Selam millet buraya merak edilen bölümü bırakcam. Ancak geçmiş zaman anlatımı olduğu için bunu Tae'den dinlicez. Keyifli okumalar.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Kim Taehyung
Yıl 1864 Mart ayının dokuzuydu. Henüz yeni yeni açmaya başlayan kiraz ağaçları arasından ışığını yeryüzüne yollamaya çalışan dolunaya baktım. Mavi renge bürünüyordu. Bugün mavi dolunayın zamanı değildi.
Kaşlarım çatılırken köy evlerinden diğerlerine nazaran biraz daha lüks olanından yeni doğan bebek sesi yükselmeye başlamıştı.
Çatıdan inip evin kapısını çaldım. Kehanete göre ay maviye büründüğünde dolunay mührünü taşıyan bebek dünyaya gelecekti. Ve kendisinin şanssızlığı bana ait kılınmış olmasıydı.
Ev sahibi kapıyı usulca açıp beni gördüğünde kehaneti o da biliyordu. Usulca kenara çekilip geçmem için yer verdi. İçeri geçip bebekle annesinin yanına gittim.
Henüz yıkanmış ve üstüne beyaz kalın bir bebek kıyafeti giydirilmiş bebek fazla sevimliydi. Bembeyaz teni kıyafetiyle uyum sağlamıştı.
Annesi yavaşça sırtını açtığında oradaydı. Omurga kemiğinin başladığı yerde kara bir leke gibi duran dolunay mührü.
"Demek bundan sonra beraberiz ha ufaklık?" Diye fısıldadım yavaşça.
Sonra evden ayrılıp ülkenin krallığını yapan babama haber vermek üzere saraya geçtim.
Büyüyene kadar onların güvenliğini sağlamak için köyde kalıyordum. En nihayetinde Min Yoongi adı konulan bebek on yaşına gelmişti. Ancak anne ve babası salgın hastalık yüzünden hayatlarını kaybetmişti. Tamamen benle yaşamaya başlamıştı.
İçine kapanıp sadece dersleriyle ilgileniyordu. Duygularını içine atmıştı. Genel anlamda mutlu olan sevimli sevimli gülümseyen çocuk gitmişti. Yerine huysuz kimseyle konuşmayan biri gelmişti.
On beş yaşına geldiğinde kendini savunması için ormanda kılıç kullanmayı ve ok atmayı öğretmeye başlamıştım. Bu konuda oldukça yetenekli olduğunu kabul etmeliydim benden daha iyi kılıç kullanıyordu. Ve iyi bir nişancılığı vardı.
Tek sorun asla mecbur kalmadıkça iletişim kurmuyordu.
"Hep böyle mi olcaz Yoongi? Konuşmayacak mıyız?"
"Ne konuşcaz Taehyung? Bana her şeyi anlattın sana aitim ve senle kalıyorum işte. Daha ne istiyorsun?"
"Aileni ben öldürmüşüm gibi bana nefret besliyorsun görmüyor muyum sence?" Duraksadı. Başını öne eğdi. Yüz ifadesi çok masumdu.
"Korkuyorum... Oldu mu? Korkuyorum Kim Taehyung." Dedi bir anda.
"Neyden?" Dedim anlamaya çalışır bir şekilde.
"Seni sevmekten... Sana alışmaktan sonra da kaybetmekten."
"Yoon-"
"Annem gitti... Babam gitti... Bir tek sen kaldın Tae. Sadece sen kaldın. Sevdiklerim tek tek öldü. Eğer seni seversem sana alışırsam sende gidersen yaşamam imkansızlaşır. O yüzden bırak seni sevmek yerine senden nefret edeyim. Belki o zaman gitmezsin." Kelimelerimi boğazıma dizmiş konuşamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save Me | TaeGi
VampirosGölgeler ışığın çocuğudur. Ancak benim tanıdığım bir gölge varki ışığın çocuğu olduğunu unutanlardan varlığını ne olduğunu umursamayan tehlike ile bütünleşmiş bir beden. Geceleri gölgeler yapay ışıklarla oluşurken o gecenin gölgesi. Karanlıkta orta...