después de la lluvia

2 1 5
                                    

Simge'nin ellerini çözüyorken bedeni baya soğuk gelmişti. Ayaklarını çözmüyorken ipi kenarıya attım. Sena bana yaklaşıp yüzüme gergince baktı. Simge çok da sikinde değildi.

- Kimdi?

- Sırası değil Sena, çık konuşacaklarım var bu kadınla.

Önüme daha emin şekilde geçerek yüzüme kenetlendi.

- Kimdi?

Derin nefes bırakıp gözlerimi kapattım. O an çıldırdı. Elinde tuttuğunu bile fark etmediğim bir eşyayı fırlattı yana doğru. Ellerini saçlarına geçirerek öfke ile güldü.

- Nalan, Nalan, Nalan, Nalan.. tabiki o.. başka kim olabilir... Gölge hanım onun için ölür çünkü.. istesin kıtalar bile onu durduramaz..

Öfke ile konuşarak bana döndü. Simge anlamayarak ama ilgili bir merakla bakıyordu.

- Çünkü o istesin dünyayı yakarsın, kim olursa olsun ezersin dimi.. tek önemli olan o çünkü. Ona bunu söyledin mi peki?

Gergin şekilde Simge'yi gösterdi.

- Söylemedin tabiki. Söylesen asla izin vermez bu şıllığa dimi?

Simge'nin şimdi ilgisini çekmişti işe. Oturuşunu dikleştirip acıyan bileklerini ovaladı. Bana bakıyordu.

- Nalanın istemezse herkesi silersin dimi Gölge.

- Evet.

Anında verdiğim hızlı cevap onu sarsmıştı.

- Sen hariç herkesi.

Anlamayarak yüzü değişiyorken ciddi tonda ekledim.

- Nalan senin gitmeni her şeyden çok istedi emin ol. Ama böyle aptal şeylere tepki verdiğini görse belki siklemezdi bile. Çünkü senin dışındaki herkes değerini görüyor Sena.

Bir adım attım ona doğru. Elimle sertçe çenesini tutup canını acıtacak şekilde yüzünü sıktım.

- Sana bir daha sırası değil dediğim zaman çeneni kapatacaksın anladın mı?

Sena sustu.

Ben bıraktığım an baktı Simge'ye.

Farklı bir bakış vardı gözlerinde.

- Çok pişman olucaksın. Bugün buraya geldiğin için. Yalvardığın için. Seni affettiği için. Gölge'yi hayatında tuttuğun için çok pişman olucaksın.

Cümlelerindeki ton mu bakışları mı bilinmez Simge sarsılmış duruyordu. Ayaklarını çözmeye uzanmadı bile. Sena ise öfke ile odadan çıktı. Yalnız kaldığımızda koltuğa oturup baktım karşımdaki bedene. O konuşmadan ekledim direkt olarak.

- Eskisi gibi olamayız. Sana olan güvenimi bir kere harcadın. Eski aşırı sapkın eğlencelerin yok artık.

Sonunda kendine gelince eğilerek ayaklarını çözmeye başladı. Düşünceli şekilde mırıldandı.

- Yeni sözleşme hazırlarım.

İpi çözdüğü sırada ekledim.

- Sözleşme yok.

Anlık duraksadı. İpi bırakmadan bekledi. Kısa bir saniye bile olsa çözüyordum artık onu. Yada ben öyle sanıyordum o zamanlar. Bedenini dikleştirdi ve yüzüme baktı. İşee bu gözler daha tanıdıktı. Kontrol manyağı, bdsm bağımlısı, sadist, pedofili ve ilgi açı. Bu onun aç gözleriydi.

- Bu ne demek farkında mısın? Seninle konuştuğum ilk seferde açıklamış-

- Sikimde değil mevzular ilk seferki gibi değil.

Sustu.

Hesaplıyordu.

- Cinsel ilişkiye istersem girerim demek bu Gölge.

Beni hafifa alışı hep komik geliyordu.

- Oh seni tanıyorum bana boş sıkma.

Yeniden sustu.

Abartısız otuz saniye gözlerime baktı. O an ne düşündüyse gözünde bir parlaklık oluştu.

- Anlaştık. Sözleşme yok, parayı duruma göre vereceğim, bana itaat etmek zorunda olmayacaksın.

Başımı onaylaşan şekilde sallayarak arka cebimden zorla sigara paketini çıkardım. Çok ıslanmamış olmalarını umuyordum.

- İtaat ettirebileceğini düşünüyorsun hala.

Kabının ıslanıp içinin kuru olduğunu görünce sevinerek bir adet dudaklarıma yerleştirdim.

- Öyle bir şey demedim.

Bakışlarımı yeniden ona çeviriyorken sigaramı yaktım yavaşça. Bir nefes alarak ekledim emin bir şekilde.

- Ama düşünüyorsun.

Tek ayağımı diğer dizime koyarak yayıldım biraz.

- Gölge senin cidden önümde diz çökmen için sana değer vermemem lazım.

Söylediği gülmeme sebep olunca sigara dumanını öksürdüm biraz.

- Oo duygusal manipülasyon.

Cümlem ile yüzü düşünce olduğum yerde sonunda yerleşemeyip ayağa kalktım.

- Yemezler Simge. Bana değer falan vermiyorsun diye çıkışmayacağım bundan zekiyim.

Sigara da huzursuz yaratınca yere atıp daha tam iken söndürdüm. Gerginliğim fazlaydı.

- Git burdan. Önümüzdeki cumartesi görüşürüz. Ben kendim geleceğim köpeklerini yollama.

Tavrıma güldü anlık. Beni çocuksu bulduğunda yaptığı bir gülüştü. Ayağa kalktı yavaşça.

- Hay hay, kraliçemiz nasıl isterse.

Beni süzüp tam arkasını dönücekken bana baktı. Anlamayarak tavrını izledim. Bianda adımları hızlandı ve dudaklarımızı birleştirdi. İşte bu kesinle asla beklemediğim bir adımdı. Beni daha önce bir kere bile öpmemişti. Hatta öpmekten ne kadar nefret ettiğini o kadar anlatmıştı ki. En son birini öptüğünde 12 yaşında bir çocuktu. Şuan şokumu idrak edemezken eli enseme sürtüp ayrıldı. Az önce duygusal anından ötürü yağmurun altına bileğime dokunması garip gelmişti ama bu sefer kafasi daha normalken eldivensiz bana dokunması affallatmıştı. Geri çekildiğinde o da şaşkın gibiydi.

- Sözleşme yok dedin.

Cidden şok halinde onaylayarak kafamı salladım. Çocuk gibi duruyordu karşımda. Yemin ediyorum o an dışarıdan baksanız onun 15 yaşında benim 30 yaşımda olduğunu düşünürdünüz. Çünkü sanki kendinden büyük birini öpmüş gibi yaramaz bakışları vardı. Anlam verememiştim. Cidden kafayı mı yiyordu.

- Cumartesi görüşürüz.

Sonra arkasını döndü ve hiç geri bakmadan ilerledi. Elim enseme dokunduğu yere doğru gitti. Yavaşça dokundum anlamayarak. Sen yukarıya o gidiyorken çıktığında benim yüzüme bakıp şok oldu.

- Ne oldu? Bu yüz ifadesi ne?

Bakışlarım ona kayınca aynı durgunlukla Sena'nın kaşları çatıldı.

-Kızardın mı sen?

in a room full of art i'd still stare at youWhere stories live. Discover now