenleri ikişerli indim. Kenarıda oturup telefonuyla oynayan Duman'ı görünce yanına ilerledim direkt. Bakışlar üzerime dönünce sessizlik ile oturduğu yerden başını kaldırdı yavaşca.

- Günaydın güzellik.

O ayağa kalkıyorken deri montumun önünü kapattım.

- Sen niye evinde uyumadın, önümüz kış burda yer kaplama bir ağız daha doyuramam.

Söylediğim ile gülüp eli ile saçlarımı karıştırdı. Burda bana böyle davranabilecek insan sayılıydı. Çocukluktan arkadaş olmak böyle bir şeydi.

- Sakin ol biraz halledeceğiz her şeyi.

Ben gergince nefes alınca elini belime koyup beni dışarıya doğru sürüklemeye başladı. Dişlerinin arasından konuştu.

- Kontrolunu kaybediyorsun. Yüzündeki ifadeyi düşürme eğer içeride panik oluşturmak istemiyorsan.

Fısıldadığı ile adımlarımı hızlandırıp dışarıya çıktım. Cebimden hızla sigaramı çıkarıyorken Duman ile ile beni durdurdu.

- Gölge son zamanlarda iyi değilsin.

Sigarayı boş verip kaldırıma oturdum. Bakışlarımı önü tamamen boş bir tarla olan bölgeye döndürdüm. Çökmeye başladığımı hissediyordum.

in a room full of art i'd still stare at youWhere stories live. Discover now