1.BÖLÜM: MASALLARA İNANMAYA BAŞLADIĞINDAGünlerden bir gün yalnız bir kız yaşarmış. Etrafını saran koca şehrin kalabalığına rağmen tek başınaymış, sevdikleri teker teker hayatından çıkarmış. Bundan dolayı hayatına yeni birini almaktan çok korkarmış çünkü ailesinin bile terk ettiği kıza dünya neler yaparmış düşünürmüş.
Yaşadığı şehrin sahillerini, orada bisiklet sürmeyi severmiş. Saçlarını hep açık bırakırmış ki kendinin özgür olamadığı bu yerde saçları özgürce savrulsun.
Yalnızlığa o kadar alıştırmış ki kendini bir an bile insanların gidişlerini sorgulamamış. Bir zaman sonra kapıyı açan o olmuş. Gidenler sorgulanmaz, nedenleri sorulmaz, gitmek isteyene kapı açılırmış. Yorulmuş küçük kız.
O kızı çok yalnız bırakmışlar.
Küçük kız büyümüş. Sancılı geçen yılların ardından kimsenin onu incitemeyeceği bir duvar örmüş kendisine, kimseyi almamış içeri.
Bir gün bir adam çıkmış karşısına. Kız başlarda ondan korkuyormuş çünkü daha önce hayatına kimseyi almamış, camdan kalbinin kırılacağından endişe ediyormuş. Adam kızın hayatına girmek için onun güvenini kazanmaya çalışmış, kurduğu duvardan içeri alması için çabalamış. Yıllardır inşa ettiği duvarlar iki güzel söz ile açılmayacakmış, bunu biliyormuş. Yıkılan duvarların geri dönüşü olmazmış. Edilen sözler, yeminlere dönüşürmüş, sonrasında bozulurmuş. Çok ihanet görmüş, çok canı yanmış. Düşmüş kalktığı yerden. Tutmuş elinden. Adam ne yapmışsa sevmiş onu. Sevginin ne olduğunu bilmeyen kız ama terk edilmenin neye benzediğini biliyormuş, adam giderse fark edermiş.
Gitmiş. Hep giderler. Dönmezler geriye.
Bazen bırakası gelirmiş insanın. Öylece, bir anda, bir sebebi olmadan.
*
Çocukken okunan masallar her seferinde "bir varmış bir yokmuş" şeklinde söylenen bir tekerleme ile başlardı. Çağın dengesizliğine denk düşen ve en iyi şekilde yansıtan bu tekerlemelerden nefret ettim. İçerisinde mutlu aile tablosu bulunan bölümlerden, asla öyle bir resmin içerisinde bulunamadığım için nefret ettim. Krallardan, kraliçelerden, prenseslerden nefret ettim. Pembe rengini hiç sevmedim, sevemedim. Aptal bir prensin peşine takılan kızlardan nefret ettim, asla onlar gibi olmamaya yeminler ettim. Aptal prenslere ayrı sövdüm. Ne pamuk prensesi sevdim ne külkedisini. Elmalardan ve üvey annelerden ise hep nefret ettim. Bir defa bile çiçekli elbisenin hayalini kurmadım, kuramadım. Bir kere bile prensi öpüp beni kurtarmasını beklemedim. Aşktan da onu bulamama fikrinden de hoşlanmadım. Masal okunan evlerden, birlikte yemek yenilen sofralardan hep nefret ettim, uzak durdum.
Bana hiç kimse masal anlatmadı.
İçerinde yaşayabileceğim sıcacık bir yuvam olmadı. 18 yaşındayım fakat ait olduğum yeri hala bulamadım. Ait olduğum bir yer var mı onu da bilmiyorum.
Masada yenen yemeklerden ve kurulan sofralardan nefret ederim çünkü bir akşam birlikte yemek yiyebileceğim bir ailem olmadı. Bana sarılan bir babam, beni seven bir annem, sürekli kavga ettiğim bir kardeşim yoktu.
Sadece bir ismim vardı.
Tuhaf gelecek bir şekilde ismim Masal'dı. Masallardan nefret eden bir çocuğa böyle bir ismi koymak kimin aklına gelmişti bilmiyordum. Onları hiç tanımadım, ailemden söz ediyorum. Sadece abim vardı, bir zamanlar. Artık yoktu. Bir gün son kez olacağını bilmeden görmüştüm, ondan sonra eve hiç gelmemişti. Ulaşabileceğim hiçbir kişi, numara, adres yoktu. Yokluğuna alışmış olsam da onu özlüyordum. Benim hayatımda tek insan oydu. Benimle anlaşabilen ve beni anlayan bir tek o vardı yanımda. Onun içinde aynı hisleri taşıyıp taşımadığımı merak etmiştim. Yanında sadece bela olan bir kız kardeştim, belki de evi terk etmesi daha iyidir diye düşünüyordum fakat içimde yer edinen bu sızıyla baş edemiyordum. Onun yanımda olmasını özlüyordum. Şu an gelse, bu kadar kırgınlığa karşı ne tepki verebilirdim, bir tepki verebilir miydim bilmiyorum. Sarılır mıyım, en son ne zaman? Affeder miydim, nasıl? Sanırım bu soruların cevaplarını saklamak zorundaydım, zamanı geldiğinde hepsi saklandığı yerden çıkacaktı nasılsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Leyl || Kitap Oldu
Teen FictionBu kitap, 2018 yılında basılmıştır, okumak isteyenler için burada bölümler yer almaktadır.