Eeeengiiin voleybol bilgisi ile adını bilmediği duymadığı hiç izlemediği voleybolcu alınınca ölenler bayılanlar var. Dünyanın en iyi 5 pasör çaprazından ikisi bizde, Arina, Ana C bizde, Elif'in oynatmayı beceremediği Drca ile şov yapan Eda, Aslı bizde hücum hattına bak... Ne zaman gerekse orada olan Meliha bizde. Neymiş şunu alalımmış bunu alalımmış. Vasileva kimmiş. Millet sezon boyu bin tane hata yapan oyuncusuna sahip çıkıyor, tek maçlık ya da tek setlik pasör geldi diye ölüp bayılıyor, mt'da izlerken bunlar sezon boyu bu oyuncuya nasıl dayanıyor ya dediğimiz oyuncuya deli oluyor, mt'a gelmiş oyuna girince ben burada takılıyorum işte ya diye oynayan oyuncuya editler yapıyor (isim vermeyeceğim onlar kendilerini biliyor ajdjsks) zamanında kendi mt'ını yüklenmiş bir smaçöre bu kadar yüklenmeyin. Düşman gibi her alınan oyuncuyu kötülemek nedir. Millete bakın varsın milli takım yansın ateşiyle bulutlar pembeleşti diye sevinecekler ahdjsksks böyle olalım ajdksks
Sıcaktan bölüm yazamıyorum.
Atış serbest
***
7 gün sonra...
''Çok sıkıştım.'' Hande, yanında oturan Ebrar'a doğru mırıldandı. Geniş odanın içinde herkes sıkış tıkış oturmuş kuran dinliyorlardı. Zehra'nın yaşadığı yeri merak edip etrafa biraz bakmaya çalıştı Hande ama o kadar çok insan vardı ki hiçbir şey anlaşılmıyordu.
''Tuvalet mutfağın karşısında.'' Kapısı kapalı olan tek yer de orasıydı şu anda. Hande de biliyordu orada olduğunu. ''80 kişi girdi oraya.'' Giremezdi.
Ebrar ona cevap vermedi. Düşünceli Simge'nin hepsi için alıp getirdiği baş örtüleri kafalarında takım olarak yan yana oturmuş duruyorlardı. Hande gelmemek için çok diretmişti. Daha Zehra antrenmana bile gelmemişti yani takım arkadaşı sayılmazlardı ve birbirlerini sevmediklerini herkes biliyordu. Sanki olimpiyatlara katılacak kadroymuş gibi işi ciddiye alan Simge bu tip durumlarda takımca birbirlerine destek olmaları gerektiğini söyleyip zorla onu götürmüştü.
Karşılarında başını önünden kaldırmayıp elindeki peçete ile gözlerini silen Zehra'nın çok umurunda değildi Hande'nin orada olup olmaması. Kendini toparlamaya çalışıyordu. Cenazeden sonra ilk defa görüyordu onu Hande gerçi bu şekilde gördüğü de söylenemezdi. Yüzünü hiç kaldırmamıştı.
Tarık cenaze töreni boyunca onu ayakta durması için belinden tutup desteklemişti. Tüm okulun önünde konferans salonunda sahnedeki tabut mu daha ürkütücüydü yoksa o görüntü mü? Hande için Zehtar daha ürkütücüydü.
''Kızıl goncalar gibiyiz.'' İlkin düşündüğü şeyi Hande'nin kulağına fısıldarken, anlık gamzeleri bir selektör yaptı Hande'nin. ''Çok çişim var.''
Ebrar onu dürtükledi. ''Yukarı çık...'' Devamlı bunu söyleyip duracaktı herhalde. Kıpır kıpır ederken insanlar onlara bakmaya başlamıştı. ''Zehra'nın odası sağ taraftaki ilk kapı.''
Hande ayağa kalktığında İlkin de bir an şansını denemek istedi ama Simge paçasından tutup almıştı aşağıya. ''Susmadınız geldiğimizden beri kızlar. Herkes bize bakıyor.''
Hande odadan sessizce çıkıp merdivene yöneldi. Sessizce merdivenleri çıkıp Zehra'nın odasına girdiğinde ilk dikkati karanlıkta parlayan yıldızlar ve gezegenler çekmişti. Kız kafayı gökyüzü ile bozmuştu... Işığı açmadan duvardaki kütüphaneye ilerdi. Bunların hepsini okumuş olamazdı. 20 yaş yıldızlar için geç olsa da bu kadar kitap için çok erkendi. Hande'nin boyu kadar duvara dayalı kütüphanede tek bir boşluk yoktu. Duvardan duvara kitap... Telefonun ışığını açıp isimlerde şöyle bir göz gezdirdiğinde hepsi bilimsel, araştırma, ders kitapları cart curt. En alttaki iki raf dergilerle doluydu.