Yeni bölüme hepiniz hoşgeldiniz.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Sessiz adımlarla arka kapının oraya geldim ve cebimdeki maymuncuk setiyle kapıyı açıp ruh gibi içeri süzüldüm. Duvarda yanmakta olan meşaleler ortama loş bir hava katarken aynı zamanda ürkütücü bir hava katıyordu.
Duvarlar değişik tablolarla süslenmişti fakat bunları inceleyecek pek bir zamanım yoktu. Sadece tek bir tablo dikkatimi çekmişti. Tablodaki çocuk bana fazlasıyla benzemesinin yanı sıra tıpkı benim gibi ikili saç rengine sahipti.
Doğuştan saçlarım iki renkti. Bir tarafı beyaz diğer tarafı siyahtı. Ve bu da çözülmesi gereken bambaşka bir sırdı benim için. Yıllardır çözememiştim bunun nedenini.
İçerde adrenalinle çarpan kalbimi yok saymaya çalışarak tablonun önünden ayrılıp yoluma devam ettim. Koridorun sonunda kolondan bozma duvara sırtımı verip silahlarım ve bıçaklarımı kontrol ettim.
Herhangi bir ses yoktu. Etraf boştu. Sessizlikten emin olunca kolonun arkasından çıkıp büyük karşılama salonuna adımımı attım. Kimse yoktu.
Oysa burda olacağını hepimiz biliyorduk. Ne melezler burdaydı ne de Kim Taehyung... Ahşap merdivenin bağlandığı balkondan aşağı bir şey düştü ve gürültülü bir ses yankılandı içerde.
Kaşlarımı çatarak elimi montumun altından belime atıp silahımın kazasını tuttum. Soğuk metal benliğimi biraz daha aydınlatmış puslu ve bulanıklı görüntüleri azaltmıştı.
Sarı metal ses çıkarmayı bırakınca eğilip baş parmağım ve işaret parmağım arasına alıp incelemeye başladım. Altın madalyonun ortasına damla deseni çizilmiş ve etrafı çiçek yapraklarıyla süslenmişti.
Etrafımda oluşan hareketlilikle gözlerimi madalyondan çekip etrafıma bakındım. Ve evet herkes burdaydı. Bense vampirlerin oluşturduğu çemberin merkezinde bulunuyordum. Madalyonu sıkı sıkı avcumda tutup fermuarlı cebime attım.
Etrafımı çevirmiş vampirlere tek tek baktım. Buraya girmem kolay olmuştu evet ama çıkışım nasıl olacaktı işte bundan şüpheliydim. Tek dileğim sağ çıkmaktı. Ama onların sayısı benden fazlaydı ve çemberin merkezinde olmak hiç hoş değildi.
"Vay... Min Yoongi sonunda teşrif edebildi."
Sesin sahibini tanıyordum. Oh Se-Hun... Daha önce de birçok kez karşı karşıya gelmiştik. Ve tek hedefi bendim nedenini asla çözemediğim bir şekilde sadece canımı almaya odaklanmıştı. Ama adımı nerden bildiğini hiçbir zaman çözememiştim.
"Gene mi sen? Ne işin var senin burda?"
Başını yana eğip alayla sırıttı. Ve başını yine aynı alaycı ifadeyle başını salladı.
"Sence sana bunu söyler miyim?" Tek kaşımı havaya kaldırıp belli belirsiz sırıtarak belimdeki silahı çıkarıp karşımdaki vampire doğrulttuğumda çemberdeki vampirler onu dışarı çekmişti.
Arkamdaki vampiri alnından vurup yanımda ki vampirlere de bıçağımı fırlatıp saldırıdan kaçtım diğer vampirin ise bacak arasından kayarken kalbinden vurdum. Ayağa kalkarken üst kattaki trabzanlara yaslanmış, elindeki kadehte ne olduğunu bilmediğim ama az çok tahmin ettiğim ve oldukça asil bir şekilde dikelmiş beni izleyen bedeni gördüm... Kim Taehyung.
Bir anlık şaşkınlıkla tökezlediğimde üzerime çullanan vampir beni yere yapıştırmıştı. Hızlıca erkekliğine tekmemi geçirdim. Ve kemerimdeki bıçağı kalbine sapladım.
Fakat onun yeri çok geçmeden doldurulmuş bir vampir onları öldürmek için kullandığım bıçağı alnıma doğru fırlatmıştı.
Kendimi çekerek bıçaktan kaçmaya çalıştım ama bıçak yönünü şaşırmamış alnım yerine kolumu derince çizerek parke zemine saplanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me | TaeGi
VampiroGölgeler ışığın çocuğudur. Ancak benim tanıdığım bir gölge varki ışığın çocuğu olduğunu unutanlardan varlığını ne olduğunu umursamayan tehlike ile bütünleşmiş bir beden. Geceleri gölgeler yapay ışıklarla oluşurken o gecenin gölgesi. Karanlıkta orta...