Hazırsanız başlayalım. Atış serbest.
*
''Baladın şirketler grubunun yeni proje....Santralin yapılacağı arazide kesilecek ağaçlara kendilerini bağlayan üniversite öğrencileri bugün de protestolarına devam etti....'' Babası hızla haber videosunu sarmaya devam ederken Hande yemek masasında kursağına dizilen pilavı yemeğe çalışıyordu. Ellerinde pankart olan topluluğu geçen hızlı görüntü kendini ağaçlara bağlayan gençleri çektikten sonra pankart tutan öğrencilerden birine mikrofonu uzatıyordu.
''Aha işte burada...'' Babası dev ekrandaki görüntüyü dondurup masadan kalktığında Hande, masanın altına doğru kaymayı düşündü. Ya da masadan kalkıp koşarak kaçsa... Süper fikirdi. Sandalyesini geriye doğru ittirmeye başladığında o iğrenç gıcırtı sesine dönmüştü herkes. Artık kötü fikirdi. Herkes ona ihanet etmiş gibi bakıyordu. Aslı hariç o sırıtıyordu.
''Bakın buraya...'' Babası tekrar ekrana çevirtmişti bakışları. Parmağını ekrandaki küçük insanların arasındaki Hande'ye doğru uzatmıştı. ''Baladın doğayı katletme!'' Yazısının arkasında tanınmamak için kapattığı kapüşonu ile oracıkta herkesten en az bir kafa yukarıda duruyordu. İnşallah başkası tanımazdı. Beyaz kapüşon kötü fikirdi belki de... Başkası tanısa daha büyük olay çıkacaktı. Mehmet Baladın'ı kızı Hande Baladın protesto ediyor... Midesinde ufak çaplı bir spazm oluştu Hande'nin. Stresle başa çıkma yönetimi midesini bir yere bırakmaktı...
''Aslı gel buraya yaklaştır şuna.'' Şu diye işaret zamiri ile işaret edilen şahıs Hande'ydi.
Aslı hızla ciddiyete dönüp amcasına doğru ilerledi. Kumandayı alıp Hande'ye iyice yaklaştığında şimdi sadece o vardı. Keşke biraz şöyle dizlerini kırıp insanların seviyesine gelseydi. Keşke hiç gitmemiş olsaydı. Gerçi gitmemiş olsa o kızın o gülümsemesini görmemiş olurdu... Gerçi Hande'ye de gülümsememişti ama olsun. Hande yüzüne gelen sıcaklığı ve gülümsemeyi engelleyemedi.
''Şımarıklığın da bir dozu var.'' Ferhat abisi girmişti araya. Gülümsediği için sinirlenmişti. Babaları ne kadar kızsa da bir yerden sonra o kızgınlığın dozunu kaçırmıyordu. Ama Ferhat öyle değildi... Kraldan çok kralcıydı... Hande gülümsemesini silerken konuşmaya devam etti. ''Senin bizi protesto edenlerin yanında ne işin var?''
''Ben... Özür dilerim...''
''Katil Baladın yazısının altında...'' Ferhat devam ediyordu. Katil Baladın pankartının da olması kötüydü tabi... Şahsi olarak almamıştı ama Hande. Babasına diyorlardı. Ayy... Babasına katil diyorlardı... Onun babası hiç de öyle bir adam değildi! ''Özür dilerim.''
O özel üniversiteye gidiyordu onun arkadaşları böyle şeylerle ilgilenmezdi. Devlet üniversitesi yapıyordu protestoyu. O da zaten hala adını öğrenemediği kızı bu şekilde bulmuştu. Haberlerde izlerken... Sadece onu görmek için bir kereliğine gitmişti. Adını, bölümünü falan öğrenir arkadaş olurdu... En büyük protestonun o gün yapılacağından haberi yoktu. Sözlü açıklama yapılacağından falan da haberi yoktu. Rutin her gün yaptıkları gibi oraya gidip bir kaç bağırıp pankart sallarlar falan sanıyordu. 15 gündür yapıyorlardı sonuçta... İlk günler ilgi çekmiş sonra ilgiyi kaybetmişlerdi sırf tekrar ilgiyi üzerine çekebilmek için bugün daha büyük şeyler yapmışlardı. Kendilerini ağaca zincirlemişlerdi...
''Ailemize katil diyorlar.''
''Ferhat tamam artık oğlum.'' Anneleri girmişti araya. ''Bence de Ferhat.'' Yengesi de girmişti.
''Bir şeyleri artık ciddiye alıp büyümesi gerekiyor.''
Hande onu umursamadı masaya geri dönen babasını takip ediyordu gözleriyle. Ekranda hala onun görüntüsü vardı. Bu evde yemek yerken iş konuşulmazdı. Bu da iş sayılmaz mıydı? Kişisel algılamaya ne gerek vardı ki böyle şeyleri? Sadece çevreciler olay çıkartıyordu işte... Ağaçları kesmeyin falan filan. Kızın gözlerinin rengi ağaçların içinde yeşile dönmüştü. Ağaçları kesmek kötü fikirdi ya ağaçlar tamamen biterse ve kızın gözleri bir daha yeşile dönmezse? Onu ekranda gördüğünde bundan günler önce kahverengi olduğunu düşünmüştü...