Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
★
Karen da sonunda denizden çıkarken can kurtaranla birkaç saniye bakışmış ve ona göz kırpıp yerine oturmuştu.
O sırada herkes için durum sıradan olsa da Sophie'nin dünyası başına yıkılmıştı sanki. Karen'dan nefret ettiğini düşündü bir an, o çocuk için haftalardır uğraştığını biliyordu, şimdi ne diye onunla ayaküstü bakışıyordu ki?
Jeongguk'un keyfi fazlasıyla yerindeydi. Şemsiyenin tam altında, California sahillerine ne kadar aşık olduğunu bir kez daha düşünüyordu.
Siyah şapkası yüzünün tam üstünde dururken vücudu neredeyse kurumuştu, efil efil esen rüzgar, kumları bedenine itse de o, bu durumdan sadece olabilirmiş gibi daha da memnuniyet duyuyordu.
Karen yine bir şeyler anlatıyordu, Sophie onu tersliyordu, diğerleri ise denizde top oynuyordu.
Jeongguk da onlardan kendini soyutlamış düşünüyordu öylece işte.
"Bana bak, burada gelmiş aptal aptal triplere giriyorsun, gider yatarım çocukla görürsün dünyanın kaç bucak olduğunu. Eziğe bak ya! Nasıl atarlanıyor, Jeongguk olmasa sen şu an evd-"
"Karen, yeterli."
Jeongguk, kulak misafiri olduğu sohbeti geç de olsa bitirmişti. Herkesin sesi kesilmişti birden.
Jeongguk, birkaç dakika daha uzandıktan sonra dışarıda neler dönüyor kontrol etmek için şapkasını yüzünden kaldırmıştı.
Sophie ortalıkta görünmüyordu; Barbara ve Linda denizden çıkmış, kumlarda voleybol oynuyordu. Karen da hala yanındaki şezlongda otururken fotoğraf çekiyordu.
Deniz şortunu evde unuttuğu için kot şortuyla girmek zorunda kalmıştı denize fakat bu, pek de problem olmamıştı onun için. Siyah, ince, kısa bir şorttu, kurumuştu bile.
Üstünde öylesine beyaz bir crop vardı, voleybol oynayanlar bikinilerinin üstüne beyaz bir tişört giymişken Karen denizden çıktığı gibi duruyordu.
