Selam mümin okuyucular. Bugünün ikinci bölümündeyiz. Okumaya başlamadan cennete gitme duası edip öyle başlayın.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Günümüz(Yoongi):
Hatırladığım gerçekle öylece ona bakakalmıştım. Elimdeki yara kapandığı hâlde elimi elinden çekme gereği duymamıştım. Öylece gözlerine bakıyordum.
"Bekler misin üstüme bir şey giyim." Dedi gülümseyerek. Hafifçe başımı sallamakla yetindim. Kalkıp dolaptaki gömleklerinden birini üstüne geçirdi sonra tekrar karşıma oturdu.
"Bir süre burda kalalım mı?" Dedi elimi kendine çekip yine damar yolumla oynayarak.
"Olur... Farketmez. De bir şey daha sorayım mı?" Başını salladı.
"Sor güzelim."
"Baban... Daha doğrusu ailen... Ailem tarafından öldürüldüyse... Şuan tahtta senin olman gerekmez mi?"
"Hayır. Benim senin yanında olmam gerektiği için amcamı uygun gördük. Hemde bu işten en iyi o anlardı...
Ve amcam demişken güzelim. Bir vampire mühürlü tek avcı olduğun için bu savaşın bitmesi adına amcamla bir anlaşma imzalman gerekecek."
Derin bir nefes aldım.
"İmzalarım... Ama onu imzalarsam... Se-Hun'u nasıl öldürcem Tae? Anlaşma bozulmuş olacak?"
Gülümseyerek yanaklarıma koydu ellerini başparmakları usulca elmacık kemiklerim üstünde geziyordu.
"Merak etme Se-Hun istisna. Bu savaşa o sebebiyet verdi ve ölmeyi hakediyor." Dedi. Gülümseyerek başımı salladım.
Bu benim için iyi bir şeydi sonuçta. Tabi bir de onu bulabilirsek daha iyi olacaktı.
"Peki yerel halkın beni neden görmemesi gerekiyor? Min-Gyu gece öyle bir şey söylemişti."
"Çünkü öldün güzelim... Yıllar önce sen bu topraklara gömüldün... Birden karşılarına çıkman sence doğru mu?"
"Sanırım öldüğüm gerçeğini unutmamam gerekiyor..." Diye mırıldandım gülerek. Gülerek aramızdaki mesafeyi kapatmış dudaklarıma kapanmıştı. Karşılık vermeye başladığımda eli sweatimin altına kaymış belimle oynamaya başlamıştı.
Nefesim yetmeyince ikimizde geri çekildik. Düzensiz soluklarım nedeniyle göğsüm göğsüne çarpıyordu. Yanağımı öpüp geri çekildi.
"Gel hadi bir şeyler ye sonra amcama gideriz." Dedi. Başımı sallayıp banyoya gittim yüzümü yıkayıp saçlarımı düzene soktum. Sonra Tae ile aşağı indik. Burdaki herkesin ona saygı duyduğu belliydi çünkü onu görmeleriyle hazır ola geçmişlerdi.
Tae ise hiçbirini umursamadan mutfağa geçti. Burası boştu. Bana dönüp
"Evet ne yiyorsun güzelim?" Diye sordu.
"Ben hallederim Tae." Deyip malzemeleri aramaya başladım ama yiyebileceğim hiçbir şey yoktu.
"Sorun ne?"
"Benim yiyebileceğim bir şey yok Tae..." Diye mırıldandım umutsuzca.
"Tamam söyleriz bizimkilere yerel halktan alıp gelirler." Dedi. İtiraz etmemin anlamı yoktu çünkü açlıktan ölme ihtimalim söz konusuydu.
"Teşekkür ederim." Dedim yine. Hafifçe gülümsedi.
"Teşekkür mü edersin?" Dedi o da göz kırparak. Başımı sallamakla yetindim. Sonra Tae kapının önündeki muhafızlardan birine alması gerekenleri söyleyip gönderdikten sonra güç vermek istercesine elimi tutup amcasının yanına götürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me | TaeGi
VampirosGölgeler ışığın çocuğudur. Ancak benim tanıdığım bir gölge varki ışığın çocuğu olduğunu unutanlardan varlığını ne olduğunu umursamayan tehlike ile bütünleşmiş bir beden. Geceleri gölgeler yapay ışıklarla oluşurken o gecenin gölgesi. Karanlıkta orta...