Yazardan:
Gün işığı pencereden odayı aydınlatırken kuşların sesi duyuluyordu. Tae güneş işığının yüzünü istila etmesiyle uyandı ve yanında uyuyan bebeğine baktı. Jungkook huzurlu bir şekilde uyuyordu. Sarı saçları yüzüne dağılmıştı. Yorganla beraber Taeye de sıkı bir şekilde sarılmıştı. Tae kolunun birini serbest bırakarak onun başını okşamaya başladı. Yanağına sulu öpücükler bırakıyordu. Jungkook bir iki kıpırdamadan sonra gözlerini açarak karşısındakı pürüzsüz ve parlak yüze baktı. Resmen büyülenmişti. Tae Jungkookun dudaklarıma aniden yapıştığın Jungkook şaşırsa bile daha sonra gözlerini kapatarak ona karşılık verdi. Tae yavaşlasa bile Jungkook durmuyordu. Gülümseyip öpmesini derinleştirerek alt dudağını emmeye başladı ve daha sonra dilini ağzının her köşesine dokundurdu. Nefessiz kaldıklarından ayrılıp hızlı şekilde nefes alıp veriyolardı.
Jungkookdan:
Nefesini dudağımda hissediyordum. Tanrım bana nolmuştu böyle? Nefret ettiğim adamla bir uyudum ve şimdi onu her defa öpmek istiyordum. Bu adam beni büyülemişti. Taenin gözlerinde kaybolmuştum. Onun kısık sesiyle düşüncelerimden ayrıldım.
"Seni seviyorum Jungkook"
"Ama ben seni sevmiyorum Taehyung"
Alaycı gülüş atarak yanağımı öpmeye başladı daha boynuma gitti yumuşak dudakları. Boynumda hiss etdiyim sıcak nefesi ve emmesi beni tahrik ediyordu. Daha sonra boyun girintimden başını çekmeden fısıldamaya başladı.
"Hoşuna gidiyor mu bebeğim?"
"Hmhm...aahhğm"
Boynumu çok güçlü emiyor ve ısırıyordu. Ben neden evet dedim ki? Aslında hayır dersem yalan olurdu.
"Ahm...Tae dur lütfen"
Dememle yavaşlamış ve morlaştırdığı yerleri hafif öperek geri çekilmişti. Nefes alışlarımı kontrol edemiyordum.
"Gerçekten beni sevmediğine eminmisin?"
"Eh elbette eminim"
"O halde şu andan itibaren sana kendimi aşık ettirmeye çalışıcam"
"O bir az zor bay Kim"
Gülüp dudaklarımı öptü ben de onunkini. Daha sonra yatakta bana sıkıca sarıldı. Ben de bu baş döndüren kokunu ciğerlerime doldurarak gözlerimi kapadım.
20 dakika sonra...
"Jungkook...uyan hadi"
"Beş dakika daha nolur"
"Süren başladı"
Jungkook uyumaya çalışırken Tae onu rahat bırakmıyordu.
"Hadi hadi...kalk Jungkook, süren doldu, işe gecikicez"
"Tamam tamam üf..bi bırakmatın ya"
"Kalk kahvaltı söyledim gelicek bir azdan kalkta üstünü giy"
"O zaman çık hadi"
"Burda kalsam olmazmı ki?"
Sapıkca bana bakarak gülüyordu.
"Hayır olmaz Tae çık, üstümü giyinmeliyim..lütfeeen"
Yanağımı sıkıp odadan çıktı. Ben de üstümü değiştirip çıktım.
***
Burada bir restoran olmasına rağmen biz büyük bir zalda şık bir yerde yemek yiyorduk.
"Tae"
"Efendim bebeğim?"
"Biz neden koskoca restoran dura dura burada yiyoruz?"
Yemeğine ara verip bana baktı.
"Çünkü seninle beraber yalnız bir yerde yemek yemek istiyorum"
Utandığımdan yüzümün kızardığını hiss ettim. Tae bunu görüp güldü.
"Ya gülmesene"
"Tamam tamam"
Yemeklerimizi bitirip şirkete yollandık.
***
Taenin bana "görev" olarak verdiği 132 dosyanın arasından önemli yazıları olan dosyayı bulmamı istedi. Ben ne bileyim önemli yazıları abi? Oflayıp poflayıb Taeni iyice sövdükden sonra işime başladım. Artık 2 saat uğraşdıktan sonra pes etmiştim. İş saati bitiyordu ama benim işim son bulmuyordu.
***
"Edvard, Jungkook nerde?"
"Verdiğiniz görevle meşgul efendim"
"İyi o zaman iş saati bitmek üzere nede olsa, onu yemeğe çıkarıcam"
"Emrederseniz efendim"
***
Siktiğimin patronu. Bana verdiği işe bak abi ya... Başım çatlıyordu resmen. Sinirden dosyaları dağıttığımda üstü siyah yazılı şık bir dosya buldum. Ağzını açtığımda şirketin tarihinden, merkezinden ve blah blah şeyler işte yazılan bilgileri öylesine bakıp yerine koydum. Ve o dosyanın bu dosya olduğuna emin oldukdan sonra Taenin yanına gitmek için kapıyı açtığımda Taeyle korumaların orada olduğunu gördüm.
"Tae ben-"
"Anlıyorum Jungkook..o dosya çok önceden kayboldu zaten hiç kimse bula-"
Elimdeki dosyayı gördükde yüzündeki şaşkınlığı gizleyememişti sanırım. Ona bakıp kıkırdadığımda bana şaşkınca bakıyordu.
"Ha? Jungkook? Bunu nasıl bildin sen?"
" Bu bahsetdiğin dosyamı yoksa"
"Hahaha..evet..evet o bu dosya! Aferin sana benim minik bebeğim"
Bana sıkıca sarıldı ve boynumu öptü. Ben de ona sarıldım.
"Rica ederim, zaten ben bulamıcaktım da kim bulucaktı"
Kendimi beğenmiş bir şekilde yürüyerek ondan uzaklaştım. Trip attığımı anlayınca gülmeye başladı. Ve bana seslendi.
"Bir dakika beni dinleme zahmetine girirmisiniz sayın güzel beyefendi?"
"Ah..bu bir onurdur bayım"
Diyip ona döndüm. Benim o kadar da olmasa da Taenin mükemmel oyunculuk yeteneği vardı. Kendimi resmi bir tiyatro sahnesinde hissettim bir an. Ve epey eğleniyordum doğrusu. Tae de öyle. Gülüşünden belli oluyordu.
"Beyefendi sizin gibi bir güzelliği yaptığınız bu mükemmel iş için tebrik etmek ve akşam yemeğine davet etmek şerefinde bulunmak isterim.. ne dersiniz?"
"Kendim kadar bu teklif de mükemmel bayım, zevkle kabul ederim"
Tae kahkaha atarak bana bakıyor ben de ona katılıyordum. Tanrım bu adam her kesin yanında hep sert ve soğuk olurdu. Şu anki olayları birine anlatsaydım bana gülerdi sadece ama bu gerçekdi. Bir mafya bana aşıktı. Bende ona karşı boş değildim açıkcadı. Elimden tutup kendine çekti ben de onunla dans ediyordum ama bu bildiğiniz tango ve ya romantik bir dans değildi. Bu Kookae dansıydı. Mırıldamarak ve kahkaha atarak çıkışa irelliyorduk. Sonunda yorulup durduk ve Tae belimden tutarak beni kendine çekti. Ben de onun yüzüne yakınlaştım. Nefeslerimiz bir birine karışmıştı. Gözleri yalnız dudaklarımdaydı. Yavaşca dudaklarını dudaklarıma yakınlaştırdı. Gözlerini kapayıp dudaklarımı kapacakkeeeen hemen yüzümü yana çevirdim ve yavaşca koşmaya başladım bu zaman kahkahalarımız etrafta yankılandı.
"Tae durma hadi gel!"
Tae göz devirip beni yakalamak için arkamdan koşmaya başladı. Kahkahalardan koşamıyorduk.
___________________________________
Hikayem çok hoş gidiyor işin içine bir az eğlence katayım dedim ama bu kaosun olmucağı anlamına gelmez... Bye!😉