2.1

2.2K 120 21
                                    

Selam!

Nasılsınız?

Çağan Şengül
Çok Yazık

İyi okumalar 💚

21 Nisan 2024

Geldiğim evin önüne arabayı park edip indim. Benim ardımdan bahçeye bir araba daha giriş yapmış ve yanıma park etmişti. Yavaşça arabadan inip eşyalarımı toparladım. Kafamı kaldırdığımda ise kaçtığım gözlerle karşı karşıyaydım.

Ata da pür dikkat bana bakarken yutkunup kapıyı kapattım ve arabayı kilitledim. Onunla muhattaba girmeden evin kapısına yürümeye başladım ancak peşimden gelen ayak seslerini duyuyordum.

Zile basıp kapının açılmasını beklemeye başladım. Bedeni biraz arkamda durduğunda kokusu geldi burnuma. Tıraş losyonuyla karışmıştı biraz. Sakallı olmayı sevmezdi zaten, her gün tıraş olurdu.

Tıraş losyonu da değişmemişti hiç. Hep aynı markanın aynı kokusu. Hayatında bir şeyleri değiştirmekten hoşlanmaz, her şeyin düzenli olmasına özen gösterirdi. Buna rağmen çok eşyası vardı. İki günlük tatile kocaman valizle giden bir adamdı.

Zaten hayatındaki tüm karmaşaya bir beni sığdıramamıştı orası da ayrı bir meseleydi.

Kapı açılınca Binnur teyzeye sarılıp içeri girdim. Binnur teyze Orçun ve Semihin annesiydi. Aslında Orçun ve Semih öz kardeş değillerdi. Orçun çok küçükken yurda bırakılmıştı. 6 yaşındayken Binnur teyze ve Celil amca onu evlatlık almışlar ve o zamandan beri Orçunun ailesiydi onlar. Semihle de aynı yaşta olmalarından kaynaklı ikiz gibi büyümüşlerdi ama zaman geçtikçe Orçun daha da olgunlaşmış ve Semihe abilik yapmaya başlamıştı. Semih hiç demese de Orçun'u bir abi yerine koyduğunu hissettiriyordu.

Ben, Nisan ve Aycan; yıllardır Orçun'u tanıdığımız için erkek tarafıydık. Aslında Ata, ben, Nisan, Tuncay, Orçun, Semih, Aycan ve Yekru liseden beri çok yakın arkadaştık. Hazan, Kiraz, Mercan ve Noyan aramıza sonradan katılmışlardı. Onlar da liseden beri çok yakın arkadaşlarmış bu yüzden onlar da kız tarafı oldular.

Çıktığım merdivenlerden sola dönüp Orçunun odasına girdim. Beni görünce kravatı bırakıp yanıma geldi ve sıkıca sarıldık. Aynı yaşta olsak da Orçun benim için de bir abiydi hep.

"Eee seni de evlendiriyoruz."

"Öyle. Darısı başına." Diyip arkamda olduğunu bildiğim Ata'ya baktı.

"Kısmet..." diyip ayrıldım kollarından. Lafı uzatmak, evirip çevirmek istemiyordum. "Ben kızlara bakayım." Diyip odadan çıktım ve karşı odaya yani Semihin odasına girdim. Ve bingo! Kızlar buradaydı.

"Hoş geldin kuzum."

"Hoş geldin Miray'ım."

"Hoş buldum kızlar. Benim kıyafetlerim nerede?"

"Yatağın üstündekiler senin kuzu."

"Tamamdır."

Yatağın üzerindeki kıyafetleri alıp banyoya geçtim. Normalde kızların yanında üstümü değiştirirdim ama şu karmaşada odaya kimin gireceği belli olmadığı için işimi garantiye almalıydım. Üzerimi giyinip içeri geçtim. Kızlar zaten giyinmiş beni bekliyorlardı.

Kenardan makyaj malzemelerini alıp makyajımı yapmaya başladım. Daha sonra saçımı düzleştirip önlerine biraz hacim verdim.

Biz hazırlanana kadar 2 saat geçmişti bile. Binnur teyzenin çağırmasıyla odadan çıkıp mutfağa indim.

"Efendim teyzem?"

"Şu yemekleri tabaklar mısın kızım?" Yaş almış elleri deterjanlıydı. Makine çalıştığı için kalanları elinde yakıyordu muhtemelen.

"Tabi teyze." Tabaklara ilerleyip güzelce servise hazırlarken Binnur Teyze bulaşıkları bitirmiş, içeriye bakmak için gitmişti. Onun ardından giren ayak seslerini duydum. Tanıyordum. Çok yakından tanıyordum.

Arkamı döndüğümde Atayı gördüm. Üzerinde siyah gömlek ve siyah pantolonla çok şık olmuştu. Kapıda denk düştüğümüzde inceleme gereği duymamıştım ama geçen zamanda bedeni daha da oturmuş, yüzü olgunlaşmıştı. O da beni süzüp en sonunda gözlerime baktı.

"Çok güzelsin..." fısıltısıyla gözlerimi kapadım, kendime gelmem lazımdı. 6 sene sonra, o kadar reddedilişten sonra hâlâ ona aşık olmam çok korkutucuydu.

"Ata... yapma..."

Gözümden bir damla düşünce yanımda bir beden hissettim. Gelmişti. Elini yanağıma koyup gözyaşımı sildi ama yenisi eklendi.

"Ağlama..." Boğuk çıkan sesiyle gözlerimi açtım. O da ağlıyordu. Neden ağlıyordu? Tüm bunlar onun suçu değil miydi?

"Ağlatma o zaman..."

Gözlerime baktığında gördüm oradaki aşkı. Eskisi gibi bakıyordu. Tek fark bu sefer acı da vardı gözlerinde. Özlemi taşıyordu sanki. Gözlerinde bir ifade vardı : sanki ondan çok uzaktaymışım, bana asla ulaşamayacakmış gibi.

"Ata... dayanamıyorum artık gerçekten... Olmuyor..."

Gözlerini kapatıp alnını alnıma yasladı. "Olmuyor Miray, sensiz olmuyor... Ama senle de olmaz. Ben sana zararım. Kurduğun tüm hayallerin katili olurum ben Miray."

"Hayır... Sen hiçbir zaman bana zarar olmadın Ata. Yokluğunda o hayaller yaşıyor mu sanıyorsun? Sen olmayacaksan ne yapayım ben onları?"

Kafasını iki yana salladı. "Bu sefer farklı Miray... Üzgünüm." Alınlarımızı ayırdıktan sonra alnımı öptü. "Özür dilerim her şeyim..."

Sonrasında ise gitti. Beni arkasından bırakıp yine gitti.

-

Son kez Orçuna sarılıp evden çıktım. Nişan bitmişti ve evlere dağılıyorduk. Mutfak olayından sonra Atayla göz göze dahi gelmemiştik. Madem olmuyordu, o zaman bende unuturdum.

6 sene boyunca bekledim ve gelmedi... Artık bu aşk için çabalamayacaktım. Kendime zarar vermekten başka ne yapmıştım ki? Bu aşk o, mutfaktan gittiği an bittimişti ama çok önceden bitmeliydi. Bu süreç yıllarca sürmemeliydi.

Ata benim için sadece hayal kırıklığıydı artık.

💚

Ah be Ata...

Nasıl toparlayacağız acaba?

Kendinize iyi bakın <3<3<3

Visal | Yarı Texting (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin