cumartesi

4 1 2
                                    

- Yani kız bakire miymiş?

Elimdeki mısır ağzıma tıkıyorken başımla onayladım.

- Bu adam için büyük bir olay işte.

Önümdeki tv de oynayan girinin elli tonuna bakıyorken parmaklarım mısırdan yağlanmıştı. Bir haftadır stress yaptığım karşılaşma asla ama asla beklediğim gibi ilerlemiyordu.

- Oyun odası demesi güldürmemeli sanırım.

Yaptığı yorum ile içinde oturduğumuz odaya bakıp ekrana döndüm.

- Bunu burda izlerken evet gülmemelisin.

Simge yinede gülüyorken oda gözükünce baya yükseldi kahkahası.

- Cidden bu muymuş yani? Şaka yapıyorsun herhalde.

Onunkine göre tabi fazla yapmacık ve tuhaf gelmişti filmdeki oda. Simge'ninkinin bundan bin kat değişikti. Tek ortak noktaları kırmızıydı sanırım ama Simge daha yoğunlukta siyaha takık gibi duruyordu.

- Kan bile yok bu filmde dimi?

Bana mısırı yerken baktı yan gözle.

- Yok, ikinci filmde bile yok. Öyle hardcore bir bdsm filmi değil. Daha çok beyaz bir amerikanın vanilya olan hayal gücünün eseri.

Dedigim şeye cidden içten gülüyorken mısır tabağını yana bıraktı.

- Emin ol fark ediliyor.

Sonra kalkıp yandaki çeşmede ellerini yıkamaya başladı. Ona bu odada bu tasarımda neden bir çesme olduğunu sormadığımı fark ettim. Çok tuhaftı her şey. Cidden hazırlıklı gelmiştim ama o beni daha önce görmediğim ev kıyafetleriyle karşılamış ve daha önce söylediğim şu filmi merak ettiğini söyleyip izlemeye devam etmişti. Mısırı bile kendi patlatmıştı. Bu diğer tanıdığım kadına hiç benzemiyordu.

- Örgü mevzusu güzel detay ama yinede.

Dedi elini yıkadıktan sonra. Bana yeniden döndüğünde anlamayarak baktım yüzüne.

- Çok saçma gelmişti bana.

Simge yanıma yatağın ucuna oturdu. Kollarını geriye koyararak yüzüme baktı. Ellerimi getirdiği ıslak mendillerden birine siliyorken yüzüne bakıyordum.

- Burda öyle kullanılmamış olsa da örgü halata benzediği için çok kullanılır. En azından iki taraftan biri saçı uzunsa.

Sonra kendi saçlarına dokundu.

- Örmek ister misin?

Gözlerim kocaman oluyorken ne istediğini algılamamıştım.

- Örgü örmeyi çok iyi yapmam.

Direkt reddetmem sonrasında topuzunu açtı yüzü düşsede.

- Her şeye hemen hayır deme dene.

Anlamayarak bakıyorken kalkıp oturmuştu bile önüme.

- Iı bunu daha çok karşı tarafın.. yani ne bileyim..

Sorumu anlamış şekilde gülmeye başladı.

- Hayır sahibilerde saçını örer. Belki ördürmezler ama sana kıyak geçerim.

Anlamıyorken zihnim durgun şekilde uzanıp saçını örmeye başladım. Çok yumuşaklardı ama cidden yoğun şekilde erkek parfümümü kokuyordu. Büyük ihtimalle şampuanı da öyleydi. Saçını hızlıca örüyorken ikimizde hiç konuşmadık. Çok saçma ve rahatsız bir sessizlik vardı.

- Bitti.

Kalktı ve aynaya ilerledi. Saçına bakmaya çalışarak gülümsedi.

- Fena değilmişsin yine.

Bu tavrı neydi cidden anlamıyordum. En son biraz ciddi bir şekilde sordum.

- Bana böyle ücret nasıl vereceksin?

Söylediğim şey ile aynanın önünde yüzünün tamamen değiştiğini gördüm. Korkutucu değil desem yalan olurdu. Bana dönüp gülümsedi yapmacık şekilde.

- Verdiğim saat aralıklarında benimle durman yeterli. Ben ne istersem onu yapacağız yine ama bu sefer istediğim buydu.

Kaşlarımı kaldırıp ekrana baktım.

- Film izlemek mi?

Başıyla onaylarken yanıma geri oturdu. Yatağın altındaki kutulardan birine uzandı sonra. Odayla uyumsuz bir renkte yeşilliği vardı. İçinden parayı çıkararak bana uzattı.

- Ödemen.

Aldıktan sonra saydım yavaşca. Bugün depodakilere biraz yiyecek alabilirdim eve geçmeden önce. Babannem bu hafta sonu gelicekti annemlerle haftaya gitmek için. Eve dönmeden bir sürü şey halletmeliydim sanırım.

- Düşüncelisin.

Duyduğum ile daldığımı fark ettim. Simge'nin beni dikkatle izlediğini fark etmiştim.

- Sadece işim var.

Ayağa kalkıp ceketimi aldım koltuktan. Simge üzgün bir tonda konuştu.

- Gidiyorsun.

Ona dönüp donuk bir tonda konuştum.

- Süre bitti.

Simge mısırlara baktı biraz. Cidden üzgün görünüyor olması o kadar anlamsız geliyordu ki. Ayağa kalktı ve bana doğru ilerledi. Anlık yine öpücek diye gerilmiştim ama kapının kilidini çevirdi. Açtığında evinin bembeyaz dekorları göze batıyordu.

- Görüşürüz.

Bir şey demeden direkt çıktım. Söyleyecek bir şeyim yoktu. Bu tuhaf saatlerden sonra içimdeki tamamen duygusuz hisseden tarafım bile garipsemişti bu hareketleri. Cidden bana değer vermeye başlıyor olması canını uzun vadede yakacaktı. Böyle hastalıklı insanlar için hayat daha boktan bir yer olmalıydı diye düşündüm.

Evin dışına çıktığımda arabayla bekleyen Kadir'e baktım.

- Daha fazla arabayı kaçırırsan baban cidden seni ölürecek.

Bana gülerek kazağının içine uzanıp boynundaki kolyeyi dışarıya çıkardı. Ucunda duran kurşunu göstererek güldü.

- Denemedi değil sonuçta dimi?

Göz devirip o günü yeniden hatırlamak istemeyerek arabaya geçtim. Öne gectiğimde bindi hızlı şekilde.

- Duman etrafında bu kadar dolaştığımı biliyor mu?

Omuz silkerek kemerimi taktım.

- Ona niye hesap vereyim?

Kadir bana yan bir bakış atıp arabayı çalıştırdı.

- Bu işin sonunda fena dayak yiyeceğim kesin.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 30 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

in a room full of art i'd still stare at youWhere stories live. Discover now