give you what you like

4 1 0
                                    

Yatağımda oturuyorken gözlerimdeki yaşların akmasına izin verdim. Kafamda aynı pişmanlık vardı. Bir haftadır sürekli gece ağlamak beni yormuştu. Telefonumu açarak öylece baktım. Kitaba yeni bölümü yazmalıyım diye düşünüyordum. Anıyı biliyorum yazmalıyım sadece. Basit bir anı sadece. Peki fark ettiklerimden sonra basitçe yazabilecek miydim. Yüzümü kaldırınca önümdeki aynadan gözlerimin ne kadar kızardığını gördüm. Ateş endişelenicek diye düşündüm biraz. Telefonu kenarıya gergince bıraktım. Bu şekilde yazamazdım kitaba. Bir daha yazamayacak gibi hissediyordum. Kalbimdeki sızı büyürken iki elimle başımı tutarak düşünmeye çalıştım.

Keşke bir yolu olsaydı.

Tek düşündüğüm buydu. Bir yolu olsaydı. Sakinleşmem gerektiğini fark edip gözyaşlarımı sildim. Bir sik yapamamam artık. Kafam raflarıma doğru döndü. İzledim boş bakışlarla aldığım her şeyi. Gözlerim aşağıya doğru kaydı. Gördüğüm iki manga ile kaşlarımı çattım. Bende Orange'ın mangasının olduğunu unutmuştum. Olduğum yerden kalkıp yataktan indim. Yere yavaşça oturup alnımı rafa yasladım. Sağ elini yavaşça mangaya götürdüm. Yerinden çıkarmadım.

Bir yolu olsa.

Yeşil boyanmış koridorlarda hızlı adımlarla ilerledim. Kantinin sağından acil çıkış merdivenleri sonra uzun koridor. Büyük demir duvar solunda sınıf. Sınıfa varamadan zil sesini duyunca kalbimde aynı sıkışma oldu. Zamanım çok az. Kapıyı açınca hızla çıkmaya çalışan çocukları geçmeye çalıştım. Gözlerim nerede olduğunu direkt biliyordu. Üçüncü masaların en arkası dolap tarafı. Adımlarım çok hızlı geldi yanına. Daha hiç bir şeyini toplamamıştın. Bana anlamsız ve yüzünde hep huzursuz olunca olan o bakış var. Ayağa kalktın anlam veremeyerek.

- Nalan..

Kaşların çatıldı alnındaki küçük yara belirgenleşiyorken.

- Sen kimsin?

Ellerim ellerine gitti ilk kez bir kere bile teredüt etmeden. İkisini de çok sıkı tuttum.

- Sana bir şey söylemem lazım lütfen beni dinle zamanımız çok az.

Ellerini ellerimden çekmedin. Uzaklaşmak isteyeceğini fark edince asla hayır diyemeyeceğini bildiğim bir kozu kullandım.

- Zehra için dinle beni. Lütfen..

O zaman durdun. Gözlerine baktım önce. Çok fazla hislerini ezbere bildiğim gözlerine.

- Bugünden tam on yıl sonra bir şey fark ettim. Çok büyük bir şey. Üzgünüm bunu anlamak on yıl sürdüğü için. Üzgünüm bu kadar kör olduğum için. Şuan söyleyeceklerim sana hiç bir anlam ifade etmeyecek şuan ama bütün hayatını değiştirecek bilmek zorundasın.

Anlamayarak ellerini çekmeye çalıştın ama bırakmadım.

- Neyi bilmek zorundayım? Bırak beni be manyak mısın?

Bırakmadım. Bu sefer bırakmadım.

- Birlikte konuştuğumuz her gün, odanda oturuyorken sen her defasında saçını topladığında, parkta oturuyorken sıcaktan yakındığında, kantindeki uzun sıradan şikayet ettiğinde, arabada gidiyorken serçe parmağını camdan çıkardığın her seferde, sütlü salep içerken tarçını bolca döktüğünde, her içecekte çay kaşını bardağın etrafında döndürüp durduğunda, her yanında olduğum an ve sana şuan anlatamayacağım ama unutamayacağım her an seni deli gibi seviyordum. Seni gördüğüm an biliyordum seni unutmayacağımı. Nalan ben çok büyük bir hata yaptım. Her şeyi çok yanlış anladım. 10 yıl her şeyden seni sorumlu tuttum. Her zaman seni suçladım. Benimle oynuyorsun sandım, hep öfkelisin diye benden nefret ediyorsun sandım. Asla fark etmedim hepsini acından yaptığını. Bana o sözlüğü gösterdiğin gün.. sikiyim sadece bilmek istiyordun. Eşcinsel olup olmadığımı bilmek istiyordun. O günü senin için sikip attım. Spor dersinde o gün konuşmaya çalışıyorken ciddi bir şey anlatmaya çalışıyordun.. şuan anlıyorum Nalan. Özür dilerim. Asıl oyun oynayan bendim. Sen bunca süre hetero bir kıza aşık olduğunu düşündün. Belki bunca yıl sonra hala bunu düşünüyorsun. Bu detayı asla düşünmedim Nalan. Sana hislerimi söylemezsem nasıl anlayacağımı fark edemeyeceğini fark etmedim. Seni defalarca kere ağlattım, oynadım ve benden gitmene asla izin vermedim. Odandaydık yine Zehra'nın yatağında oturuyorduk. Seni öpüp çok tatlısın şirinlik yapma bana dedim. Tek seferdi Nalan sana insan gibi yaklaştığım. Gerçekten sana ciddi bir şekilde tatlı olduğunu güzel olduğunu söylediğim tek seferdi. Dört yıl boyunca tek seferdi ama gözlerindeki parıltıyı hatırlıyorum. Umursamadığını sanmıştım çok körmüşüm Nalan. Her anıyı yeniden düşündüm. Bu anıdan başlayarak her anıyı. Aslında o kadar belli ettin ki beni cidden sevdiğini. Ben ise seni yalnız bıraktım. Sana dindar bir ailede dindar bir okulda hiç kimsenin olmayacağını hissetirdim senin gibi. Asla ne hissedeceğini düşünmedim ama sen kızlardan hoşlandığını çok erken anlamıştın. Bok gibi hissetmiş olmalısın. Tek yakın olduğun kişi seni sürekli itiyorken dünyadaki kimse seni anlamamış gibi hissetmiş olmalısın ama anlamıştım Nalan yemin ediyorum sana anlamıştım. Bir perşembe günü yatağımdan uyandığımda yüreğimde çok farklı bir his vardı sana hiç söylemedim. Sadece seni görmek için normal dışı bir hissiyat vardı içimde. O perşembe günü gibi bir daha asla hissetmedim Nalan. Hiç bir şeyden o gün olduğu kadar emin olmadım.. Ama asla söylemedim Nalan. Sikeyim her defasında bana sarılmak istediğinde ittim seni. En arkada birlikte oturuyorken sadece elini bacağıma koymak istemiştin ve sırf Alime bize baktı diye sana öyle iğrenç şeyler söyledim ki. Sırf millet anlamasın diye hep sana yüklendim. Sahip bile olamadığın bir şeyi sır olarak saklamak zorunda kaldın yıllarca. Arkadaşım gibi bile davranırken korktun. Hakkım yoktu Nalan. Öyle korkak bir piçtim ki seni mahvettim ve hep seni suçladım. Sen sadece sevilmek istedin. Sadece bir sorun olmadığını düşünmek istedin. Yoktu Nalan. Cinsiyetlerimizde asla bir sorun yoktu. Sorun siktiğimin toplumuydu ama sana asla söyleyemedim Nalan. Bu yüzden sen problemi cinsiyetlerde aradın. Kendinde aradın. Bir gün yengenlerde duruyorduk. Sarıldın bana. İlk kez cinsel bir şey yapmadık sadece sarıldın ve aynaya ikimize baktın. Yüzünde öyle bir hüzün vardı ki asla anlamamıştım. Şuan anlıyorum Nalan. Hepsini anlıyorum yemin ederim. Dayının arabasında gidiyorduk. Elimi tutmak istedin. Şakaya vuruyordun ama istiyordun. Ben ise arabanın pahalılığına bakıyordum sadece. Siklemiyordum bile seni. Sonra sen tutmak isteyince korktum Nalan. Beklemiyordum ve korkaktım. Dayın görür diye korktum tutmadım elini. Keşke sadece tutmasaydım. Sana yine boktan bir sürü şey söyledim. Her siki söyledim asıl söylemem gereken şeyler hariç. Bir kere eğer bir kere sadece sikik gurumumu çiğneseydim.. bir kere korktuğumu söyleseydim.. bir kere bile olsa seni gerçekten sevdiğimi söyleseydim acaba her şey nasıl değişirdi. Belki daha az ağlardın. Sorunun sende olduğunu siktiğimin yöneliminde olduğunu düşünmezdim. Kimse seni asla anlamadı Nalan.. en çok da ben. Son barışmamızda yüz yüze yüzünü hatırlıyorum. Sikiyim ne kadar körmüşüm. Her defasında bana sen adım attın ve ben seni suçladım. Ben her şeyi yıktım ve sen yine bana geldin. Sen toparlarken sana yardım bile etmedim. Son gününde bana bu yüzden öyle baktın geçiyorken. Bana son kez sanş verdin. Peşinden gelmeliydim o konferans salonuna girmeden seni tutmalıydım. Senin gibi cesur olmalıydım. Sikeyim hepsini diyebilmeliydim. Seni çok seviyorum amına koyayım diyebilmeliydim. Ama demedim.. sen gittin ben ise durdurmadım. Yine sen bana ulaştın. Yine.. bok gibi hissediyordun Nalan ben görmedim. Bir ülkeye gitmiş her şeyini kaybetmiştin. Hak etmedin siktiğimin Malezyasını. Sende avrupada olmayı haketmiştin. Herkez gibi Almanya'da olmalıydın, Hollanda'da olmalıydın.. Bok gibi bir hayatla bok gibi bir ülkeye sıkıştın ve ben seni anlayamadım. İğrenç şeyler yaşıyordun bütün hayatın altüst olmuşu, korkuların yüz katına çıkmıştı.. peki ben ne yaptım? Ben kıskançlığımla, gururumla, kibirimle seni yine yok ettim. Sen sadece sevilmek anlanılmak isterken ben her şeyi yine berbat ettim. O gün.. o son kavgamızda bana kızmakta çok haklıydın. Bencil demekte çok haklıydın daha ağırlarını demeliydin bana. Sen buluşacağımızı duyunca sınıfça canın çok yanmış olmalı ben ise yine kıskançlık olayı çıkardım. Sen sadece eski hayatını özlemiştim onu bile yaşamana izin vermedim. Her şeye rağmen hayatımı kurtardın. Sen hayatımı kurtardın.. o gün Emrecan'a mesaj atmasaydın ben ölmüştüm. Peki ben ne yaptım Nalan.. herkesi sana karşı doldurdum beni intihara sürüklediğin için. Oysa ki hayatımı kurtarmıştın. Ben ise insanların sana iğrenç şeyler yazmasını sağladım. Senin yüzünden ölücekti iğrenç bir insansın yazdı Hanife sana. Sikiyim. İğrenç olan bendim. Nasıl katlandın bu kadar yıl bilmiyorum ama sonunda bir işe yaradım ve seni bir daha aramadım. Yazmadım.. seni suçluyordum ama en azından seni rahat bıraktım. Yalnızlıktan çok kötü olmuşsundur şuan anlıyorum. Bir ülkeye gelmek nasıl zormuş şuan anlıyorum ki ben avrupadayım. Sen ise o dindar aile ile başın kapalı kalmak zorunda kalacak şekilde dindar bir ülkede kaldın. Eşcinsel asla olamayacağın bir ülkede. Zaten türkiyede her şey zordu daha da sikikleşti senin için. Hak etmedin Nalan. Bu aileye doğmayı, bu dine doğmayı, bu aileye doğmayı, bu yönelimle bu zorlukla doğmayı.. benimle tanışmaya hak etmedin.

in a room full of art i'd still stare at youWhere stories live. Discover now