Selam millet yeni bölüm geldi ama kitaba hâlâ bir kapak bulamadık bu yüzden her hafta bir kapak koyacam. Keyifli okumalar.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Odadan geniş koridora çıktığımızda duvardaki tablolar dikkatimi çekmişti ve kendime engel olamadan tablolara yaklaştım. Aile fotoğraflarıydı. Taehyung çocukken fazla sevimliydi. Ve aynı babasına benziyordu.
"Ailem..." Dedi sadece. Ne ara dibime girdiğini anlamadığımdan yerimden sıçramıştım. Sonra başımı kaldırıp ona baktım.
"Onlara noldu?" Aslında sorunun cevabını az çok tahmin ediyordum.
"Öldüler." Sesinde ilk defa nefret vardı. Tahminimi doğrulaması üzerine yavaşça yutkundum. Ve diğer sorumu sordum.
"Be-benim... Benim ailem mi?" Sesindeki nefreti gözlerinde beliren sefkâtle öyle ustaca gizlemişti ki saatlerce ağlama isteği doğmuştu içimde.
"Farz edelim ki öyle... Bu saatten sonra neyi değiştirecek."
"Neden bir kez olsun intikamını almak istemedin? Neden sen değil de Se-Hun öldürdü o zaman ailemi?"
"Yanılıyorsun avcı... Ben intikamımı aldım. Onlardan tek çocuklarını aldım. Bak şimdi yanımda. İntikam her zaman kanla alınmaz." Bakışlarımı gece karası gözlerinden çekip yere sabitledim. Ve beni bile şoka sokacak tek kelimeden oluşan o cümleyi söyledim.
"Haklısın..." Gözlerinde yer edinen şok sadece saniyelik olarak gözlerinden geçip gitmişti.
"Yürü hadi ayakta duramıyorsun açlıktan yemek yicez." Deyip tekrar merdivenlere yöneldi.
Adımlarımı ona uydurup peşinden ilerledim çünkü burda kaybolma riskim vardı. Ritmik asker adımlarıyla merdivenleri indik geniş salondan sola dönünce fazlasıyla büyük bir yemek salonuna gelmiştik. Kelepçeli ellerimden ötürü sandalyemi çekmişti.
Tek kelime etmeden geçip oturdum. Geri içeri itti sonra hemen yanındaki baş köşeye geçti. Önümdeki servis tabağında fazlasıyla lezzetli duran biftek vardı. Ancak onu kesecek ellerim kelepçeliydi.
Bir kelepçeli ellerime bir ona bir de önümdeki yemeğe baktım sonra çaresiz bir nefes alıp ete işkence ederek kesmeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü yapamıyordum. Lanet kelepçe izin vermiyordu.
Ellerimin üstünde hissettiğim soğuk elle kaskatı kesilirken bedenime kramplar girmeye başlamıştı kalbim anormal hızla yine göğsüme vurmaya başlamıştı.
"Bırak bana." Dedi tuhaf bir sesle. Çatalla bıçağı onun avuçlarına bırakıp arkama yaslandım.
Düzgün ve özenli bir şekilde eti eşit parçalara ayırdı. Çatalı dudaklarım arasına uzattığında anlamıştım onun yedireceğini.
Yüzümde hissettiğim sıcaklıkla dudaklarımı aralayıp uzattığı eti yemeye başladım. Ama aklıma takılan soruyla gözlerim fal taşı gibi açılarak ona baktım.
Çiğnemelerim yavaşladı ve sonrada durdu. Direkt karşımdaki vampire bakmaya başladım.
"Ne eti bu?" Donuk bir şekilde suratıma baktı... Baktı ve en sonunda derinden gelen gür kahkahası salona yayıldı.
"Sen? Sen gerçekten-" kahkahası yüzünden konuşamıyordu ama ben fazlasıyla ciddiydim.
"Evet ciddiyim." Ciddiydim çünkü lanet olsun şuan kendi türümden birinin etini yemek istemiyordum.
"Sığır eti Yoongi. Korkma." Kahkahası durulmuştu ama tekrar gülmemek için kendini sıktığı belli oluyordu.
Bense duyduğum cevapla memnuniyetle yemeğimi yemeye devam ettim. Şuan onu beni izlemesi zerre umurumda değildi. Açtım ve karnımı doyurmak öncelikli planımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me | TaeGi
VampireGölgeler ışığın çocuğudur. Ancak benim tanıdığım bir gölge varki ışığın çocuğu olduğunu unutanlardan varlığını ne olduğunu umursamayan tehlike ile bütünleşmiş bir beden. Geceleri gölgeler yapay ışıklarla oluşurken o gecenin gölgesi. Karanlıkta orta...