#9.BÖLÜM

8 8 0
                                    


9.BÖLÜM: UYUŞAN ZİHİNLER

Doğmak... Birbirini seven iki insanın birleşmesinden sonra gebe kalınan, dokuz ay sonra gözlerimizi yeni bir boyuta açtığımız an. Yeni hayata gözlerimizi ilk açtığımızda, hepimiz masumduk. Asıl mesele masum ölebilmekti. Kimse masum ölmezdi. Her insan günah işlerdi zamanında. Boyutu, ne olduğu birbirinden farklı olsa da günah günahtı. İşlenmişti bir kere ve geri dönüşü yoktu. Ne yaparsanız yapın, o hatanın telafisi olmuyordu. Dünyadaki en büyük günah şüphesiz hırsızlıktı. "Bir adam öldürdüğünüz zaman; bir kadından kocasını, çocuklardan babasını, bir anneden evladını çalmış olurdunuz." diyor Uçurtma Avcısı kitabında. Yalan söylediğinizde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını elinden alırdınız. Siz alırdınız öteki mahrum kalırdı. Bu yüzden kimse eşit değildi. Adalet sağlanabilirdi bu ülkede ama eşitlik sağlanamazdı. Yaşamın olduğu sürece adalet sağlanamasa bile bunun öteki tarafı vardı. Ölüm, yaşamın diğer adıydı. Ölümden herkes korkardı, neden? İnsanlar, işledikleri suçun cezasından korkardı. İşledikleri suçun büyüklüğünü bilir ama cezasından çok korkardı. İnsan, her yaptığı işten sonra ceza değil, ödül beklerdi. Bu yüzdendi bu kadar rahatça elini kolunu sallayabilmesi. Etrafında ona fazla değer veren kişiler vardı, değer verdikçe bir tarafları şaha kalkar, kendini değerli sanırdı. Aslında haklıydı bir bakıma, ölümden korkmalıydı insan, diğer tarafta onu bekleyenlerden bihaberdi çünkü.

" Şimdi çıkıyorum."

Evet, o bara gidecektim. Her ne kadar ağabeyim dün gitmememi katı bir dille uyarsa da gidecektim. Hayatımı tümden değiştirecek bilgileri öğrenecek olsam da gidecektim. Belamı arıyordum ve bulacaktım bugün. Onun içindi hepsi. Benim için ne kadar uğraştığını gözaltı torbalarından görebiliyordum. Ben de ona yardım edecektim bu kez. Okuldan yeni çıkmıştım ve eve uğrayacak vaktim yoktu. Hoş, vaktim olsa bile çıkamazdım, anlardı hemen. Üzerimdeki krem rengi okul eteğimi biraz daha aşağıya çektim. Keşke pantolon giyseydim dediğim günlerdendi. Üzerimde en azından beni koruyacak kıyafet giymiştim. Bir yandan yürüyor, bir yandan onu dinliyordum.

" Ben biraz geç kalacağım, sen bir yerde oturup uslu uslu beni bekle cici kız."

Görmeyeceğini bilsem de hafiften gözlerimi yukarıdan aşağı indirdim.

" Pekâlâ."

Hafifçe sırıttı.

" Ve sakın bilmediğin bir şey içme!"

"Tamam."

Dalga geçtiğimi anlamış gibi güldükten sonra telefonu kapattı. Etrafıma son kez bakıp bara gidebileceğim en kısa yolu düşünmeye başladım. İleriden hızla gelen taksiyi fark ettiğimde bir elimi kaldırıp beni fark etmesini sağladım. Dejavu, birkaç ay önce de aynısı yaşanmıştı. Yanıma düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra yanımda duran arabaya bindim. Gideceğim adresi söyledikten sonra bedenimi koltuğa yasladım. Radyodan keman konçertosunun sesi yükseliyordu. Rahatlatıcı bir sesti bu. Telefonumu çıkarıp gelen mesajları okumaya başladım. Normal bir zamanımda vaktim olmuyordu okumaya, şimdi kısa da olsa bir zamanım vardı. Uygulamaya girdiğimde beni bekleyen bir sürü mesajla karşılaştım. Eymen ile tanıştığımız uygulamayı silmemiştim fakat hesabımı dondurmuştum. Çok fazla girmiyordum, gereği yoktu, boşa yer kaplıyordu. . Eymen' e bunu ilk söylediğimde beni anlayışla karşılamış, hatta daha önce söylemediğime kızmıştı hafiften. Onun bana kızması da ağabeyime benziyordu, sadece birkaç saat. Ondan sonra kıyamaz, affederdi. Kim sevdiğine kıyardı ki? Sınıf ve okul grubundan mesajlara bakmaya sonraya erteleyerek ağabeyimin mesajının üzerine tıkladım.

Sessiz Leyl || Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin