Bu bölümde biraz daha Jeongguk'un yaralarını ve zihnini görelim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jeon Jeongguk
Ben tam bir aptalım.
Ben tam bir gereksizim.
Hayal kırıklığıyım.
Yorgunum.
Başarısızlığın vücut bulmuş haliyim.
Keşke hiç doğmasaydım, keşke Taehyung beni o gün vazgeçirmeseydi de geberip gitseydim.
Ya da...
Ya da keşke onu tanımasaydım.
Aynaya baktığımda gördüğüm kişiyi seviyorum. Fakat kendimden tiksiniyorum.
Muhtemelen neden böyle düşündüğümü merak ediyorsunuz.
Bence neden böyle düşünmediğimi merak etmeniz daha doğru olurdu. Tabii böyle düşünmeseydim.
Kızlar kendi içlerinde konuşmaya daldıkları için çocuğun yanından ayrıldığımı fark etmemişlerdi.
Ağlıyordum. Çünkü tam bir hayal kırıklığıydım.
Yine önüme gelen şansı ellerimle itmiştim.
Soruyorum sana Jeongguk? Ne zaman atlatmayı bekliyorsun? Ne zaman unutmayı planlıyorsun?
Ah canım kendim... Eğer planladığımda olacak bir şey olsa... Birkaç saniye sürmezdi unutmam.
Ama kalbim ve beynim iş birliği yaparak beni mahvediyordu.
Ne kalbim onu sevmekten vazgeçiyordu, ne de beynim onu unutmaktan...
"Jeongguk!"
Karen'ın sesi ile adımlarım ve göz yaşlarım hızlandı. Bana bir dilek hakkı verseler görünmez olmak isterdim.
Ya da ölmeyi dilerdim, daha iyi olurdu.
Umarım Taehyung beni hala seviyordur. Umarım dudakları benden başka kimseye değmemiştir. Umarım beni düşünmekten uyuyamıyordur.
Umarım o gün beni terk etmesi için mantıklı bir sebebi olduğunu anlatır.
Umarım bu acıyı tek başıma çekmiyorumdur.
"Jeongguk? Ağlama... Güzel bebeğim benim..."
Başımı Karen'ın çıplak göğsüne yaslarken göz yaşlarım dinmek bilmiyordu.
"Karen... Eve gidelim mi?"
❂❂
Gözlerimi ovuştururken bir yandan hıçkırıklarımı dizginlemeye çalışıyordum. Barbara sırtımı sıvazlarken Karen elimi okşuyordu. Sophie ise elinde peçete ile beklyordu.
Linda ise... Linda ise benden çok ağlamıştı neredeyse.