iş görüşmesi-2

29 3 1
                                    

Artık saat 4-e geliyordu. Ben de hemen hazırlanıp kapıdan çıkmak üzereydim ta ki Jimini hatırlayana kadar. Salak hala telefon kurcalıyodu.

"Jimin!"

" Ne var be"

"Hadi gelsene gecikicez işe, hem söylemedin mi patron mafya ola bilir eyer öyleyse keser bizi valla"

"Ah doğru hemen geldim"

Jiminle kapıdan hızla çıkıp koşarak şirkete yol aldık. Şirkete bulmak ilk başta bir az zor oldu. Tam içeri girecekken iki güvenlik önümü hemen önümüzü kesti.

"Durun. Nereye gidiyorsunuz?"

"Oh..biz iş görüşmesiyle bağlı buradayız"

"Evet, patronunuz bizi bekliyo"

"Tamam, buyurun"

Artık epey gecikmiştik. Hızla merdivenleri çıkıyordum. Kapının önüne geldiğimde korkarak içeri girmek için kapını çaldım aniden ses geldi.

"Gel!"

İçeri girdiğimde odada baya bi tırsmıştım. Görmeniz lazımdı. Her yer ama her yer siyahdı. Odadakı sessizliği önümdeki masada oturan patron bozmuştu. Bana arkasını dönmüştü. Kendini ne sanıyodu bu ya. Korenin hakimi falan mı. Ah bi dur Jungkook.

"Sen yeni işçi olmalısın değil mi?"

Sesi çok sinir bozucuydu. Yini işçi ilmilisin diğil mi, tabi ki de öyleyim. Ne saçmalıyorum ben. Oof kendine hakim ol Jungkook...

"Evet öyleyim efendim"

"Tam tamına 33 dakika 15 saniye geciktiğinin farkındamısın sen?"

Bunu söylediğinde yüzümdeki şaşkınlığı gizleyememiştim. Gerçekten o kadar saymıştı mı?

"Ben özür dilerim efendim. Önce şirketi bul daha sonra korumalarla uğraş derken ben-"

"Yeter!"

"Ben şirketim de disiplini hep en üste tutarım. Kuralları kendim belirlerim ve çalışanlara bunlara uymasını talep ederim, umarım anlıyorsundur?"

"Evet efendim"

"Kuralları bilmediğin ve işinde yeni olduğun için şimdilik seni affediyorum, ama gelicek defa bunu tekrarlarsan sana iyi bir ceza vermekte asla tereddüt etmem"

Bu herif kendini ne sanıyodu böyle Kore hakimi mi? Adam konuştukça üzerime geliyordu ve çekik gözlerinden bana bakıyordu onu her ne kadar kötülesem de yüzü mükemmeldi. Ama tavrı...hiç konuyu açmayım.

"Anladım efendim"

Doğruca gözlerime bakıyordu. Bana bakarak sırıtması sinirimi bozuyordu.

"Şirkette çalışanlara görevleri ben veririm onlarsa soru sormadan dorunsuz bi şekilde görevlerini yerine getirirler. Eyer istediğim gibi olmaz ve sorun çıkarsa işte o zaman ceza alırlar, anladın mı?"

"Evet efendim"

"Şimdi gelelim senin görevine..."

Sözü uzatması ve sırıtarak bana yakınlaşması beni tedirgin etmişti. Evet. Ondan baya bi korkmuştum. Ve üzerime gelmesi beni daha çok korkutuyordu. Artık yavaş-yavas ellerim ve ayyaklarım titremeye başlıyordu. Oda bunu fark etmişti sanırım. Artık düz dibimdeydi.

"Hmm...senin için iyi bir görevim var Jungkooktu değil mi?"

"Evet efendim"

Sesim titrek bi şekilde çıkmıştı. Bundan sonra daha çok sırıtmıştı. Sinirlerim tepemdeydi artık.

"Şşşt...korkmana gerek yok, bi şey yapmıcam sadece bir az..."

Bunu söylediğinde bir eliyle saçlarımı düzeltiyodu diğer eliyle de yanağımı okşuyodu. Öyle rahatlatıcıydı ki. Bu anhic bitmesin istemiştim. Ah ne konuşuyorum ben. "Kendine gel Jungkook, önünde patronun var senin" diye düşünüp onu itmeye çalıştım. Ama çok güçlüydü, ittiğim gibi saçımdakı eliyle belimi kavradı. Çevikliyine gerçekten hayran kalmıştım ama belli etmedim.

"Boynun çok güzelmiş Jungkook tıpkı senin gibi mükemmel"

Sesi çok huzurluydu. Artık karşı koymaktan vaz geçmiştim. Bunu dedikten sonra yavaşca boynumu kokladı sıcak nefesi boynumda dolaşıyordu gerçektente harikaydı. Boynumu sert bi şekilde öperken ağzımdan çıkan sese hakim olamadım.

"Aahğ"

"Şşşt...ses çıkarma, biri duya bilir"

Kulağıma fısıldadıktan sonra sadece kafamı sallaya bilmiştim. Yüzünü göremesemde sırıttığını hiss etmiştim. Yine yüzünü boynuma gömdü. Sinirden gözümden yaş gelmek üzereydi. Nihayet kemdimi toplayıp onu iterek bir kaç söz çıkara bilmiştim ağzımdan

"Bırak beni Taehyung lütfen"

"Kıpırdama, sana verdiyim görevleri sonrunsuz yerine getirmeni söylemiştim, şimdiyse uslu dur Jungkook"

Fısıldayarak söylemesi ve artık boynumu moratmağa başlaması beni deli ediyodu. Nihayet bu zaman Jimin içeri girdi.

"Efendim, Jungkook bur-"

"Napiyonuz lan siz?"

Jiminin baskın etmesiyle Taehyung benden bir az uzaklaştı. Oh be sonunda kurtulmuştum şu şerefsiz psikopatdan. Jimin de iyi bir teşekkürü hak ediyordu.

"Jimin..."

"Jimin ya, napiyorduz siz burda?"

"Senin burada ne işin var?!"

"Şey efendim ben Jungkooku şirkette bulamayınca bi şey oldu sandım. Ve belki sizin yanınızdadır diye bakmaya gelmiştim ki meğer yanılmamışım"

Tam bu sırada Taehyungun telefonu çaldı. Bu zaman yüzünü bana döndü.

"Gide bilirsiniz, bu gün izinlisiniz"

Derken bana bi gülücük atarak göz kırptı. Utancımdan kızarmıştım tabii. Ama eğer Jimin bunu Jine söyleseydi Jin evde ağzıma sıçardı. Ama bunu Jimine söylemek için geç kalmıştım. Çoktan haber yollamıştı bile. Daha sonra bir az geçmemiş Jin beni aradı. Korkarak açmıştım telefonu. Korkmakta haklıymışım.

telefonda:

Annecik:

"Jungkook, nerdedin sen, neyin peşindesin oğlum, başına belamı almak istiyorsun?!"

Küçük tavşan:
"Jin aslında düşündüğün gibi değil gerçekten ben aslında-

Annecik:

"Çabuk hiç bir yere dönmeden diret eve dönüyorsunuz İKİNİZ DE!"

Diye bağırıp kappattı telefonu. Evet artık emindim: evde ebemi sikecekti bu Jin. Şimdi ben Jimini öldürmelimiyim yoksa teşekkür etmelimiyim diye düşünüyordum.
Artık bunları düşünürken eve ulaşmıştık bile....

3.bölüm nolucak sizce?
Yeni bölümde görüşürüz!




Arkadaştan...aşka/ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin