Jokond

684 115 32
                                    

Atış serbest.

*


Zehra'nın karanlıkta kahverengi gözüken gözleri yolda, bir eli direksiyonda diğeri viteste arabayı kullanırken bir yandan da hala konuşuyordu. Onu böldü Hande. ''Ben Hawking ışınımı ne onu bile bilmiyorum. Bilerek mi yapıyorsun?''

''Ne yapıyorum?''

''Fizik dersi veriyorsun.'' Huysuzlanmaya başlamıştı artık Hande.

''Hayır. Yol uzun sürüyor...'' Onların da konuşacak pek bir şeyi yoktu. Sevgili konusu Hande'yi geriyordu ayrıca 10 yıllık arkadaş gibi birbirlerine sevgililerini anlatacak değillerdi. Ailevi problemleri ve hayat sorunlarını da atınca geriye ne kalıyordu?

''Sende fizik mi öğreteyim dedin?'' Yeteri kadar susup sabretmişti Hande.

''Birbirimizi tanımıyoruz. Ben bir şey söylemesem susup oturuyorsun. En azından iletişim kurmaya çalışıyorum.''

''Susup oturmamım sebebi senin açtığın konuyla ilgili bir şey bilmiyor olmam.'' Ona rağmen arada araya girip bir şeyler söylemeye çalışıyordu. ''Fizikten hoşlanmıyorum. Hawking bana göre kötürüm, ölmüş bir adam. Işınımından falan anlamıyorum. Bana şöyle çok cahilsin keşke ölsen der gibi de bakma.'' Belli başlı şeyleri herkes bilirdi kör cahil değildi ama Hawking ışınımı da  artık kör göze parmaktı!

''Öyle bakmıyorum sana bile bakmıyorum yola bakıyorum.'' Arada kafasını çeviriyordu o kadar. İletişim kurarken insanların yüzüne bakarlardı çünkü! ''Hem cahil değilsin kötürüm ve ölmüş olduğunu biliyorsun.'' Gülümserken yola bakıyordu Zehra.

''Işınımı ne onu da söyle içinde kalmasın.''

''Kara delik madde ve enerji yutmanın yanında ışınım da yayar diyor Hawking.''

Hande gülümserken gamzeleri belirginleşti. ''Bu bilgi çok işime yaradı. Uzayda gezip, süzülürken kara delikler beni yutmasın ve radyasyona maruz bırakmasın diye.'' Elini Süpermen gibi öne doğru uzattı. ''Uçarak kaçarım.''

Zehra kıkırdarken Hande konuşmaya devam etti. ''Galile beyhude uğraşıp durdu, dünyanın döndüğünü ispat için. A akılsız, ne demeğe sarhoş olmazsın? O zaman ispata hacet kalmazdı. Newton beyhude uğraşıp durdu, yer çekimini ispat için. A akılsız ne demeğe aşık olmazsın. O zaman ispata hacet kalmazdı.''

Zehra ona dönmüştü. ''Fazla romantiksin Hande'ciğim. Ama koskoca fizik bilimini senin sanatçı havailiğine yedirmeyeceğim!'' Gülümsüyordu konuşurken.

''Nazım'a söyleyeceksin onu Zehra'cığım.''

''Nazım benim için ölü bir adam Hande.'' Hande gülümsedi. ''Şiir sever misin?''

Şiir sevip sevmediğini hiç düşünmemişti. Dudak büktü sonra da Hande'nin ona bakıp bakmadığını bilmediği için ona döndü. ''Çok ilgimi çekmiyor.''

''Doğru şiiri hiç duymamışsındır belki.''

''Yaaaa....''

''Yaa.'' Tek kaşını havaya kaldırdı Hande.

''Doğru şiir ne demek peki?''

''Sana şiiri sevdirecek olan şiir.''

''Bende senin için yazılmış şiiri falan diyeceksin sandım. Hayal kırıklığı yaşıyorum şu an.''

''Şairler öldü. Sana kim şiir yazsın Zehra?'' Hande'nin yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.

''Sana her gün şiir yazıyor galiba sevgilin?'' Sahi Saliha hukuk okuyorken nasıl oluyordu da Hande ile anlaşıyorlardı? Hukuk sanata daha yakın mıydı? Hiç sanmıyordu Zehra. Bir hukukçudan sadece sanat simsarı olurdu... ''Ya da sen ona yazıyorsundur...''

Bi DakikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin